1 SAMUEL
BÖLÜM 1
1 Efrayim dağlık bölgesindeki Ramatayim
Kasabası'nda yaşayan, Efrayim oymağının Suf boyundan Yeroham oğlu Elihu oğlu
Tohu oğlu Suf oğlu Elkana adında bir adam vardı.
2 Elkana'nın Hanna ve Peninna adında iki
karısı vardı. Peninna'nın çocukları olduğu halde, Hanna'nın çocuğu olmuyordu.
3 Elkana Her Şeye Egemen RAB'be tapınıp
kurban sunmak üzere her yıl kendi kentinden Şilo'ya giderdi. Eli'nin RAB'bin
kâhinleri olan Hofni ve Pinehas adındaki iki oğlu da oradaydı.
4 Elkana kurban sunduğu gün karısı
Peninna'ya ve oğullarıyla kızlarına etten birer pay verirken,
5 Hanna'ya iki pay verirdi. Çünkü RAB
Hanna'nın rahmini kapamasına karşın, Elkana onu severdi.
6 Ama RAB Hanna'nın rahmini kapadığından,
kuması Peninna Hanna'yı öfkelendirmek için ona sürekli sataşırdı.
7 Bu yıllarca böyle sürdü. Hanna RAB'bin
Tapınağı'na her gittiğinde kuması ona sataşırdı. Böylece Hanna ağlar, yemek
yemezdi.
8 Kocası Elkana, "Hanna, neden
ağlıyorsun, neden yemek yemiyorsun?" derdi, "Neden bu kadar üzgünsün?
Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?"
9 Bir gün onlar Şilo'da yiyip içtikten
sonra, Hanna kalktı. Kâhin Eli RAB'bin Tapınağı'nın kapı sövesi yanındaki
sandalyede oturuyordu.
10 Hanna, gönlü buruk, acı acı ağlayarak
RAB'be yakardı
11 ve şu adağı adadı: "Ey Her Şeye
Egemen RAB, kulunun üzüntüsüne gerçekten bakıp beni anımsar, kulunu unutmayıp
bana bir erkek çocuk verirsen, yaşamı boyunca onu sana adayacağım. Onun başına
hiç ustura değmeyecek." kişinin belirtisiydi (bkz. Say.6:5).
12 Hanna RAB'be yakarışını sürdürürken, Eli
onun dudaklarını gözetliyordu.
13 Hanna içinden yakarıyor, yalnız dudakları
kımıldıyor, sesi duyulmuyordu. Bu yüzden Eli, Hanna'yı sarhoş sanarak,
14 "Sarhoşluğunu ne zamana dek
sürdüreceksin? Artık şarabı bırak" dedi.
15 Hanna, "Ah, öyle değil
efendim!" diye yanıtladı, "Ben yüreği acılarla dolu bir kadınım. Ne
şarap içtim, ne de başka bir içki. Sadece yüreğimi RAB'be döküyordum.
16 Kulunu kötü bir kadın sanma. Yakarışımı
şimdiye dek sürdürmemin nedeni çok kaygılı, üzüntülü olmamdır."
17 Eli, "Öyleyse esenlikle git"
dedi, "İsrail'in Tanrısı dileğini yerine getirsin."
18 Hanna, "Senin gözünde lütuf
bulayım" deyip yoluna gitti. Sonra yemek yedi. Artık üzgün değildi.
19 Ertesi sabah erkenden kalkıp RAB'be
tapındılar. Ondan sonra Rama'daki evlerine döndüler. Elkana karısı Hanna'yla
birleşti ve RAB Hanna'yı anımsadı.
20 Zamanı gelince Hanna gebe kaldı ve bir
erkek çocuk doğurdu. "Onu RAB'den diledim" diyerek adını Samuel
koydu.
21 Elkana RAB'be yıllık kurbanını ve adağını
sunmak üzere ev halkıyla birlikte Şilo'ya gitti.
22 Ama Hanna gitmedi. Kocasına, "Çocuk
sütten kesildikten sonra onu RAB'bin hizmetinde bulunmak üzere götüreceğim.
Yaşamı boyunca orada kalacak" dedi.
23 Kocası Elkana, "Nasıl istersen öyle
yap" diye karşılık verdi, "Çocuk sütten kesilinceye dek burada kal.
RAB sözünü yerine getirsin." Böylece Hanna oğlu sütten kesilinceye dek
evde kalıp onu emzirdi.
24 Küçük çocuk sütten kesildikten sonra
Hanna üç yaşında bir boğa, bir efa un ve bir tulum şarap alarak onu kendisiyle
birlikte RAB'bin Şilo'daki tapınağına götürdü.
25 Boğayı kestikten sonra çocuğu Eli'ye
getirdiler.
26 Hanna, "Ey efendim, yaşamın hakkı
için derim ki, burada yanında durup RAB'be yakaran kadınım ben" dedi,
27 "Bu çocuk için yakarmıştım; RAB
dileğimi yerine getirdi.
28 Ben de onu RAB'be adıyorum. Yaşamı
boyunca RAB'be adanmış kalacaktır." Sonra çocuk orada RAB'be tapındı. [Masoretik metin "Üç boğa".]
BÖLÜM 2
1 Hanna şöyle dua etti: "Yüreğim
RAB'de bulduğum sevinçle coşuyor; Gücümü yükselten RAB'dir. Düşmanlarımın
karşısında övünüyor, Kurtarışınla seviniyorum!
2 Kutsallıkta RAB'bin benzeri yok, Evet,
senin gibisi yok, ya RAB! Tanrımız gibi dayanak yok.
3 Artık büyük konuşmayın, Ağzınızdan
küstahça sözler çıkmasın. Çünkü RAB her şeyi bilen Tanrı'dır; O'dur
davranışları tartan.
4 Güçlülerin yayları kırılır; Güçsüzlerse
güçle donatılır.
5 Toklar yiyecek uğruna gündelikçi olur,
Açlar doyurulur. Kısır kadın yedi çocuk doğururken, Çok çocuklu kadın kimsesiz
kalır.
6 RAB öldürür de diriltir de, Ölüler
diyarına indirir ve çıkarır.
7 O kimini yoksul, kimini varsıl kılar;
Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
8 Düşkünü yerden kaldırır, Yoksulu
çöplükten çıkarır; Soylularla oturtsun Ve kendilerine onur tahtını miras olarak
bağışlasın diye. Çünkü yeryüzünün temelleri RAB'bindir, O dünyayı onların üzerine
kurmuştur.
9 RAB sadık kullarının adımlarını korur,
Ama kötüler karanlıkta susturulur. Çünkü güçle zafere ulaşamaz insan.
10 RAB'be karşı gelenler paramparça olacak,
RAB onlara karşı gökleri gürletecek, Bütün dünyayı yargılayacak, Kralını güçle
donatacak, Meshettiği kralın gücünü yükseltecek."
11 Sonra Elkana Rama'ya, evine döndü. Küçük
Samuel ise Kâhin Eli'nin gözetiminde RAB'bin hizmetinde kaldı.
12-13 Eli'nin oğulları değersiz kişilerdi. RAB'bi ve
kâhinlerin halkla ilgili kurallarını önemsemiyorlardı. Biri sunduğu kurbanın
etini haşlarken, kâhinin hizmetkârı elinde üç dişli büyük bir çatalla gelir,
14 çatalı kap, tencere, tava ya da kazana
daldırırdı. Çatalla çıkarılan her şey kâhin için ayırılırdı. Şilo'ya gelen
İsrailliler'in hepsine böyle davranırlardı.
15 Üstelik kurbanın yağları yakılmadan önce,
kâhinin hizmetkârı gelip kurban sunan adama, "Kâhine kızartmalık et ver.
Senden haşlanmış et değil, çiğ et alacak" derdi.
16 Kurban sunan, "Önce hayvanın yağları
yakılmalı, sonra dilediğin kadar al" diyecek olsa, hizmetkâr, "Hayır,
şimdi vereceksin, yoksa zorla alırım" diye karşılık verirdi.
17 Gençlerin RAB'be karşı işledikleri günah
çok büyüktü; çünkü RAB'be sunulan sunuları küçümsüyorlardı.
18 Bu arada genç Samuel, keten efod giymiş,
RAB'bin önünde hizmet ediyordu.
19 Yıllık kurbanı sunmak için annesi her yıl
kocasıyla birlikte oraya gider, diktiği cüppeyi oğluna getirirdi.
20 Kâhin Eli de, Elkana ile karısına iyi
dilekte bulunarak, "Dilediği ve RAB'be adadığı çocuğun yerine RAB sana bu
kadından başka çocuklar versin" derdi. Bundan sonra evlerine dönerlerdi.
21 RAB'bin lütfuna eren Hanna gebe kalıp üç
erkek, iki kız daha doğurdu. Küçük Samuel ise RAB'bin hizmetinde büyüdü.
22 Eli artık çok yaşlanmıştı. Oğullarının
İsrailliler'e bütün yaptıklarını, Buluşma Çadırı'nın girişinde görevli
kadınlarla düşüp kalktıklarını duymuştu.
23 Onlara, "Neden böyle şeyler
yapıyorsunuz?" dedi, "Yaptığınız kötülükleri herkesten işitiyorum.
24 Olmaz bu, oğullarım! RAB'bin halkı
arasında yayıldığını duyduğum haber iyi değil.
25 İnsan insana karşı günah işlerse, Tanrı
onun için aracılık yapar. Ama RAB'be karşı günah işleyeni kim savunacak?"
Ne var ki, onlar babalarının sözünü dinlemediler. Çünkü RAB onları öldürmek
istiyordu.
26 Bu arada giderek büyüyen genç Samuel
RAB'bin de halkın da beğenisini kazanmaktaydı.
27 O sıralarda bir Tanrı adamı Eli'ye gelip
şöyle dedi: "RAB diyor ki, <Atan ve soyu Mısır'da firavunun halkına
kölelik ederken kendimi onlara açıkça göstermedim mi?
28 Sunağıma çıkması, buhur yakıp önümde efod
giymesi için bütün İsrail oymakları arasından yalnız atanı kendime kâhin
seçtim. Üstelik İsrailliler'in yakılan bütün sunularını da atanın soyuna
verdim.
29 Öyleyse neden konutum için buyurduğum
kurbanı ve sunuyu küçümsüyorsunuz? Halkım İsrail'in sunduğu bütün sunuların en
iyi kısımlarıyla kendinizi semirterek neden oğullarını benden daha çok
sayıyorsun?>
30 "Bu nedenle İsrail'in Tanrısı RAB
şöyle diyor: <Gerçekten, ailen ve atanın soyu sonsuza dek bana hizmet
edecekler demiştim.> Ama şimdi RAB şöyle buyuruyor: <Bu benden uzak
olsun! Beni onurlandıranı ben de onurlandırırım. Ama beni saymayan küçük
düşürülecek.
31 Soyundan hiç kimsenin yaşlanacak kadar
yaşamaması için senin ve atanın soyunun gücünü kıracağım günler yaklaşıyor.
32 İsrail'e yapılacak bütün iyiliğe karşın,
sen konutumda sıkıntı göreceksin. Artık soyundan hiç kimse yaşlanacak kadar
yaşamayacak.
33 Sunağımdan bütün soyunu yok edeceğim,
yalnız bir kişiyi esirgeyeceğim. Gözleri ağlamaktan kör olacak, yüreği yanacak.
Ama soyundan gelenlerin hepsi kılıçla ölecekler.
34 İki oğlun Hofni ile Pinehas'ın başına
gelecek olay senin için bir belirti olacak: İkisi de aynı gün ölecek.
35 İsteklerimi ve amaçlarımı yerine
getirecek güvenilir bir kâhin çıkaracağım kendime. Onun soyunu sürdüreceğim; o
da meshettiğim kişinin önünde sürekli hizmet edecek.
36 Ailenden sağ kalan herkes bir parça gümüş
ve bir somun ekmek için gelip ona boyun eğecek ve, <Ne olur, karın tokluğuna
beni herhangi bir kâhinlik görevine ata! diye yalvaracak.> [" edeceğim, yalnız bir kişiyi
esirgeyeceğim. Gözleri ağlamaktan kör olacak, yüreği yanacak", Masoretik
metin "Gözlerini körleştirmek ve sana sıkıntı vermek için sunağımdan bütün
soyunu yok etmeyeceğim, yalnız birini esirgeyeceğim". olarak".]
BÖLÜM 3
1 Genç Samuel Eli'nin yönetimi altında
RAB'be hizmet ediyordu. O günlerde RAB'bin sözü seyrek geliyordu; görümler de
azalmıştı.
2 Bir gece Eli yatağında uyuyordu.
Gözleri öyle zayıflamıştı ki, güçlükle görebiliyordu.
3 Samuel ise RAB'bin Tapınağı'nda,
Tanrı'nın Sandığı'nın bulunduğu yerde uyuyordu. Tanrı'nın kandili daha
sönmemişti.
4 RAB Samuel'e seslendi. Samuel,
"Buradayım" diye karşılık verdi.
5 Ardından Eli'ye koşup, "Beni
çağırdın, işte buradayım" dedi. Ama Eli, "Ben çağırmadım, dön
yat" diye karşılık verdi. Samuel de dönüp yattı.
6 RAB yine, "Samuel!" diye
seslendi. Samuel kalkıp Eli'ye gitti ve, "İşte, buradayım, beni
çağırdın" dedi. Eli, "Çağırmadım, oğlum" diye karşılık verdi,
"Dön yat."
7 Samuel RAB'bi daha tanımıyordu; RAB'bin
sözü henüz ona açıklanmamıştı.
8 RAB yine üçüncü kez Samuel'e seslendi.
Samuel kalkıp Eli'ye gitti. "İşte buradayım, beni çağırdın" dedi. O
zaman Eli genç Samuel'e RAB'bin seslendiğini anladı.
9 Bunun üzerine Samuel'e, "Git
yat" dedi, "Sana yine seslenirse, <Konuş, ya RAB, kulun
dinliyor> dersin." Samuel gidip yerine yattı.
10 RAB gelip orada durdu ve önceki gibi,
"Samuel, Samuel!" diye seslendi. Samuel, "Konuş, kulun
dinliyor" diye yanıtladı.
11 RAB Samuel'e şöyle dedi: "Ben
İsrail'de her duyanı şaşkına çevirecek bir şey yapmak üzereyim.
12 O gün Eli'nin ailesine karşı söylediğim
her şeyi baştan sona dek yerine getireceğim.
13 Çünkü farkında olduğu günahtan ötürü
ailesini sonsuza dek yargılayacağımı Eli'ye bildirdim. Oğulları Tanrı'ya
saygısızlık ettiler. Eli de onlara engel olmadı.
14 Bu nedenle, <Eli'nin ailesinin günahı
hiçbir zaman kurban ya da sunuyla bile bağışlanmayacaktır> diyerek Eli'nin
ailesi hakkında ant içtim." ["Tanrı'ya
saygısızlık ettiler", Masoretik metin "Başlarına lanet
getirdiler".]
15 Samuel sabaha kadar yattı, sonra RAB'bin
Tapınağı'nın kapılarını açtı. Gördüğü görümü Eli'ye söylemekten çekiniyordu.
16 Ama Eli ona, "Oğlum Samuel!"
diye seslendi. Samuel, "İşte buradayım" diye yanıtladı.
17 Eli, "RAB sana neler söyledi?"
diye sordu, "Lütfen benden gizleme. Sana söylediklerinden birini bile
benden gizlersen, Tanrı sana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!"
18 Bunun üzerine Samuel hiçbir şey
gizlemeden ona her şeyi anlattı. Eli de, "O RAB'dir, gözünde iyi olanı
yapsın" dedi.
19 Samuel büyürken RAB onunla birlikteydi.
RAB ona verdiği sözlerin hiçbirinin boşa çıkmasına izin vermedi.
20 Samuel'in RAB'bin bir peygamberi olarak
onaylandığını Dan'dan Beer-Şeva'ya kadar bütün İsrail anladı.
21 RAB Şilo'da görünmeyi sürdürdü. Orada
sözü aracılığıyla kendisini Samuel'e tanıttı.
BÖLÜM 4
1 Samuel'in sözü bütün İsrail'de yayıldı.
[yayıldı", Septuaginta "O
günlerde Filistliler İsrailliler'le savaşmak üzere toplandılar".]
İsrailliler Filistliler'le savaşmak üzere yola çıktılar. İsrailliler
Even-Ezer'de, Filistliler de Afek'te ordugah kurdu.
2 Filistliler İsrail'e karşı savaş
düzenine girdiler. Savaş her yere yayılınca, Filistliler İsrailliler'i bozguna
uğrattı. Savaş alanında dört bine yakın İsrailli'yi öldürdüler.
3 Askerler ordugaha dönünce, İsrail'in
ileri gelenleri, "Neden bugün RAB bizi Filistliler'in önünde bozguna
uğrattı?" diye sordular, "RAB'bin Antlaşma Sandığı'nı Şilo'dan buraya
getirelim ki, aramıza geldiğinde bizi düşmanlarımızın elinden kurtarsın."
4 Halk Şilo'ya adamlar gönderdi. Keruvlar
arasında taht kurmuş, Her Şeye Egemen RAB'bin Antlaşma Sandığı'nı oradan
getirdiler. Eli'nin iki oğlu, Hofni ile Pinehas da Tanrı'nın Antlaşma
Sandığı'nın yanındaydılar.
5 RAB'bin Antlaşma Sandığı ordugaha
varınca, bütün İsrailliler öyle yüksek sesle bağırdılar ki, yer yerinden
oynadı.
6 Filistliler bağrışmaları duyunca,
"İbraniler'in ordugahındaki bu yüksek bağrışmaların anlamı ne?" diye
sordular. RAB'bin Sandığı'nın ordugaha getirildiğini öğrenince,
7 korkarak, "Tanrılar ordugaha
gelmiş" dediler, "Vay başımıza! Daha önce buna benzer bir olay
olmamıştı.
8 Vay başımıza! Bu güçlü tanrıların
elinden bizi kim kurtarabilir? Çölde Mısırlılar'ı her tür belaya çarptıran
tanrılar bunlar.
9 Güçlü olun, ey Filistliler! Yiğitçe
davranın! Yoksa, İbraniler size nasıl boyun eğdiyse, siz de onlara öyle boyun
eğeceksiniz. Bu yüzden yiğitçe davranın ve savaşın!"
10 Böylece Filistliler savaşıp İsrailliler'i
bozguna uğrattılar. İsrailliler'in hepsi evlerine kaçtı. Yenilgi öyle büyüktü
ki, İsrailliler otuz bin yaya asker yitirdi,
11 Tanrı'nın Sandığı alındı, Eli'nin iki
oğlu, Hofni ile Pinehas öldü.
12 Benyaminli bir adam savaş alanından
koşarak aynı gün Şilo'ya ulaştı. Giysileri yırtılmış, başı toz toprak
içindeydi.
13 Adam Şilo'ya vardığında, Tanrı'nın
Sandığı için yüreği titreyen Eli, yol kenarında bir sandalyeye oturmuş,
kaygıyla bekliyordu. Adam kente girip olup bitenleri anlatınca, kenttekilerin
tümü haykırdı.
14 Eli haykırışları duyunca, "Bu
gürültünün anlamı ne?" diye sordu. Adam olanları Eli'ye bildirmek için
hemen onun yanına geldi.
15 O sırada Eli doksan sekiz yaşındaydı.
Gözleri zayıflamış, göremiyordu.
16 Adam Eli'ye, "Ben savaş alanından
geliyorum" dedi, "Savaş alanından bugün kaçtım." Eli, "Ne
oldu, oğlum?" diye sordu.
17 Haber getiren adam şöyle yanıtladı:
"İsrailliler Filistliler'in önünden kaçtı. Askerler büyük bir yenilgiye
uğradı. İki oğlun, Hofni'yle Pinehas öldü. Tanrı'nın Sandığı da ele
geçirildi."
18 Adam Tanrı'nın Sandığı'ndan söz edince,
Eli sandalyeden geriye, kapının yanına düştü. Yaşlı ve şişman olduğundan boynu
kırılıp öldü. İsrail halkını kırk yıl süreyle yönetmişti.
19 Eli'nin gelini -Pinehas'ın karısı-
gebeydi, doğurmak üzereydi. Tanrı'nın Sandığı'nın ele geçirildiğini,
kayınbabasıyla kocasının öldüğünü duyunca birden sancıları tuttu, yere çömelip
doğurdu.
20 Ölmek üzereyken ona yardım eden kadınlar,
"Korkma, bir oğlun oldu" dediler. Ama o aldırmadı, karşılık da
vermedi.
21 Tanrı'nın Sandığı ele geçirilmiş,
kayınbabasıyla kocası ölmüştü. Bu yüzden, "Yücelik İsrail'den
ayrıldı!" diyerek çocuğa İkavot* adını verdi.
22 "Yücelik İsrail'den ayrıldı!"
dedi, "Çünkü Tanrı'nın Sandığı ele geçirildi."
BÖLÜM 5
1 Filistliler, Tanrı'nın Sandığı'nı ele
geçirdikten sonra, onu Even-Ezer'den Aşdot'a götürdüler.
2 Tanrı'nın Sandığı'nı Dagon Tapınağı'na
taşıyıp Dagon heykelinin yanına yerleştirdiler.
3 Ertesi gün erkenden kalkan Aşdotlular,
Dagon'u RAB'bin Sandığı'nın önünde yüzüstü yere düşmüş buldular. Dagon'u alıp
yerine koydular.
4 Ama ertesi sabah erkenden
kalktıklarında, Dagon'u yine RAB'bin Sandığı'nın önünde yüzüstü yere düşmüş
buldular. Bu kez Dagon'un başıyla iki eli kırılmış, eşiğin üzerinde duruyordu;
yalnızca gövdesi kalmıştı.
5 Dagon kâhinleri de, Aşdot'taki Dagon
Tapınağı'na bütün gelenler de bu yüzden bugün de tapınağın eşiğine basmıyorlar.
6 RAB Aşdotlular'ı ve çevrelerindeki
halkı ağır biçimde cezalandırdı; onları urlarla cezalandırıp sıkıntıya soktu.
Ülkelerinde fareler göründü. Kentin her yanına ölüm saçmaya başladı."
7 Aşdotlular olup bitenleri görünce,
"İsrail Tanrısı'nın Sandığı yanımızda kalmamalı; çünkü O bizi de, ilahımız
Dagon'u da ağır bir biçimde cezalandırıyor" dediler.
8 Bunun üzerine ulaklar gönderip bütün
Filist beylerini çağırttılar ve, "İsrail Tanrısı'nın Sandığı'nı ne
yapalım?" diye sordular. Filist beyleri, "İsrail Tanrısı'nın Sandığı
Gat'a götürülsün" dediler. Böylece İsrail Tanrısı'nın Sandığı'nı Gat'a götürdüler.
9 Ama sandık oraya götürüldükten sonra,
RAB o kenti de cezalandırdı. Kenti çok büyük bir korku sardı. RAB kent halkını,
büyük küçük herkesi urlarla cezalandırdı.
10 Bu yüzden Tanrı'nın Sandığı'nı Ekron'a
gönderdiler. Tanrı'nın Sandığı kente girer girmez Ekronlular, "Bizi ve
halkımızı yok etmek için İsrail Tanrısı'nın Sandığı'nı bize getirdiler!"
diye bağırdılar.
11 Bütün Filist beylerini toplayarak,
"İsrail Tanrısı'nın Sandığı'nı buradan uzaklaştırın" dediler,
"Sandık yerine geri gönderilsin; öyle ki, bizi de halkımızı da yok
etmesin." Çünkü kentin her yanını ölüm korkusu sarmıştı. Tanrı'nın onlara
verdiği ceza çok ağırdı.
12 Sağ kalanlarda urlar çıktı. Kent halkının
haykırışı göklere yükseldi.
BÖLÜM 6
1 RAB'bin Sandığı Filist ülkesinde yedi ay
kaldıktan sonra,
2 Filistliler kâhinlerle falcıları
çağırtıp, "RAB'bin Sandığı'nı ne yapalım? Onu nasıl yerine göndereceğimizi
bize bildirin" dediler.
3 Kâhinlerle falcılar, "İsrail
Tanrısı'nın Sandığı'nı geri gönderecekseniz, boş göndermeyin" diye yanıtladılar,
"O'na bir suç sunusu sunmalısınız. O zaman iyileşecek ve O'nun sizi neden
sürekli cezalandırdığını anlayacaksınız."
4 Filistliler, "Ona suç sunusu
olarak ne göndermeliyiz?" diye sordular. Kâhinlerle falcılar, "Suç
sununuz Filist beylerinin sayısına göre beş altın ur ve beş altın fare
olsun" diye yanıtladılar, "Çünkü aynı bela hepinizin de, beylerinizin
de üzerindedir.
5 Onun için, urların ve ülkeyi yıkan
farelerin benzerlerini yapın. Böylelikle İsrail'in Tanrısı'nı onurlandırın.
Belki sizin, ilahlarınızın ve ülkenizin üzerindeki cezayı hafifletir.
6 Neden Mısırlılar'ın ve firavunun
yaptığı gibi inat ediyorsunuz? Tanrı Mısırlılar'ı alaya aldıktan sonra, İsrail
halkının Mısır'dan çıkması için onları serbest bırakmadılar mı?
7 "Şimdi yeni bir arabayla
boyunduruk vurulmamış, süt veren iki inek hazırlayın. İnekleri arabaya koşun;
buzağılarını artlarından ayırıp ahıra götürün.
8 RAB'bin Sandığı'nı alıp arabaya koyun;
suç sunusu olarak O'na göndereceğiniz altın eşyaları da bir kutuya koyup yanına
yerleştirin. Sonra bırakın arabayı yoluna gitsin.
9 Ama ardından gözetleyin. Eğer kendi
ülkesine, Beytşemeş'e giden yoldan ilerlerse, demek ki, üzerimize bu büyük
yıkımı getiren O'dur. Yoksa bu yıkımın O'ndan gelmediğini, bize bir rastlantı
olduğunu anlayacağız."
10 Adamlar denileni yaptılar. Süt veren iki
inek getirip arabaya koştular, buzağılarını da ahıra kapadılar.
11 İçinde farelerle urların altın
benzerlerinin bulunduğu kutuyu RAB'bin Sandığı'yla birlikte arabaya koydular.
12 İnekler dosdoğru Beytşemeş yolundan
gittiler. Sağa sola sapmadan, böğüre böğüre ana yoldan ilerlediler. Filist
beyleri onları Beytşemeş sınırına dek izledi.
13 O sırada Beytşemeşliler vadide buğday
biçiyorlardı. Gözlerini kaldırıp sandığı görünce sevindiler.
14 Beytşemeşli Yeşu'nun tarlasına giren
araba oradaki büyük bir taşın yanında durdu. Beytşemeşliler arabanın odununu
yardılar, inekleri de RAB'be yakmalık sunu olarak sundular.
15 Levililer RAB'bin Sandığı'nı ve içinde
altın eşyaların bulunduğu yanındaki kutuyu indirip büyük taşın üzerine
koymuşlardı. O gün Beytşemeşliler RAB'be yakmalık sunular sunup kurbanlar
kestiler.
16 Filistliler'in beş beyi olup bitenleri
gördükten sonra aynı gün Ekron'a döndüler.
17 Filistliler Aşdot, Gazze, Aşkelon, Gat ve
Ekron kentleri için RAB'be suç sunusu olarak ur biçiminde birer altın
gönderdiler.
18 Altın farelerse, surlu kentlerle çevre
köyler dahil beş Filistli beye ait kentlerin sayısı kadardı. Beytşemeşli
Yeşu'nun tarlasında RAB'bin Antlaşma Sandığı'nın üzerine konduğu büyük taş
tanık olarak bugün de duruyor.
19 RAB'bin Antlaşma Sandığı'nın içine
baktıkları için, RAB Beytşemeşliler'den bazılarını cezalandırıp yetmiş kişiyi
yok etti. Halk RAB'bin başlarına getirdiği bu büyük yıkımdan dolayı yas tuttu.
20 Beytşemeşliler, "Bu kutsal
Tanrı'nın, RAB'bin önünde kim durabilir? Bizden sonra kime gidecek?"
diyorlardı.
21 Sonunda Kiryat-Yearim'de oturanlara
ulaklar göndererek, "Filistliler RAB'bin Sandığı'nı geri getirdiler;
gelin, onu alıp götürün" dediler. elyazmaları "Yetmiş kişi, elli bin
kişi".
BÖLÜM 7
1 Bunun üzerine Kiryat-Yearim halkı varıp
RAB'bin Sandığı'nı aldı. Onu Avinadav'ın tepedeki evine götürdüler. RAB'bin
Antlaşma Sandığı'na bakması için Avinadav oğlu Elazar'ı görevlendirdiler.
2 Sandık uzun bir süre, yirmi yıl boyunca
Kiryat-Yearim'de kaldı. Bu arada bütün İsrail halkı RAB'bin özlemini çekti.
3 Samuel İsrail halkına şöyle dedi:
"Eğer bütün yüreğinizle RAB'be dönmeye istekliyseniz, yabancı ilahları ve
Aştoret'in putlarını aranızdan kaldırın. Kendinizi RAB'be adayıp yalnız O'na
kulluk edin. RAB de sizi Filistliler'in elinden kurtaracaktır."
4 Bunun üzerine İsrailliler Baal'ın ve
Aştoret'in putlarını atıp yalnızca RAB'be kulluk etmeye başladılar.
5 O zaman Samuel, "Bütün İsrail
halkını Mispa'da toplayın, ben de sizin için RAB'be yakaracağım" dedi.
6 Mispa'da toplanan İsrailliler kuyudan
su çekip RAB'bin önüne döktüler. O gün oruç tuttular ve, "RAB'be karşı
günah işledik" dediler. Samuel Mispa'da İsrail halkına önderlik etti.
7 Filistliler İsrail halkının Mispa'da
toplandığını duydular. Filist beyleri İsrailliler'e karşı savaşmaya çıktılar.
İsrailliler bunu duyunca Filistliler'den korktular.
8 Samuel'e, "Bizi Filistliler'in
elinden kurtarması için Tanrımız RAB'be yakarmayı bırakma" dediler.
9 Bunun üzerine Samuel bir süt kuzusu
alıp RAB'be tümüyle yakmalık sunu olarak sundu ve İsrailliler adına RAB'be
yakardı. RAB de ona karşılık verdi.
10 Samuel yakmalık sunuyu sunarken,
Filistliler, İsrailliler'e saldırmak üzere yaklaşmışlardı. Ama RAB o an korkunç
bir sesle gürleyerek Filistliler'i öyle şaşkına çevirdi ki, İsrailliler'in
önünde bozguna uğradılar.
11 Mispa'dan çıkan İsrailliler Filistliler'i
Beytkar'ın altına kadar kovalayıp öldürdüler.
12 Samuel bir taş alıp Mispa ile Şen arasına
dikti. "RAB buraya kadar bize yardım etmiştir" diyerek taşa Even-Ezer
adını verdi.
13 Yenilgiye uğrayan Filistliler bir daha
İsrail topraklarına saldırmadılar. Samuel yaşadığı sürece RAB Filistliler'in
saldırmasını engelledi.
14 Ekron'dan Gat'a kadar Filistliler'in ele
geçirdiği kentler İsrail'e geri verildi. Bunun yanısıra İsrail'in sınır
toprakları da Filistliler'in elinden kurtarıldı. İsrailliler'le Amorlular
arasında ise barış vardı.
15 Samuel yaşadığı sürece İsrail'e önderlik
yaptı.
16 Her yıl gidip Beytel'i, Gilgal'ı,
Mispa'yı dolaşır, bu kentlerden İsrail'i yönetirdi.
17 Sonra Rama'daki evine döner, İsrail'i
oradan yönetirdi. Orada RAB'be bir sunak yaptı.
BÖLÜM 8
1 Samuel yaşlanınca oğullarını İsrail'e
önder atadı.
2 Beer-Şeva'da görev yapan ilk oğlunun
adı Yoel, ikinci oğlunun adıysa Aviya'ydı.
3 Ama oğulları onun yolunda yürümediler.
Tersine, haksız kazanca yönelip rüşvet alır, yargıda yan tutarlardı.
4 Bu yüzden İsrail'in bütün ileri
gelenleri toplanıp Rama'ya, Samuel'in yanına vardılar.
5 Ona, "Bak, sen yaşlandın"
dediler, "Oğulların da senin yolunda yürümüyor. Şimdi, öteki uluslarda
olduğu gibi, bizi yönetecek bir kral ata."
6 Ne var ki, "Bizi yönetecek bir
kral ata" demeleri Samuel'in hoşuna gitmedi. Samuel RAB'be yakardı.
7 RAB, Samuel'e şu karşılığı verdi:
"Halkın sana bütün söylediklerini dinle. Çünkü reddettikleri sen değilsin;
kralları olarak beni reddettiler.
8 Onları Mısır'dan çıkardığım günden bu
yana bütün yaptıklarının aynısını sana da yapıyorlar. Beni bırakıp başka
ilahlara kulluk ettiler.
9 Şimdi onları dinle. Ancak onları açıkça
uyar ve kendilerine krallık yapacak kişinin onları nasıl yöneteceğini
söyle."
10 Samuel kendisinden kral isteyen halka
RAB'bin bütün söylediklerini bildirdi:
11 "Size krallık yapacak kişinin
yönetimi şöyle olacak: Oğullarınızı alıp savaş arabalarında ve atlı
birliklerinde görevlendirecek. Onun savaş arabalarının önünde koşacaklar.
12 Bazılarını biner, bazılarını ellişer
kişilik birliklere komutan atayacak. Kimisini toprağını sürüp ekinini biçmek,
kimisini de silahların ve savaş arabalarının donatımını yapmak için
görevlendirecek.
13 Kızlarınızı ıtriyatçı, aşçı, fırıncı
olmak üzere alacak.
14 Seçkin tarlalarınızı, bağlarınızı,
zeytinliklerinizi alıp hizmetkârlarına verecek.
15 Tahıllarınızın, üzümlerinizin ondalığını
alıp saray görevlileriyle öbür hizmetkârlarına dağıtacak.
16 Kadın erkek kölelerinizi, seçkin
boğalarınızı, eşeklerinizi alıp kendi işinde çalıştıracak.
17 Sürülerinizin de ondalığını alacak.
Sizler ise onun köleleri olacaksınız.
18 Bunlar gerçekleştiğinde, seçtiğiniz kral
yüzünden feryat edeceksiniz. Ama RAB o gün size karşılık vermeyecek."
"Gençlerinizi".
19 Ne var ki, halk Samuel'in sözünü dinlemek
istemedi. "Hayır, bizi yönetecek bir kral olsun" dediler,
20 "Böylece biz de bütün uluslar gibi
olacağız. Kralımız bizi yönetecek, önümüzden gidip savaşlarımızı
sürdürecek."
21 Halkın bütün söylediklerini dinleyen
Samuel, bunları RAB'be aktardı.
22 RAB Samuel'e, "Onların sözünü dinle
ve başlarına bir kral ata" diye buyurdu. Bunun üzerine Samuel
İsrailliler'e, "Herkes kendi kentine dönsün" dedi.
BÖLÜM 9
1 Benyamin oymağından Afiyah oğlu Bekorat
oğlu Seror oğlu Aviel oğlu Kiş adında bir adam vardı. Benyaminli Kiş sözü geçen
biriydi.
2 Saul adında genç, yakışıklı bir oğlu
vardı. İsrail halkı arasında ondan daha yakışıklısı yoktu. Boyu herkesten bir
baş daha uzundu.
3 Bir gün Saul'un babası Kiş'in eşekleri
kayboldu. Kiş, oğlu Saul'a, "Hizmetkârlardan birini yanına al da git,
eşekleri ara" dedi.
4 Saul Efrayim dağlık bölgesinden geçip
Şalişa topraklarını dolaştı. Ama eşekleri bulamadılar. Şaalim bölgesine
geçtiler. Eşekler orada da yoktu. Sonra Benyamin bölgesinden geçtilerse de,
hayvanları bulamadılar.
5 Suf bölgesine varınca, Saul yanındaki
hizmetkârına, "Haydi dönelim! Yoksa babam eşekleri düşünmekten vazgeçip
bizim için kaygılanmaya başlar" dedi.
6 Hizmetkâr, "Bak, bu kentte saygın
bir Tanrı adamı vardır" diye karşılık verdi, "Bütün söyledikleri bir
bir yerine geliyor. Şimdi ona gidelim. Belki gideceğimiz yolu o bize
gösterir."
7 Saul, "Gidersek, adama ne
götüreceğiz?" dedi, "Torbalarımızdaki ekmek tükendi. Tanrı adamına
götürecek bir armağanımız yok. Neyimiz kaldı ki?"
8 Hizmetkâr, "Bak, bende çeyrek
şekel gümüş var" diye karşılık verdi, "Gideceğimiz yolu bize
göstermesi için bunu Tanrı adamına vereceğim."
9 -Eskiden İsrail'de biri Tanrı'ya bir
şey sormak istediğinde, "Haydi, biliciye gidelim" derdi. Çünkü bugün
peygamber denilene o zaman bilici denirdi.-
10 Saul hizmetkârına, "İyi, haydi
gidelim" dedi. Böylece Tanrı adamının yaşadığı kente gittiler.
11 Yokuştan kente doğru çıkarlarken, kuyudan
su çekmeye giden kızlarla karşılaştılar. Onlara, "Bilici burada mı?"
diye sordular.
12 Kızlar, "Evet, ilerde" diye
karşılık verdiler, "Şimdi çabuk davranın. Kentimize bugün geldi. Çünkü
halk bugün tapınma yerinde bir kurban sunacak.
13 Kente girer girmez, yemek için tapınma
yerine çıkmadan önce onu bulacaksınız. Kurbanı o kutsayacağı için, kendisi
gelmeden halk yemek yemez. Çağrılı olanlar o geldikten sonra yemeye başlar.
Şimdi gidin, onu hemen bulursunuz."
14 Saul'la hizmetkârı kente gittiler. Kente
girdiklerinde, tapınma yerine çıkmaya hazırlanan Samuel onlara doğru
ilerliyordu.
15 Saul gelmeden bir gün önce RAB Samuel'e
şunu açıklamıştı:
16 "Yarın bu saatlerde sana Benyamin
bölgesinden birini göndereceğim. Onu halkım İsrail'in önderi olarak
meshedeceksin. Halkımı Filistliler'in elinden o kurtaracak. Halkımın durumuna
baktım; çünkü haykırışları bana ulaştı."
17 Samuel Saul'u görünce, RAB, "İşte
sana sözünü ettiğim adam!" dedi, "Halkıma o önderlik edecek."
18 Saul kent kapısında duran Samuel'e
yaklaştı. "Bilicinin evi nerede, lütfen söyler misin?" dedi.
19 Samuel, "Bilici benim" diye
yanıtladı, "Önümden tapınma yerine çıkın. Bugün benimle birlikte yemek
yiyeceksiniz. Yarın sabah düşündüğün her şeyi sana bildirip seni geri
gönderirim.
20 Üç gün önce kaybolan eşeklerin için
kaygılanma. Onlar bulundu. İsrail'in özlemi kime yönelik? Sana ve babanın
ailesine değil mi?"
21 Saul şu karşılığı verdi: "Ben İsrail
oymaklarının en küçüğü olan Benyamin oymağından değil miyim? Ait olduğum boy da
Benyamin oymağına bağlı bütün boyların en küçüğü değil mi? Bana neden böyle
şeyler söylüyorsun?"
22 Samuel Saul ile hizmetkârını alıp yemek
odasına götürdü; yaklaşık otuz çağrılı arasında ilk sırayı onlara verdi.
23 Sonra aşçıya, "Sana verdiğim ve bir
kenara ayırmanı söylediğim payı getir" dedi.
24 Aşçı budu getirip Saul'un önüne koydu.
Samuel, "İşte senin için ayrılan parça, buyur ye!" dedi, "Çünkü
bunu belirtilen gün çağırdığım halkla birlikte yemen için sakladım." O gün
Saul Samuel'le yemek yedi.
25 Tapınma yerinden kente indikten sonra
Samuel evinin damında Saul'la konuştu.
26 Sabah erkenden, şafak sökerken kalktılar.
Samuel, damdan Saul'u çağırıp, "Hazırlan, seni göndereceğim" dedi.
Saul kalktı. Samuel'le birlikte dışarı çıktılar.
27 Kentin sınırına yaklaşırken Samuel
Saul'a, "Hizmetkâra önümüzden gitmesini söyle" dedi. Hizmetkâr öne
geçince, Samuel, "Ama sen dur" diye ekledi, "Sana Tanrı'nın
sözünü bildireceğim." [konuştu",
Septuaginta "Saul için damda bir döşek serildi, o da orada yattı."]
BÖLÜM 10
1 Sonra Samuel yağ kabını alıp yağı
Saul'un başına döktü. Onu öpüp şöyle dedi: "RAB seni kendi halkına önder
olarak meshetti.
2 Bugün benden ayrıldıktan sonra Benyamin
sınırında, Selsah'taki Rahel'in mezarı yanında iki kişiyle karşılaşacaksın.
Sana, <Aramaya çıktığın eşekler bulundu> diyecekler, <Baban eşekleri
düşünmekten vazgeçti, oğlum için ne yapsam diye sizin için kaygılanmaya
başladı.>
3 Oradan daha ilerleyip Tavor'daki meşe
ağacına varacaksın. Orada biri üç oğlak, biri üç somun ekmek, öbürü de bir
tulum şarapla Tanrı'nın huzuruna, Beytel'e çıkan üç adamla karşılaşacaksın.
4 Seni selamlayıp iki somun ekmek
verecekler. Sen de kabul edeceksin.
5 Sonra Filist ordugahının bulunduğu
Givat-Elohim'e varacaksın. Kente girince, önlerinde çenk, tef, kaval ve lir
çalanlarla birlikte peygamberlik ederek tapınma yerinden inen bir peygamber
topluluğuyla karşılaşacaksın.
6 RAB'bin Ruhu senin üzerine güçlü bir
biçimde inecek. Onlarla birlikte peygamberlikte bulunacak ve başka bir kişiliğe
bürüneceksin.
7 Bu belirtiler gerçekleştiğinde, duruma
göre gerekeni yap. Çünkü Tanrı seninledir.
8 Şimdi benden önce Gilgal'a git.
Yakmalık sunuları sunmak ve esenlik kurbanlarını kesmek için ben de yanına
geleceğim. Ancak, ben yanına gelip ne yapacağını bildirene dek yedi gün
beklemen gerekecek."
9 Saul, Samuel'in yanından ayrılmak üzere
ona sırtını döner dönmez, Tanrı ona başka bir kişilik verdi. O gün bütün bu
belirtiler gerçekleşti.
10 Giva'ya varınca, Saul'u bir peygamber
topluluğu karşıladı. Tanrı'nın Ruhu güçlü bir biçimde üzerine indi ve Saul
onlarla birlikte peygamberlikte bulunmaya başladı.
11 Onu önceden tanıyanların hepsi,
peygamberlerle birlikte peygamberlikte bulunduğunu görünce, birbirlerine,
"Ne oldu Kiş oğluna? Saul da mı peygamber oldu?" diye sordular.
12 Orada oturanlardan biri, "Ya onların
babası kim?" dedi. İşte, "Saul da mı peygamber oldu?" sözü
buradan gelir.
13 Saul peygamberlikte bulunduktan sonra
tapınma yerine çıktı.
14 Amcası, Saul ile hizmetkârına,
"Nerede kaldınız?" diye sordu. Saul, "Eşekleri arıyorduk"
diye karşılık verdi, "Onları bulamayınca, Samuel'e gittik."
15 Amcası, "Samuel sana neler söyledi,
lütfen bana da anlat" dedi.
16 Saul, "Eşeklerin bulunduğunu bize
açıkça bildirdi" diye yanıtladı. Ama Samuel'in krallıkla ilgili sözlerini
amcasına açıklamadı.
17-18 Sonra Samuel, İsrail halkını Mispa'da RAB için
bir araya getirip şöyle dedi: "İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki, <Ben
İsrailliler'i Mısır'dan çıkardım. Mısırlılar'ın ve size baskı yapan bütün
krallıkların elinden sizi kurtardım.>
19 Ama siz bugün bütün zorluk ve
sıkıntılarınızdan sizi kurtaran Tanrınız'a sırt çevirdiniz ve, <Hayır, bize
bir kral ata> dediniz. Şimdi RAB'bin önünde oymak oymak, boy boy
dizilin."
20 Samuel bütün İsrail oymaklarını bir bir
öne çıkardı. Bunlardan Benyamin oymağı kurayla seçildi.
21 Sonra Benyamin oymağını boy boy öne
çağırdı. Matri'nin boyu seçildi. En sonunda da Matri boyundan Kiş oğlu Saul
seçildi. Onu aradılarsa da bulamadılar.
22 Yine RAB'be, "O daha buraya gelmedi
mi?" diye sordular. RAB de, "O burada, eşyaların arasında
saklanıyor" dedi.
23 Bunun üzerine koşup Saul'u oradan
getirdiler. Saul halkın arasına geldi. Boyu hepsinden bir baş uzundu.
24 Samuel halka, "RAB'bin seçtiği adamı
görüyor musunuz?" dedi, "Bütün halkın arasında bir benzeri yok."
Bunun üzerine halk, "Yaşasın kral!" diye bağırdı.
25 Samuel krallığın ilkelerini halka
açıkladı. Bunları kitap haline getirip RAB'bin önüne koydu. Sonra herkesi evine
gönderdi.
26 Saul da Giva'ya, kendi evine döndü.
Tanrı'nın isteklendirdiği yiğitler ona eşlik ettiler.
27 Ama bazı kötü kişiler, "O bizi nasıl
kurtarabilir?" diyerek Saul'u küçümsediler ve ona armağan vermediler. Saul
ise buna aldırmadı.
BÖLÜM 11
1 Ammon Kralı Nahaş Yaveş-Gilat üzerine
yürüyüp kenti kuşattı. Bütün Yaveşliler, Nahaş'a, "Bizimle bir antlaşma
yap, sana kulluk ederiz" dediler.
2 Ama Ammonlu Nahaş, "Ancak bir
koşulla sizinle antlaşma yaparım" diye karşılık verdi, "Bütün İsrail
halkını küçük düşürmek için her birinizin sağ gözünü oyup çıkaracağım."
3 Yaveş Kenti'nin ileri gelenleri ona,
"İsrail'in her bölgesine ulaklar göndermemiz için bize yedi günlük bir
süre tanı" dediler, "Eğer bizi kurtaracak kimse çıkmazsa o zaman sana
teslim oluruz."
4 Ulaklar Saul'un yaşadığı Giva Kenti'ne
gelip olanları halka bildirince, herkes hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
5 Tam o sırada Saul, öküzlerinin ardında,
tarladan dönüyordu. "Halka ne oldu? Neden böyle ağlıyorlar?" diye
sordu. Yaveşliler'in söylediklerini ona anlattılar.
6 Saul bu sözleri duyunca, Tanrı'nın Ruhu
güçlü bir biçimde onun üzerine indi. Saul çok öfkelendi.
7 Bir çift öküz alıp parçaladı. Ulaklar
aracılığıyla İsrail'in her bölgesine bu parçaları gönderip şöyle dedi:
"Saul ile Samuel'in ardınca gelmeyen herkesin öküzlerine de aynı şey
yapılacaktır." Halk RAB korkusuyla sarsıldı ve tek beden halinde yola
çıktı.
8 Saul onları Bezek'te topladı. İsrail
halkı üç yüz bin, Yahudalılar ise otuz bin kişiydi.
9 Oraya gelen Yaveşli ulaklara şöyle
dediler: "Yaveş-Gilat halkına, <Yarın öğleye doğru
kurtarılacaksınız> deyin." Ulaklar gidip bu haberi iletince Yaveşliler
sevindi.
10 Ammonlular'a, "Yarın size teslim
olacağız" dediler, "Bize ne dilerseniz yapın."
11 Ertesi gün Saul adamlarını üç bölüğe
ayırdı. Adamlar sabah nöbetinde Ammonlular'ın ordugahına girdi. Kırım günün en
sıcak zamanına dek sürdü. Sağ kalanlar dağıldı; iki kişi bile bir arada kalmadı.
12 Bundan sonra halk Samuel'e,
"<Saul mu bize krallık yapacak?> diyenler kimdi? Getirin onları,
öldürelim" dedi.
13 Ama Saul, "Bugün hiç kimse
öldürülmeyecek" diye yanıtladı, "Çünkü RAB bugün İsrail halkına
kurtuluş verdi."
14 Samuel halka, "Haydi, Gilgal'a gidip
orada krallığı yeniden onaylayalım" dedi.
15 Böylece bütün halk Gilgal'a gidip RAB'bin
önünde Saul'un kral olduğunu onayladı. Orada, RAB'bin önünde esenlik kurbanları
kestiler; Saul da bütün İsrailliler de büyük bir sevinç yaşadılar.
BÖLÜM 12
1 Bundan sonra Samuel İsrail halkına
şöyle dedi: "Bana söylediğiniz her şeye kulak verdim: Size bir kral
atadım.
2 Şimdi size önderlik yapan bir kralınız
var. Bense yaşlandım, saçım ağardı. Oğullarım da sizlerle birlikte.
Gençliğimden bu güne dek size önderlik yaptım.
3 İşte karşınızda duruyorum. Hanginizin
öküzünü aldım? Kimin eşeğine el koydum? Kimi dolandırdım? Kime baskı yaptım?
Göz yummak için kimden rüşvet aldım? RAB'bin ve O'nun meshettiğinin önünde bana
karşı tanıklık edin de size karşılığını vereyim."
4 Halk, "Bizi dolandırmadın"
diye karşılık verdi, "Bize baskı da yapmadın. Kimsenin elinden hiçbir şey
almadın."
5 Samuel, "Bana karşı bir şey
bulamadığınıza bugün hem RAB, hem de O'nun meshettiği kral tanıktır" dedi.
"Evet, tanıktır" dediler.
6 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Musa ile Harun'u görevlendiren, atalarınızı Mısır'dan çıkaran RAB'dir.
7 Şimdi burada durun, RAB'bin önünde,
O'nun sizi ve atalarınızı tekrar tekrar nasıl kurtardığına dair kanıtlar
göstereyim size.
8 "Yakup Mısır'a gittikten sonra,
atalarınız RAB'be yakardı. O da atalarınızı Mısır'dan çıkarıp burada
yerleşmelerini sağlayan Musa ile Harun'u gönderdi.
9 Ama atalarınız Tanrıları RAB'bi
unuttular. Bu yüzden RAB onları Hasor ordusunun komutanı Sisera'nın,
Filistliler'in ve Moav Kralı'nın eline teslim etti. Bunlar atalarınıza karşı
savaştılar.
10 Atalarınız RAB'be, <Günah işledik;
RAB'bi bırakıp Baal'ın ve Aştoret'in putlarına kulluk ettik. Ama şimdi bizi
düşmanlarımızın elinden kurtar, sana kulluk edeceğiz> diye seslendiler.
11 RAB de Yerubbaal'ı, Bedan'ı, Yiftah'ı ve
ben Samuel'i gönderdi. Güvenlik içinde yaşamanız için sizi saran
düşmanlarınızın elinden kurtardı. "Barak". "Şimşon'u".
12 "Ama siz Ammon Kralı Nahaş'ın
üzerinize yürüdüğünü görünce, Tanrınız RAB kralınız olduğu halde bana,
<Hayır, bize bir kral önderlik yapacak> dediniz.
13 İşte seçtiğiniz, dilediğiniz kral! Evet,
RAB size bir kral verdi.
14 Eğer RAB'den korkar, O'na kulluk
ederseniz, O'nun sözünü dinleyip buyruklarına karşı gelmezseniz, hem siz hem de
önderiniz olacak kral Tanrınız RAB'bin ardınca giderseniz, ne âlâ!
15 Ama RAB'bin sözünü dinlemez, buyruklarına
karşı gelirseniz, RAB kralınızı cezalandırdığı gibi sizi de cezalandıracaktır.
"Atalarınızı".
16 "Şimdi olduğunuz yerde durun ve
RAB'bin gözlerinizin önünde yapacağı şu olağanüstü olayı görün.
17 Bugün buğday biçme zamanı değil mi? Göğü
gürletsin, yağmur yağdırsın diye RAB'be yalvaracağım. Böylece bir kral
istemekle yaptığınız kötülüğün RAB'bin gözünde ne denli büyük olduğunu iyice
anlayacaksınız."
18 Samuel RAB'be yalvardı ve RAB o gün göğü
gürletti, yağmur yağdırdı. Halk RAB'den de Samuel'den de çok korktu.
19 Bunun üzerine Samuel'e, "Yok
olmayalım diye, biz kulların için Tanrın RAB'be yakar" dediler,
"Çünkü bütün günahlarımıza kendimize bir kral istemek kötülüğünü de
ekledik."
20 Samuel halka, "Korkmayın" dedi,
"Siz bu büyük kötülüğü yaptınız, ama yine de RAB'bin ardınca gitmekten
vazgeçmeyin; tersine, bütün yüreğinizle RAB'be kulluk edin.
21 Kimseyi kurtaramayan yararsız putların
ardınca gitmeyin; çünkü onlar değersizdir.
22 RAB görkemli adının hatırına halkını
bırakmayacak. Çünkü sizi kendi halkı kılmaktan hoşnut kaldı.
23 Bana gelince, sizin için RAB'be
yalvarmaktan vazgeçip O'na karşı günah işlemek benden uzak olsun! Ancak size
iyi ve doğru yolu öğreteceğim.
24 Yalnız RAB'den korkun, O'na bağlılıkla ve
bütün yüreğinizle kulluk edin. O'nun sizler için ne görkemli işler yaptığını
bir düşünün!
25 Ama kötülük yapmayı sürdürürseniz, hem
siz yok olacaksınız, hem de kralınız."
BÖLÜM 13
1 Saul İsrail'de iki yıl krallık
yaptıktan sonra
2 halktan üç bin kişi seçti. Bunlardan
iki binini Mikmas ve Beytel'in dağlık bölgesinde yanına aldı. Binini de
Benyamin oymağına ait Giva Kenti'nde Yonatan'ın yanına bıraktı. Halktan geri
kalanları evlerine gönderdi.
3 Yonatan Giva'daki Filist birliğini
yendi. Filistliler bunu duydular. Saul, bütün ülkede boru çaldırarak,
"İbraniler bu haberi duysun" dedi.
4 Böylece İsrailliler'in hepsi Saul'un
Filist birliğini yendiğini ve Filistliler'in İsrailliler'den iğrendiğini duydu.
Bunun üzerine halk Gilgal'da Saul'un çevresinde toplandı. cümlesindeki rakamın
düştüğü sanılıyor.
5 Filistliler İsrailliler'le savaşmak
üzere toplandılar. Otuz bin savaş arabası, altı bin atlı asker ve kıyılardaki
kum kadar kalabalık bir orduya sahiptiler. Gidip Beytaven'in doğusundaki
Mikmas'ta ordugah kurdular.
6 Durumlarının tehlikeli olduğunu ve
askerlerinin sıkıştırıldığını gören İsrailliler, mağaralarda, çalılıklarda,
kayalıklarda, çukurlarda, sarnıçlarda gizlendiler.
7 Bazı İbraniler de Şeria Irmağı'ndan Gad
ve Gilat bölgesine geçti. Ama Saul daha Gilgal'daydı. Bütün askerler onu
titreyerek izliyordu.
8 Saul, Samuel tarafından belirlenen
süreye uyarak, yedi gün bekledi. Ama Samuel Gilgal'a gelmeyince, halk Saul'un
yanından dağılmaya başladı.
9 Saul, "Yakmalık sunuları ve
esenlik sunularını bana getirin" dedi. Sonra yakmalık sunuyu sundu.
10 Saul yakmalık sununun sunulmasını bitirir
bitirmez Samuel geldi. Saul selamlamak için onu karşılamaya çıktı.
11 Samuel, "Ne yaptın?" diye
sordu. Saul, "Halk yanımdan dağılıyordu" diye karşılık verdi,
"Sen de belirlenen gün gelmedin. Üstelik Filistliler Mikmas'ta
toplandılar. Bunları görünce,
12 <Şimdi Filistliler Gilgal'da üzerime
yürüyecek; oysa ben RAB'bin yardımını dilememiştim> diye düşündüm. Bu
nedenle, yakmalık sunuyu sunma gerekliliğini duydum."
13 Samuel, "Akılsızca davrandın"
dedi, "Tanrın RAB'bin sana verdiği buyruğa uymadın; yoksa, RAB İsrail
üzerinde senin krallığının sonsuza dek sürmesini sağlayacaktı.
14 Ama artık krallığın sürmeyecek. RAB kendi
gönlüne uygun birini arayıp onu kendi halkına önder olarak atamaya kararlı.
Çünkü sen RAB'bin buyruğunu tutmadın."
15 Bundan sonra Samuel Gilgal'dan ayrılarak
Benyaminoğulları'nın Giva Kenti'ne gitti. Saul yanında kalan halkı saydı;
yaklaşık altı yüz kişiydi.
16 Saul, oğlu Yonatan ve yanlarındaki halk
Benyaminoğulları'nın bölgesindeki Giva'da kalıyorlardı. Filistliler ise
Mikmas'ta ordugah kurmuşlardı.
17 Akıncılar üç koldan Filistliler'in
ordugahından çıktılar. Kollardan biri Şual bölgesindeki Ofra'ya,
18 biri Beythoron'a, öbürü ise çöle, Sevoyim
Vadisi'ne bakan sınıra doğru ilerledi. [gitti",
Septuaginta "Yoluna gitti. Halkın kalan kısmı ise orduya katılmak üzere
Saul'u izledi. Gilgal'dan ayrılıp Benyaminoğulları'nın Giva Kenti'ne
gittiler."]
19 Bütün İsrail ülkesinde bir tek demirci
yoktu. Filistliler, "İbraniler kılıç, mızrak yapmasın" demişlerdi.
20 Bu nedenle bütün İsrailliler saban
demirlerini, kazma, balta ve oraklarını biletmek için Filistliler'e gitmek
zorundaydılar.
21 Saban demiriyle kazmanın bileme fiyatı,
şekelin üçte ikisi [“Pim” eski bir
ağırlık ölçüsü birimi] kadardı. Beller, baltalar, üvendireler için
istenilen fiyat ise şekelin üçte biriydi.
22 İşte bu yüzden, savaş sırasında Saul ile
Yonatan dışında, yanlarındaki hiç kimsenin elinde kılıç, mızrak yoktu. [demirlerini".]
23 O sırada Filistliler'in bir kolu Mikmas
Geçidi'ne çıkmıştı.
BÖLÜM 14
1 Bir gün Saul oğlu Yonatan, silahını
taşıyan genç hizmetkârına, "Gel, karşı taraftaki Filist ordugahına
geçelim" dedi. Ama bunu babasına haber vermedi.
2 Saul, Giva Kenti yakınındaki Migron'da
bir nar ağacının altında oturmaktaydı. Yanında altı yüz kadar asker vardı.
3 Efod giymiş olan Ahiya da
aralarındaydı. Ahiya Şilo'da RAB'bin kâhini olan Eli oğlu Pinehas oğlu
İkavot'un erkek kardeşi Ahituv'un oğluydu. Halk Yonatan'ın gittiğini
farketmemişti.
4 Yonatan'ın Filist ordugahına ulaşmak
için geçmeyi tasarladığı geçidin her iki yanında iki sivri kaya vardı; birine
Boses, öbürüne Sene denirdi.
5 Kayalardan biri kuzeyde Mikmas'a, öbürü
güneyde Giva'ya bakardı.
6 Yonatan silahını taşıyan genç
hizmetkârına, "Gel, şu sünnetsizlerin ordugahına gidelim" dedi,
"Belki RAB bizim için bir şeyler yapar. Çünkü gerek çoklukta, gerekse
azlıkta RAB'bin zafere ulaştırmasına engel yoktur."
7 Silahını taşıyan genç, "Ne
düşünüyorsan öyle yap" diye yanıtladı, "Haydi yürü! Düşündüğün her
şeyde seninleyim."
8 Yonatan, "Bu adamlara gidelim,
bizi görsünler" dedi,
9 "Eğer bize, <Yanınıza gelene
dek bekleyin> derlerse, olduğumuz yerde kalırız, gitmeyiz.
10 Ama, <Yanımıza gelin> derlerse,
gideriz. Çünkü bu, RAB'bin Filistliler'i elimize teslim ettiğine ilişkin bir
belirti olacak bizim için."
11 Böylece ikisi de Filistliler'in
askerlerine göründüler. Filistliler, "Bakın! İbraniler gizlendikleri
çukurlardan çıkmaya başlıyor!" dediler.
12 Sonra Yonatan'la silahını taşıyan gence,
"Buraya, yanımıza gelin, size bir şey söyleyeceğiz" diye seslendiler.
Bunun üzerine Yonatan silahını taşıyana, "Ardımdan gel" dedi,
"RAB onları İsrailliler'in eline teslim etti."
13 Yonatan elleriyle ayaklarını kullanarak
yukarıya tırmandı; silahını taşıyan genç de onu izledi. Yonatan Filistliler'i
yenilgiye uğrattı. Silahını taşıyan genç de onu izliyor ve Filistliler'i
öldürüyordu.
14 Yonatan'la silahını taşıyan genç bu ilk
saldırıda iki dönümlük bir alanda yirmi kadar asker öldürdüler.
15 Ordugahta ve kırsal alanda bütün Filist
halkı arasında dehşet hüküm sürüyordu. Askerlerle akıncılar bile titriyordu.
Derken yer sarsıldı; sanki Tanrı'dan gelen bir titremeydi bu.
16 Benyamin topraklarındaki Giva Kenti'nde
Saul'un nöbetçileri büyük bir kalabalığın oraya buraya dağıldığını gördüler.
17 Bunun üzerine Saul yanındaki adamlara,
"Yoklama yapın da aramızdan kimin ayrıldığını görün" dedi. Yoklama
yapılınca Yonatan'la silahını taşıyan gencin orada olmadığını anladılar.
18 Saul Ahiya'ya, "Tanrı'nın Sandığı'nı
getir" dedi. O sırada Tanrı'nın Sandığı İsrail halkındaydı.
"Efod".
19 Saul kâhinle konuşurken, Filistliler'in
ordugahındaki kargaşa da giderek artmaktaydı. Bunun üzerine Saul kâhine,
"Elini çek" dedi.
20 Saul'la yanındaki askerlerin tümü
toplanıp savaş alanına gittiler. Orada büyük bir kargaşa vardı. Herkes
birbirine kılıç çekiyordu.
21 Daha önce Filistliler'in yanında yer alıp
onların ordugahına katılan İbraniler bile saf değiştirerek Saul'la Yonatan'ın
yanındaki İsrail birliklerine katıldılar.
22 Efrayim dağlık bölgesinde gizlenen
İsrailliler de Filistliler'in kaçtığını duyunca onları savaş alanında
kovalamaya başladılar.
23 Böylece RAB İsrail'i o gün zafere
ulaştırdı. Savaş Beytaven'in ötesine dek yayıldı.
24 O gün İsrailliler bitkindi. Çünkü Saul,
"Ben düşmanlarımdan öç alıncaya kadar, akşama dek kim yemek yerse lanetli
olsun!" diye halka ant içirmişti. Bu yüzden de kimse bir şey yememişti.
25-26 Derken, her yanı bal dolu bir ormana vardılar.
Askerler ormana girince, toprakta akan balları gördüler. Ne var ki, içtikleri
anttan korktukları için hiçbiri bala dokunmadı.
27 Yonatan babasının halka ant içirdiğini
duymamıştı. Elindeki değneği uzatıp ucunu bal gümecine batırdı. Biraz bal tadar
tatmaz gözleri parladı.
28 Bunun üzerine oradakilerden biri
Yonatan'a, "Baban askerlere, <Bugün kim yemek yerse lanetli olsun>
diye ant içirdi" dedi, "Askerlerin bitkin düşmesi de bundan."
29 Yonatan, "Babam halka sıkıntı
verdi" diye yanıtladı, "Bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl
da parladı!
30 Bugün halk düşmanlarından yağmaladığı
yiyeceklerden özgürce yeseydi, çok daha iyi olurdu! O zaman Filistliler'in
yenilgisi de daha ağır olmaz mıydı?"
31 O gün İsrailliler, Filistliler'i
Mikmas'tan Ayalon'a kadar yenilgiye uğrattılar. Ama İsrail askerleri o kadar
bitkindi ki,
32 yağmaladıkları mallara saldırdılar;
davarları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi hemen oracıkta kesip kanını
akıtmadan yediler.
33 Durumu Saul'a bildirerek, "Bak,
askerlerin kanlı eti yemekle RAB'be karşı günah işliyor!" dediler. Bunun
üzerine Saul, "Hainlik ettiniz!" dedi, "Hemen büyük bir taş
yuvarlayın bana."
34 Sonra ekledi: "Halkın arasına varıp
herkesin öküzünü, koyununu bana getirmesini söyleyin. Onları burada kesip
yesinler. Eti kanıyla birlikte yiyerek RAB'be karşı günah işlemeyin." O
gece herkes öküzünü getirip orada kesti.
35 O sırada Saul RAB'be bir sunak yaptı.
RAB'be yaptığı ilk sunaktı bu.
36 Saul adamlarına, "Haydi, bu gece
Filistliler'e saldıralım" dedi, "Tan ağarıncaya dek mallarını
yağmalayalım, onlardan bir tekini bile sağ bırakmayalım." Adamlar,
"Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdiler. Ama kâhin,
"Burada Tanrı'ya danışalım" dedi.
37 Bunun üzerine Saul Tanrı'ya,
"Filistliler'e saldırmaya gideyim mi? Onları İsrailliler'in eline teslim
edecek misin?" diye sordu. Ama Tanrı o gün yanıt vermedi.
38 Bunun için Saul, "Ey halkın
önderleri! Buraya yaklaşın da bugün işlenen bu günahın nasıl işlendiğini ortaya
çıkaralım" dedi,
39 "İsrail'i kurtaran yaşayan RAB'bin
adıyla derim ki, bu günaha yol açan oğlum Yonatan bile olsa kesinlikle
öldürülecektir." Ama kimse bir şey söylemedi.
40 Bunun üzerine Saul halka, "Siz bir
yanda durun, oğlum Yonatan'la ben öbür yanda duracağız" dedi. Halk,
"Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdi.
41 Saul İsrail'in Tanrısı RAB'be, "Bana
doğru yanıtı ver" dedi. Kura Yonatan'la Saul'a düştü, halk aklandı.
42 Saul bu kez, "Benimle oğlum Yonatan
arasında kura çekin" dedi. Kura Yonatan'a düştü.
43 Bunun üzerine Saul Yonatan'a, "Söyle
bana, ne yaptın?" diye sordu. doğru yanıtı ver> [dedi.", Septuaginta "Saul, <Ey İsrail'in Tanrısı
RAB, bugün neden kuluna yanıt vermedin? Suç bende ya da oğlum Yonatan'daysa, ey
İsrail Tanrısı RAB, Urim'i ver. Yok eğer suç halkın İsrail'deyse Tummim'i
ver> dedi."] Yonatan, "Ben yalnızca elimdeki değneğin
ucuyla biraz bal alıp tattım. Şimdi ölmem mi gerek?" diye karşılık verdi.
44 Saul, "Yonatan, eğer seni
öldürtmezsem, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!" dedi.
45 Ama halk Saul'a, "İsrail'i bu büyük
zafere ulaştıran Yonatan'ı mı öldürteceksin?" dedi, "Asla! Yaşayan
RAB'bin adıyla deriz ki, saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir. Çünkü
bugün o ne yaptıysa Tanrı'nın yardımıyla yapmıştır." Böylece halk
Yonatan'ı öldürülmekten kurtardı.
46 Bundan sonra Saul Filistliler'i
kovalamaktan vazgeçti. Filistliler de yerlerine döndüler.
47 Saul İsrail'e kral atandıktan sonra, her
yandaki düşmanlarına -Moav, Ammon, Edom halkları, Sova kralları ve
Filistliler'e- karşı savaştı. Gittiği her yerde zafer kazandı.
48 Yiğitçe savaşarak Amalekliler'i yenilgiye
uğrattı, İsrailliler'i düşmanın yağmasından kurtardı. verdi".
49 Saul'un oğulları Yonatan, Yişvi ve
Malkişua idi. İki kızından büyüğünün adı Merav, küçüğünün adı Mikal'dı.
50 Karısı, Ahimaas'ın kızı Ahinoam'dı.
Ordusunun başkomutanı amcası Ner oğlu Avner'di.
51 Saul'un babası Kiş'le Avner'in babası
Ner, Aviel'in oğullarıydı.
52 Saul yaşamı boyunca Filistliler'le
kıyasıya savaştı. Nerede yiğit, güçlü birini görse kendi ordusuna kattı.
BÖLÜM 15
1 Samuel Saul'a şöyle dedi: "RAB
seni kendi halkı İsrail'in Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi
RAB'bin sözlerine kulak ver.
2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki,
<İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i cezalandıracağım.
Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.
3 Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara
ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk,
öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.> " [bir daha alınmamak üzere RAB'be adamak anlamını içerir.
İbranice'de aynı ifade 8. ve 21. ayetlerde de geçer.]
4 Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp
Telaim Kenti'nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanısıra Yahudalılar'dan da on
bin kişi vardı.
5 Saul Amalek Kenti'ne varıp vadide pusu
kurdu.
6 Sonra Kenliler'e şu uyarıyı gönderdi:
"Haydi gidin, Amalekliler'i bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok
etmeyeyim. Çünkü siz Mısır'dan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz." Bunun
üzerine Kenliler Amalekliler'den ayrıldılar.
7 Saul Havila'dan Mısır'ın doğusundaki
Şur'a dek Amalekliler'i yenilgiye uğrattı.
8 Amalek Kralı Agak'ı sağ olarak
yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.
9 Ne var ki, Saul ile adamları Agak'ı ve
en iyi koyunları, sığırları, besili danaları, kuzuları -iyi olan ne varsa
hepsini- esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve
zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.
10 RAB Samuel'e şöyle seslendi:
11 "Saul'u kral yaptığıma pişmanım.
Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi." Samuel öfkelendi
ve bütün geceyi RAB'be yakarmakla geçirdi.
12 Ertesi sabah Samuel Saul'la görüşmek için
erkenden kalktı. Saul'un Karmel Kenti'ne gittiğini, orada kendisine bir anıt
diktikten sonra aşağı inip Gilgal'a döndüğünü öğrendi.
13 Saul kendisine gelen Samuel'e, "RAB
seni kutsasın! Ben RAB'bin buyruğunu yerine getirdim" dedi.
14 Samuel, "Öyleyse nedir kulağıma
gelen bu koyun melemesi? Nedir bu duyduğum sığır böğürmesi?" diye sordu.
15 Saul şöyle yanıtladı: "Halk bunları
Amalekliler'den getirdi. Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere davarların,
sığırların en iyilerini esirgediler. Ama geri kalanları tümüyle yok etti
k."
16 Samuel, "Dur da bu gece RAB'bin bana
neler söylediğini sana bildireyim" dedi. Saul, "Söyle" diye
karşılık verdi.
17 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın
mı? RAB seni İsrail'e kral meshetti.
18 RAB seni bir göreve gönderip, <Git, o
günahlı Amalekliler'i tümüyle yok et; hepsini ortadan kaldırıncaya dek onlarla
savaş> dedi.
19 Öyleyse neden RAB'bin sözüne kulak
asmadın? Neden yağmalanan mallara saldırarak RAB'bin gözünde kötü olanı
yaptın?"
20 Saul, "Ama ben RAB'bin sözüne kulak
verdim!" diye yanıtladı, "RAB'bin beni gönderdiği yere gittim.
Amalekliler'i tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agak'ı da buraya getirdim.
21 Ne var ki askerler, Gilgal'da Tanrın
RAB'be kurban sunmak üzere yağmalanmış bazı malları, yok edilmeye adanmış en
iyi davarlarla sığırları aldılar."
22 Samuel şöyle karşılık verdi: "RAB
kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar Yakmalık sunulardan, kurbanlardan
hoşlanır mı? İşte söz dinlemek kurbandan, Sözü önemsemek de koçların
yağlarından daha iyidir.
23 Çünkü başkaldırma, falcılık kadar
günahtır Ve dikbaşlılık, putperestlik [Aile
tanrıları ya da putları kastediliyor, İbranicesi terafim] kadar kötüdür. Sen RAB'bin
buyruğunu reddettiğin için, RAB de senin kral olmanı reddetti."
danışmak".
24 Bunun üzerine Saul, "Günah işledim!
Evet, RAB'bin buyruğunu da, senin sözlerini de çiğnedim" dedi,
"Halktan korktuğum için onların sözünü dinledim.
25 Ama şimdi yalvarırım, günahımı bağışla ve
benimle birlikte dön ki, RAB'be tapınayım."
26 Samuel, "Seninle dönmem" dedi,
"Çünkü sen RAB'bin buyruğunu reddettin, RAB de İsrail Kralı olmanı
reddetti!"
27 Samuel dönüp gitmeye davranınca, Saul
onun cüppesinin eteğini tuttu. Cüppe yırtıldı.
28 Samuel, "Bugün RAB İsrail
Krallığı'nı elinden aldı ve senden daha iyi birine verdi" dedi,
29 "İsrail'in yüce Tanrısı yalan
söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini
değiştirsin."
30 Saul, "Günah işledim!" dedi,
"Ama ne olur halkımın ileri gelenleri ve İsrailliler karşısında beni
onurlandır. Tanrın RAB'be tapınmam için benimle dön."
31 Böylece Samuel Saul'la birlikte geri
döndü ve Saul RAB'be tapındı.
32 Samuel, "Amalek Kralı Agak'ı bana
getirin" diye buyurdu. Agak güvenle geldi. Çünkü, "Ölüm tehlikesi
kesinlikle geçti" diye düşünüyordu.
33 Ama Samuel, "Kılıcın kadınları nasıl
çocuksuz bıraktıysa Senin annen de kadınlar arasında Çocuksuz bırakılacak"
34 Samuel Rama'ya, Saul da Giva'daki evine
gitti.
35 Samuel ölümüne dek Saul'u bir daha görmediyse
de, onun için üzüldü. RAB de Saul'u İsrail Kralı yaptığına pişmandı. [Givası'ndaki".]
BÖLÜM 16
1 RAB Samuel'e, "Ben Saul'un İsrail
Kralı olmasını reddettim diye sen daha ne zamana dek onun için
üzüleceksin?" dedi, "Yağ boynuzunu yağla doldurup yola çık. Seni
Beytlehemli İşay'ın evine gönderiyorum. Çünkü onun oğullarından birini kral
seçtim."
2 Samuel, "Nasıl gidebilirim? Saul
bunu duyarsa beni öldürür!" dedi. RAB şöyle yanıtladı: "Yanına bir
düve al ve, <RAB'be kurban sunmak için geldim> de.
3 İşay'ı kurban törenine çağır. O zaman
ne yapman gerektiğini ben sana bildireceğim. Sana belirteceğim kişiyi benim
adıma kral olarak meshedeceksin."
4 Samuel RAB'bin sözüne uyarak Beytlehem
Kenti'ne gitti. Kentin ileri gelenleri onu titreyerek karşıladılar ve,
"Barış için mi geldin?" diye sordular.
5 Samuel, "Evet, barış için"
diye yanıtladı, "RAB'be kurban sunmaya geldim. Kendinizi kutsayıp benimle
birlikte kurban törenine gelin." Sonra İşay ile oğullarını kutsayıp kurban
törenine çağırdı.
6 İşay ile oğulları gelince Samuel
Eliav'ı gördü ve, "Gerçekten RAB'bin önünde duran bu adam O'nun meshettiği
kişidir" diye düşündü.
7 Ama RAB Samuel'e, "Onun yakışıklı
ve uzun boylu olduğuna bakma" dedi, "Ben onu reddettim. Çünkü RAB
insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar."
8 İşay, oğlu Avinadav'ı çağırıp Samuel'in
önünden geçirdi. Ama Samuel, "RAB bunu da seçmedi" dedi.
9 Bunun üzerine İşay Şamma'yı da geçirdi.
Samuel yine, "RAB bunu da seçmedi" dedi.
10 Böylece İşay yedi oğlunu da Samuel'in önünden
geçirdi. Ama Samuel, "RAB bunlardan hiçbirini seçmedi" dedi.
11 Sonra İşay'a, "Oğullarının hepsi
bunlar mı?" diye sordu. İşay, "Bir de en küçüğü var" dedi,
"Sürüyü güdüyor." Samuel, "Birini gönder de onu getirsin"
dedi, "O buraya gelmeden yemeğe oturmayacağız."
12 İşay birini gönderip oğlunu getirtti.
Çocuk kızıl saçlı, yakışıklı, gözleri pırıl pırıl bir delikanlıydı. RAB
Samuel'e, "Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur" dedi.
13 Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin
önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak RAB'bin Ruhu Davut'un üzerine güçlü
bir biçimde indi. Bundan sonra Samuel kalkıp Rama'ya döndü.
14 Bu sıralarda RAB'bin Ruhu Saul'dan
ayrılmıştı. RAB'bin gönderdiği kötü bir ruh ona sıkıntı çektiriyordu.
15 Hizmetkârları Saul'a, "Bak, Tanrı'nın
gönderdiği kötü bir ruh sana sıkıntı çektiriyor" dediler,
16 "Efendimiz, biz hizmetkârlarına
buyruk ver, iyi lir çalan birini bulalım. Öyle ki, Tanrı'nın gönderdiği kötü
ruh üzerine gelince, o lir çalar, sen de rahatlarsın."
17 Saul hizmetkârlarına, "İyi lir çalan
birini bulup bana getirin" diye buyurdu.
18 Hizmetkârlardan biri, "Beytlehemli
İşay'ın oğullarından birini gördüm" dedi, "İyi lir çalar. Üstelik
yürekli, güçlü bir savaşçıdır; akıllıca konuşur, yakışıklıdır. RAB de
onunladır."
19 Bunun üzerine Saul İşay'a ulaklar
göndererek, "Sürüyü güden oğlun Davut'u bana gönder" dedi.
20 İşay ekmek yüklü bir eşek, bir tulum
şarap, bir de oğlak alıp oğlu Davut'la birlikte Saul'a gönderdi.
21 Davut Saul'un yanına varıp onun hizmetine
girdi. Saul Davut'u çok sevdi ve ona silahlarını taşıma görevini verdi.
22 Saul İşay'a şu haberi gönderdi:
"İzin ver de Davut hizmetimde kalsın; ondan hoşnudum."
23 O günden sonra, Tanrı'nın gönderdiği kötü
ruh ne zaman Saul'un üzerine gelse, Davut liri alıp çalar, Saul rahatlayıp kendine
gelirdi. Kötü ruh da ondan uzaklaşırdı.
BÖLÜM 17
1 Savaşmak üzere ordularını bir araya
getiren Filistliler, Yahuda'nın Soko Kenti'nde toplandılar. Soko ile Azeka
Kenti arasındaki Efes-Dammim'de ordugah kurdular.
2 Saul ile İsrailliler de toplandılar.
Ela Vadisi'nde ordugah kurup Filistliler'e karşı savaş düzeni aldılar.
3 Filistliler tepenin bir yanında,
İsrailliler de karşı tepede yerlerini aldı. Aralarında vadi vardı.
4 Filist ordugahından Gatlı Golyat adında
usta bir dövüşçü ortaya çıktı. Boyu altı arşın bir karıştı.
5 Başına tunç miğfer takmış, pullu bir
zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi.
6 Baldırları zırhlarla korunmuştu.
Omuzları arasında tunç bir pala asılıydı.
7 Mızrağının sapı dokumacı tezgahının
sırığı gibiydi. Mızrağın demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi. Golyat'ın
önüsıra kalkanını taşıyan bir adam yürüyordu.
8 Golyat durup İsrail ordusuna,
"Neden savaş düzeni aldınız?" diye haykırdı, "Ben Filistli'yim,
sizse Saul'un kölelerisiniz. Aranızdan karşıma çıkacak birini seçin.
9 Dövüşte beni yenip öldürebilirse, biz
sizin köleniz oluruz. Ama ben üstün gelip onu yok edebilirsem, siz bizim
kölemiz olur, bize kulluk edersiniz."
10 Filistli Golyat konuşmasını şöyle
sürdürdü: "Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum! Benimle dövüşecek birini
çıkarın karşıma!"
11 Filistli'nin bu sözlerini duyunca, Saul
da İsrailliler de çok korkup dehşet içinde kaldılar.
12 Davut Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden
Efratlı İşay adında bir adamın oğluydu. İşay'ın sekiz oğlu vardı. Saul'un krallığı
döneminde İşay'ın yaşı oldukça ilerlemişti.
13 İşay'ın üç büyük oğlu Saul'la birlikte
savaşa katılmıştı. Savaşa giden en büyük oğlunun adı Eliav, ikincisinin adı
Avinadav, üçüncüsünün adıysa Şamma'ydı.
14 Davut en küçükleriydi. Üç büyük oğul
Saul'un yanındaydı.
15 Davut ise babasının sürüsüne bakmak için
Saul'un yanından ayrılıp Beytlehem'e gider gelirdi.
16 Filistli Golyat kırk gün boyunca sabah
akşam ortaya çıkıp meydan okudu.
17 Bir gün İşay, oğlu Davut'a şöyle dedi:
"Kardeşlerin için şu kavrulmuş bir efa buğdayla on somun ekmeği al,
çabucak ordugaha, kardeşlerinin yanına git.
18 Şu on parça peyniri de birlik komutanına
götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir
belirti getir.
19 Kardeşlerin Saul ve öbür İsrailliler'le
birlikte Ela Vadisi'nde Filistliler'e karşı savaşıyorlar."
20 Ertesi sabah Davut erkenden kalktı.
Sürüyü bir çobana bıraktı. İşay'ın buyurduğu gibi erzağı alıp yola koyuldu.
Ordugaha vardığı sırada askerler savaş naraları atarak savaş düzenine giriyorlardı.
21 İsrailliler'le Filistliler karşı karşıya
savaş düzeni almışlardı.
22 Davut getirdiklerini levazım görevlisine
bırakıp cepheye koştu; kardeşlerinin yanına varıp onları selamladı.
23 Davut onlarla konuşurken, Gatlı Filistli,
Golyat adındaki dövüşçü Filist cephesinden ileri çıkarak daha önce yaptığı gibi
meydan okudu. Davut bunu duydu.
24 İsrailliler Golyat'ı görünce büyük
korkuyla önünden kaçıştılar.
25 Birbirlerine, "İsrail'e meydan
okumak için ortaya çıkan şu adamı görüyorsunuz ya!" diyorlardı, "Kral
onu öldürene büyük bir armağanın yanısıra kızını da verecek. Babasının ailesini
de İsrail'e vergi ödemekten muaf tutacak."
26 Davut yanındakilere, "Bu Filistli'yi
öldürüp İsrail'den bu utancı kaldıracak kişiye ne verilecek?" diye sordu,
"Bu sünnetsiz Filistli kim oluyor da yaşayan Tanrı'nın ordusuna meydan
okuyor?"
27 Adamlar daha önce verilmiş olan söze göre
Golyat'ı öldürecek kişiye neler verileceğini anlattılar.
28 Ağabeyi Eliav Davut'un adamlarla
konuştuğunu duyunca öfkelendi. "Ne işin var burada?" dedi,
"Çöldeki üç beş koyunu kime bıraktın? Ne kadar kendini beğenmiş ve ne
kadar kötü yürekli olduğunu biliyorum. Sadece savaşı görmeye geldin."
29 Davut, "Ne yaptım ki?" dedi,
"Bir soru sordum, o kadar."
30 Sonra başka birine dönüp aynı soruyu
sordu. Adamlar öncekine benzer bir yanıt verdiler.
31 Davut'un söylediklerini duyanlar Saul'a
ilettiler. Saul onu çağırttı.
32 Davut Saul'a, "Bu Filistli yüzünden
kimse yılmasın! Ben kulun gidip onunla dövüşeceğim!" dedi.
33 Saul, "Sen bu Filistli'yle
dövüşemezsin" dedi, "Çünkü daha gençsin, o ise gençliğinden beri
savaşçıdır."
34 Ama Davut, "Kulun babasının sürüsünü
güder" diye karşılık verdi, "Bir aslan ya da ayı gelip sürüden bir
kuzu kaçırınca,
35 peşinden gidip ona saldırır, kuzuyu
ağzından kurtarırım. Eğer aslan ya da ayı üzerime gelirse, boğazından tuttuğum
gibi vurur öldürürüm.
36 Kulun, aslan da ayı da öldürmüştür. Bu
sünnetsiz Filistli de onlar gibi olacak. Çünkü yaşayan Tanrı'nın ordusuna
meydan okudu.
37 Beni aslanın, ayının pençesinden kurtaran
RAB, bu Filistli'nin elinden de kurtaracaktır." Saul, "Öyleyse git,
RAB seninle birlikte olsun" dedi.
38 Sonra kendi giysilerini Davut'a verdi;
başına tunç miğfer taktı, ona bir zırh giydirdi.
39 Davut giysilerinin üzerine kılıcını
kuşanıp yürümeye çalıştı. Çünkü bu giysilere alışık değildi. Saul'a,
"Bunlarla yürüyemiyorum" dedi, "Çünkü alışık değilim."
Sonra giysileri üzerinden çıkardı.
40 Değneğini alıp dereden beş çakıl taşı
seçti. Bunları çoban dağarcığının cebine koyduktan sonra sapanını alıp Filistli
Golyat'a doğru ilerledi.
41 Filistli de, önünde kalkan taşıyıcısı,
Davut'a doğru ilerliyordu.
42 Davut'u tepeden tırnağa süzdü. Kızıl
saçlı, yakışıklı bir genç olduğu için onu küçümsedi.
43 "Ben köpek miyim ki, üzerime
değnekle geliyorsun?" diyerek kendi ilahlarının adıyla Davut'u lanetledi.
44 "Bana gelsene! Bedenini gökteki
kuşlara ve kırdaki hayvanlara yem edeceğim!" dedi.
45 Davut, "Sen kılıçla, mızrakla,
palayla üzerime geliyorsun" diye karşılık verdi, "Bense meydan
okuduğun İsrail ordusunun Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB'bin adıyla senin üzerine
geliyorum.
46 Bugün RAB seni elime teslim edecek. Seni
vurup başını gövdenden ayıracağım. Bugün Filistli askerlerin leşlerini gökteki
kuşlarla yerdeki hayvanlara yem edeceğim. Böylece bütün dünya İsrail'de
Tanrı'nın var olduğunu anlayacak.
47 Bütün bu topluluk RAB'bin kılıçla,
mızrakla kurtarmadığını anlayacak. Çünkü savaş zaten RAB'bindir! O sizi elimize
teslim edecek."
48 Golyat saldırmak amacıyla Davut'a doğru
ilerledi. Davut da onunla dövüşmek üzere hemen Filist cephesine doğru koştu.
49 Elini dağarcığına sokup bir taş çıkardı,
sapanla fırlattı. Taş Filistli'nin alnına çarpıp saplandı. Filistli yüzükoyun
yere düştü.
50 Böylece Davut Filistli Golyat'ı sapan ve
taşla yendi. Elinde kılıç olmaksızın onu yere serdi.
51 Sonra koşup üzerine çıktı. Golyat'ın
kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürdü ve başını kesti. Kahraman
Golyat'ın öldüğünü gören Filistliler kaçtılar.
52 İsrailliler'le Yahudalılar kalkıp Gat'ın*
girişine ve Ekron kapılarına kadar nara atarak onları kovaladılar.
Filistliler'in ölüleri Gat'a, Ekron'a kadar Şaarayim yolunda yerlere serildi.
53 Filistliler'i kovaladıktan sonra geri
dönen İsrailliler Filist ordugahını yağmaladılar.
54 Davut Filistli Golyat'ın başını alıp
Yeruşalim'e götürdü, silahlarını da kendi çadırına koydu.
55 Saul, Davut'un Golyat'la dövüşmeye
çıktığını görünce, ordu komutanı Avner'e, "Ey Avner, kimin oğlu bu
genç?" diye sormuştu. Avner de, "Yaşamın hakkı için, ey kral,
bilmiyorum" diye yanıtlamıştı.
56 Kral Saul, "Bu gencin kimin oğlu olduğunu
öğren" diye buyurmuştu.
57 Davut Golyat'ı öldürüp ordugaha döner
dönmez, Avner onu alıp Saul'a götürdü. Golyat'ın kesik başı Davut'un elindeydi.
58 Saul, "Kimin oğlusun,
delikanlı?" diye sordu. Davut, "Kulun Beytlehemli İşay'ın
oğluyum" diye karşılık verdi.
BÖLÜM 18
1 Saul'la Davut'un konuşması sona
erdiğinde, Saul oğlu Yonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan onu canı gibi
sevdi.
2 O günden sonra Saul Davut'u yanında
tuttu ve babasının evine dönmesine izin vermedi.
3 Yonatan, Davut'a beslediği derin
sevgiden ötürü, onunla bir dostluk antlaşması yaptı.
4 Üzerinden kaftanını çıkarıp zırhı,
kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davut'a verdi.
5 Davut Saul'un kendisini gönderdiği her
yere gitti ve başarılı oldu. Bu yüzden Saul ona ordusunda üstün bir rütbe
verdi. Bu olay bütün halkı, Saul'un görevlilerini bile hoşnut etti.
6 Davut'un Filistli Golyat'ı
öldürmesinden sonra, askerler geri dönerken, İsrail'in bütün kentlerinden gelen
kadınlar, tef ve çeşitli çalgılar çalarak, sevinçli ezgiler söyleyip oynayarak
Kral Saul'u karşılamaya çıktılar.
7 Bir yandan oynuyor, bir yandan da şu
ezgiyi söylüyorlardı: "Saul binlercesini öldürdü, Davut'sa on
binlercesini."
8 Bu sözlere gücenen Saul çok öfkelendi.
"Davut'a on binlercesini, banaysa ancak binlercesini verdiler. Artık kral
olmaktan başka onun ne eksiği kaldı ki?" diye düşündü.
9 Böylece o günden sonra Saul Davut'u
kıskanmaya başladı.
10 Ertesi gün Tanrı'nın gönderdiği kötü bir
ruh Saul'un üzerine güçlü bir biçimde indi. Saul evinde sayıklamaya başladı.
Davut her zamanki gibi yine lir çalıyordu. Saul'un elinde bir mızrak vardı.
11 "Davut'u vurup duvara
çakacağım" diye düşünerek mızrağı ona fırlattı. Ama Davut iki kez ondan
kurtuldu.
12 Saul Davut'tan korkuyordu. Çünkü RAB
Davut'laydı, oysa kendisinden ayrılmıştı.
13 Bu yüzden Saul Davut'u yanından
uzaklaştırdı. Onu bin kişilik birliğe komutan atadı. Davut askerlere öncülük
yapıyordu.
14 RAB onunla birlikte olduğundan, yaptığı
her işte başarılıydı.
15 Davut'un büyük başarısını gördükçe
Saul'un korkusu daha da artıyordu.
16 Ne var ki, bütün İsrail ve Yahuda halkı
Davut'u seviyordu; çünkü Davut onlara öncülük ediyordu.
17 Saul Davut'a, "İşte büyük kızım
Merav" dedi, "Onu sana eş olarak vereceğim. Yalnız hatırım için
yiğitçe davran ve RAB'bin savaşlarını sürdür." Çünkü, "Davut'un ölümü
benim elimden değil, Filistliler'in elinden olsun" diye düşünüyordu.
18 Davut, "Ben kim oluyorum, İsrail'de
ailem ve babamın oymağı ne ki, krala damat olayım?" diye karşılık verdi.
19 Ne var ki, Saul'un kızı Merav'ın Davut'a
verileceği zaman geldiğinde, kız Davut yerine Meholalı Adriel'e eş olarak
verildi.
20 Bu arada Saul'un öbür kızı Mikal Davut'a
gönül vermişti. Bunu duyan Saul sevindi.
21 "Davut'a Mikal'ı veririm" diye
düşündü, "Öyle ki, Mikal Davut'u tuzağa düşürür; Filistliler de onu
öldürür." Davut'a, "Bugün damadım olmak için yine fırsatın var"
dedi.
22 Sonra görevlilerine, Davut'a gizlice
şunları söylemelerini buyurdu: "Bak, kral senden hoşnut, bütün görevlileri
de seni seviyor. Kralın damadı olmanın zamanı geldi. > >
23 Saul'un görevlileri bu sözleri Davut'a
ilettiler. Davut, "Yoksul ve önemsiz biriyken kralın damadı olmak sizce
küçük bir şey mi?" diye karşılık verdi.
24 Görevliler Davut'un dediklerini Saul'a
bildirdiler.
25 Saul şöyle buyurdu: "Davut'a deyin
ki, <Kral düşmanlarından öç almak için başlık parası olarak yüz Filistli'nin
sünnet derisinden başka bir şey istemiyor.> " Davut'un Filistliler'in
eline düşüp öleceğini tasarlıyordu.
26 Görevliler Saul'un söylediklerini Davut'a
ilettiler. Davut, kralın damadı olacağına sevindi. Tanınan süre dolmadan
27 Davut'la adamları gidip iki yüz Filistli
öldürdüler. Kralın damadı olabilmek için Davut, öldürülen Filistliler'in sünnet
derilerini tam tamına getirip krala sundu. Saul da buna karşılık kızı Mikal'ı
eş olarak ona verdi.
28 Saul, RAB'bin Davut'la birlikte olduğunu
ve kızı Mikal'ın onu sevdiğini apaçık gördü.
29 Bu yüzden Davut'tan daha çok korktu ve
yaşamı boyunca ona düşmanlık besledi.
30 Filistli komutanlar saldırdıkça Davut
Saul'un öbür komutanlarından daha başarılı oluyordu. Bu yüzden büyük bir üne
kavuştu.
BÖLÜM 19
1-2 Saul, oğlu Yonatan'a ve bütün
görevlilerine Davut'u öldürmeleri için buyruk verdi. Ama Davut'u çok seven
Yonatan ona, "Babam Saul seni öldürmek için fırsat kolluyor" diye
haber verdi, "Lütfen yarın sabah dikkatli ol; gizlenebileceğin bir yere
gidip saklan.
3 Ben de saklandığın tarlaya gidip
babamın yanında duracağım ve onunla senin hakkında konuşacağım. Bir şey
öğrenirsem, sana bildiririm."
4 Yonatan babası Saul'a Davut'u överek
şunları söyledi: "Kral kulu Davut'a haksızlık etmesin. Çünkü o sana hiç
haksızlık etmedi ve yaptığı her şeyde sana büyük yararı dokundu.
5 Yaşamını tehlikeye atarak Filistli'yi
öldürdü. RAB de bütün İsrail'i büyük bir zafere ulaştırdı. Sen de bunu görüp
sevindin. Öyleyse neden Davut'u yok yere öldürerek suçsuz birine haksızlık
edesin?"
6 Saul Yonatan'ın söylediklerinden
etkilenerek ant içti: "Yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, Davut
öldürülmeyecektir."
7 Bunun üzerine Yonatan Davut'u çağırıp
ona her şeyi anlattı. Sonra Davut'u Saul'un yanına getirdi. Davut da önceden
olduğu gibi kralın hizmetine girdi.
8 Savaş yine patlak verdi. Davut gidip
Filistliler'e karşı savaştı. Onları öyle büyük bir bozguna uğrattı ki, önünden
kaçtılar.
9 Bir gün Saul, mızrağı elinde evinde
oturuyor, Davut da lir çalıyordu. Derken RAB'bin gönderdiği kötü bir ruh Saul'u
yakaladı.
10 Saul mızrağıyla Davut'u duvara çakmaya
çalıştı. Ancak Davut yana kaçınca Saul'un mızrağı duvara saplandı. O gece Davut
kaçıp kurtuldu.
11 Saul, Davut'u gözetlemeleri, ertesi sabah
da öldürmeleri için evine ulaklar gönderdi. Ama karısı Mikal Davut'a, "Bu
gece kaçıp kurtulamazsan, yarın öldürüleceksin" dedi.
12 Sonra Davut'u pencereden aşağıya indirdi.
Böylece Davut kaçıp kurtuldu.
13 Mikal aile putunu alıp yatağa koydu,
üstüne yorganı örttü, baş tarafına da keçi kılından bir yastık yerleştirdi.
14 Saul'un gönderdiği ulaklar Davut'u
yakalamaya geldiğinde, Mikal, "Davut hasta" dedi.
15 Saul Davut'u görmeleri için ulakları
yeniden göndererek, "Onu yatağıyla buraya getirin de öldüreyim" diye
buyurdu.
16 Ulaklar eve girince, yatakta başında keçi
kılından yastık olan putu gördüler.
17 Saul Mikal'a "Neden beni böyle
kandırıp düşmanımın kaçmasını sağladın?" diye sordu. Mikal, "Davut
bana, <Bırak beni gideyim, yoksa seni öldürürüm> dedi" diye yanıtladı.
18 Kaçıp kurtulan Davut, Rama'da yaşayan
Samuel'in yanına gitti. Saul'un kendisine bütün yaptıklarını ona anlattı. Sonra
Samuel'le birlikte Nayot Mahallesi'ne gidip orada kaldı.
19 Davut'un Rama'nın Nayot Mahallesi'nde
olduğu haberi Saul'a ulaştırıldı.
20 Bunun üzerine Saul Davut'u yakalamaları
için ulaklarını oraya gönderdi. Ulaklar Samuel'in önderliğinde bir peygamber
topluluğunun oynayıp coştuğunu gördüler. İşte o zaman Tanrı'nın Ruhu Saul'un
ulaklarının üzerine indi. Onlar da oynayıp coşmaya başladılar.
21 Saul olup bitenleri duyunca, başka
ulaklar gönderdi. Onlar da oynayıp coştular. Saul'un üçüncü kez gönderdiği
ulaklar da öncekiler gibi yaptı.
22 Sonunda Saul kendisi Rama'ya doğru yola
çıktı. Seku'daki büyük sarnıca varınca, "Samuel'le Davut neredeler?"
diye sordu. Biri, "Rama'nın Nayot Mahallesi'nde" dedi.
23 Saul Rama'daki Nayot'a doğru ilerlerken,
Tanrı'nın Ruhu onun üzerine de indi. Nayot'a varıncaya dek yol boyunca oynayıp
coştu.
24 Giysilerini de çıkarıp Samuel'in önünde
oynayıp coştu. Bütün gün ve gece çıplak yattı. Halkın, "Saul da mı
peygamber oldu?" demesi bundandır. "Peygamberlik etmek"
sözcüğünden türemiştir.
BÖLÜM 20
1 Davut Rama'nın Nayot Mahallesi'nden
kaçtıktan sonra Yonatan'a gitti. Ona, "Ne yaptım? Suçum ne?" diye
sordu, "Babana karşı ne günah işledim ki, beni öldürmek istiyor?"
2 Yonatan, "Bu senden uzak olsun,
ölmeyeceksin!" diye yanıtladı, "Babam bana bildirmeden ister büyük,
ister küçük olsun hiçbir iş yapmaz. Neden bunu benden gizlesin? Olmaz öyle
şey!"
3 Ancak Davut ant içerek, "Senin
beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı, "<Yonatan ne
yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür> diye düşünmüştür. RAB'bin ve senin
yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var."
4 Yonatan Davut'a, "Ne dilersen dile,
senin için yaparım" diye karşılık verdi.
5 Davut Yonatan'a, "Bak, yarın Yeni
Ay Töreni" dedi, "Kralla birlikte yemeğe oturmam gerekir. Ama izin
ver, ertesi günün akşamına dek tarlada gizleneyim.
6 Eğer baban yokluğumu sezerse ona,
<Davut aceleyle kendi kenti Beytlehem'e gitmek için benden ısrarla izin
istedi; orada bütün ailenin yıllık kurban töreni var> dersin.
7 Baban, <İyi> derse, kulun
güvenlikte demektir. Ama öfkelenirse, bil ki, bana kötülük yapmaya karar
vermiştir.
8 Sana gelince, bana yardım et; çünkü
RAB'bin önünde benimle antlaşma yaptın. Suçluysam, beni sen öldür! Neden beni
babana teslim edesin?"
9 Yonatan, "Olmaz öyle şey!"
diye yanıtladı, "Babamın sana kötülük yapmaya karar verdiğini bilsem, sana
söylemez miydim?"
10 Davut, "Baban sana sert bir karşılık
verirse, kim bana bildirecek?" diye sordu.
11 Yonatan, "Gel, tarlaya gidelim"
dedi. Böylece ikisi tarlaya gittiler.
12 Yonatan Davut'la konuşmasını sürdürdü:
"İsrail'in Tanrısı RAB tanık olsun! Yarın ya da öbür gün bu saate kadar
babamın ne düşündüğünü araştıracağım. Babamın sana karşı tutumu olumluysa, sana
haber göndereceğim.
13 Ama babam seni öldürmeyi tasarlıyorsa,
bunu sana bildirip güvenlik içinde gitmeni sağlamazsam, RAB bana aynısını,
hatta daha kötüsünü yapsın! RAB önceden babamla olduğu gibi seninle de birlikte
olsun!
14 Ama sen yaşamım boyunca RAB'bin iyiliğini
bana göster ki ölmeyeyim.
15 RAB Davut'un bütün düşmanlarını
yeryüzünden yok edeceği zaman bile, sen soyuma iyiliklerini sonsuza dek
esirgeme."
16 Böylece Yonatan Davut soyuyla bir
antlaşma yaptı ve, "RAB Davut'un düşmanlarını cezalandırsın" dedi.
17 Davut'a beslediği sevgiden ötürü Yonatan
ona bir daha ant içirtti. Çünkü onu canı kadar seviyordu.
18 Yonatan Davut'a, "Yarın Yeni Ay
Töreni" dedi, "Yerin boş kalacağından, yokluğun anlaşılacak.
19 Öbür gün, geçen sefer gizlendiğin yere
çabucak git. Ezel Taşı'nın yanında bekle.
20 Ben hedefe atar gibi taşın bir yanına üç
ok atacağım.
21 Sonra hizmetkârımı gönderip, <Git
okları bul> diye buyruk vereceğim. Eğer özellikle ona, <Bak, oklar senin
bu yanında, onları alıp buraya getir> dersem, gel. Yaşayan RAB'bin adıyla
derim ki, güvenliktesin, tehlike yok.
22 Ama hizmetkâra, <Bak, oklar ötende>
dersem, git; çünkü RAB seni uzaklaştırmıştır.
23 Birbirimizle yaptığımız antlaşmaya gelince,
RAB sonsuza dek seninle benim aramda tanık olsun."
24 Böylece Davut tarlada gizlendi. Yeni Ay
Töreni başlayınca, Kral Saul gelip yemeğe oturdu.
25 Her zamanki gibi duvarın yanındaki yerine
oturmuştu. Yonatan karşısında, Avner de yanında yerlerini aldılar. Davut'un
yeriyse boş kaldı.
26 Ama Saul o gün bir şey söylemedi.
"Davut'un başına birşey gelmiş olmalı. Dinsel açıdan kirli olsa gerek,
evet dinsel açıdan temiz değildir" diye düşündü.
27 Ertesi gün, ayın ikinci günü, Davut'un
yeri yine boştu. Bunun üzerine Saul, oğlu Yonatan'a, "İşay'ın oğlu neden
dün de, bugün de yemeğe gelmedi?" diye sordu. kalktı".
28 Yonatan, "Davut Beytlehem'e gitmek
için benden ısrarla izin istedi" diye karşılık verdi,
29 "<Lütfen izin ver. Çünkü
ailemizin kentte bir kurbanı var, ağabeyim orada bulunmamı buyurdu. Gözünde
lütuf bulduysam gidip kardeşlerimi göreyim> dedi. İşte bu yüzden kralın
sofrasına gelemedi."
30 Saul Yonatan'a öfkelenerek, "Seni
sapık ve dikbaşlı kadının oğlu!" diye bağırdı, "İşay'ın oğlunu
desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de
utanç verici.
31 Çünkü İşay'ın oğlu yeryüzünde yaşadıkça
ne sen güvenlikte olabilirsin, ne de krallığın. Şimdi adam gönder, onu bana
getir. O ölmeli!"
32 Yonatan babası Saul'a, "Neden
ölmeli? Ne yaptı ki?" diye karşılık verdi.
33 Ama Saul Yonatan'ı öldürmek amacıyla
mızrağını ona fırlattı. Böylece Yonatan babasının Davut'u öldürmeye kararlı
olduğunu anladı.
34 Büyük bir öfkeyle sofradan kalktı ve ayın
ikinci günü hiç yemek yemedi. Babasının Davut'u böyle aşağılamasına üzüldü.
35 Sabahleyin Yonatan Davut'la buluşmak
üzere tarlaya gitti. Yanına bir uşak almıştı.
36 Uşağa, "Haydi koş, atacağım okları
bul" dedi. Uşak koşarken, Yonatan onun ötesine bir ok attı.
37 Uşak Yonatan'ın attığı okun düştüğü yere varınca,
Yonatan, "Ok ötende!" diye seslendi,
38 "Çabuk ol! Koş, yerinde durma!"
Yonatan'ın uşağı oku alıp efendisine getirdi.
39 Olup bitenden habersizdi. Olanları yalnız
Yonatan'la Davut biliyordu.
40 Yonatan, silahlarını yanındaki uşağa
vererek, "Al bunları kente götür" dedi.
41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney
yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş
birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.
42 Yonatan, "Esenlikle yoluna git"
dedi, "İkimiz RAB'bin adıyla ant içmiştik. RAB seninle benim aramda ve
soylarımız arasında sonsuza dek tanık olsun." Bundan sonra Davut yoluna
gitti. Yonatan da kente döndü.
BÖLÜM 21
1 Davut Nov Kenti'ne, Kâhin Ahimelek'in
yanına gitti. Ahimelek titreyerek Davut'u karşılamaya çıktı. "Neden
yalnızsın? Neden yanında kimse yok?" diye sordu.
2 Davut şöyle yanıtladı: "Kral bana
bir görev verdi. <Sana verdiğim görevden ve buyruklardan kimsenin haberi
olmasın> dedi. Adamlarıma gelince, belli bir yere gitmelerini söyledim.
3 Şu an elinde ne var? Bana beş somun
ekmek ya da başka ne varsa ver."
4 Kâhin, "Taze ekmeğim yok"
diye karşılık verdi, "Ama adamların kadından uzak kaldılarsa kutsanmış
ekmek var."
5 Davut, "Yola çıktığımızdan her
zaman olduğu gibi, kadından uzak kaldık" dedi, "Sıradan bir yolculuğa
çıktığımızda bile adamlarım kendilerini temiz tutarlar; özellikle bugün ne
kadar daha çok temiz olacaklar."
6 Bunun üzerine kâhin ona kutsanmış ekmek
verdi; çünkü orada huzura konan ekmekten başka ekmek yoktu. Bu ekmek RAB'bin
huzurundan alındığı gün yerine sıcak ekmek konurdu. huzuruna konan ekmek diye
de bilinir.
7 O gün Saul'un görevlilerinden Edomlu
Doek adındaki baş çoban RAB'bin önünde dinsel görevini yerine getirmek üzere
orada bulunuyordu.
8 Davut Ahimelek'e, "Yanında mızrak
ya da kılıç yok mu?" diye sordu, "Kralın işi acele olduğundan, yanıma
ne kılıcımı aldım, ne de başka bir silah." ["Alıkonulmuş".]
9 Kâhin, "Ela Vadisi'nde öldürdüğün
Filistli Golyat'ın kılıcı var" diye karşılık verdi, "Efodun arkasında
beze sarılı duruyor. Burada başka silah yok. İstersen onu alabilirsin."
Davut, "Onun gibisi yoktur, onu bana ver" dedi.
10 Saul'dan kaçan Davut o gün Gat Kralı
Akiş'e gitti.
11 Akiş'in görevlileri, "Bu İsrail
Kralı Davut değil mi?" dediler, "Çalıp oynarken, <Saul
binlercesini öldürdü, Davut'sa on binlercesini>
12-13 Bu sözler Davut'u derin derin düşündürdü. Gat
Kralı Akiş'ten çok korkan Davut, onların önünde tutumunu değiştirerek deli gibi
davrandı. Kentin kapılarını tırmaladı, salyasını sakalına akıttı.
14 Akiş görevlilerine, "Şu adama
bakın!" dedi, "Delinin biri! Onu neden bana getirdiniz?
15 Bizde deliler eksik mi ki, önümde delilik
yapsın diye bu adamı getirdiniz? Bu adamın sarayıma girmesi şart mı?"
BÖLÜM 22
1 Davut Gat'tan ayrılıp Adullam
Mağarası'na kaçtı. Bunu duyan kardeşleri ve ailesinin öteki bireyleri yanına
gittiler.
2 Sıkıntısı, borcu, hoşnutsuzluğu olan
herkes Davut'un çevresinde toplandı. Davut sayısı dört yüze varan bu adamlara
önderlik yaptı.
3 Davut oradan Moav'daki Mispa Kenti'ne
gitti. Moav Kralı'ndan, "Tanrı'nın bana ne yapacağı belli oluncaya dek
annemle babamın gelip yanınızda kalmasına izin verir misin?" diye bir
istekte bulundu.
4 Böylece Davut annesiyle babasını Moav
Kralı'nın yanına bıraktı. Davut sığınakta kaldığı sürece onlar da Moav
Kralı'nın yanında kaldılar.
5 Ne var ki, Peygamber Gad Davut'a,
"Sığınakta kalma. Yahuda ülkesine git" dedi. Bunun üzerine Davut
oradan ayrılıp Heret Ormanı'na gitti.
6 Bu sırada Saul Davut'la yanındakilerin
nerede olduklarını öğrendi. Saul elinde mızrağıyla Giva'da bir tepedeki ılgın
ağacının altında oturuyordu. Askerleri de çevresinde duruyordu.
7 Saul onlara şöyle dedi: "Ey
Benyaminliler, şimdi dinleyin! İşay'ın oğlu her birinize tarlalar, bağlar mı
verecek? Her birinizi binbaşı, yüzbaşı mı yapacak?
8 Hepiniz bana karşı düzen kurdunuz.
Çünkü oğlum İşay'ın oğluyla antlaşma yaptığında bana haber veren olmadı.
İçinizden bana acıyan tek kişi çıkmadı. Bugün olduğu gibi, bana pusu kurması
için oğlumun kulum Davut'u kışkırttığını bana bildiren olmadı."
9 Bunun üzerine Saul'un askerlerinin
yanında duran Edomlu Doek, "İşay oğlu Davut'un Nov Kenti'ne, Ahituv oğlu
Kâhin Ahimelek'in yanına geldiğini gördüm" dedi,
10 "Ahimelek Davut için RAB'be danıştı.
Ona hem yiyecek sağladı, hem de Filistli Golyat'ın kılıcını verdi."
11 Kral Saul, Ahituv oğlu Kâhin Ahimelek'i
ve babasının ailesinden Nov'da yaşayan bütün kâhinleri çağırmak için ulaklar
gönderdi. Hepsi kralın yanına geldi.
12 Saul Ahimelek'e, "Ey Ahituv oğlu,
beni dinle!" dedi. Ahimelek, "Buyur, efendim" diye yanıtladı.
13 Saul, "Neden sen ve İşay oğlu bana
karşı düzen kurdunuz?" dedi, "Çünkü ona ekmek, kılıç verdin ve onun
için Tanrı'ya danıştın. O da bana karşı ayaklandı ve bugün yaptığı gibi pusu
kurdu."
14 Ahimelek, "Bütün görevlilerin
arasında Davut kadar sana bağlı biri var mı?" diye karşılık verdi,
"Davut senin damadın, muhafız birliği komutanın ve ailende saygın biridir.
15 Ben Davut için Tanrı'ya danışmaya o gün
mü başladım? Kesinlikle hayır! Kral ben kulunu ve babasının ailesini
suçlamasın. Çünkü kulun bu konuda hiçbir şey bilmiyor."
16 Ama Saul, "Ey Ahimelek, sen de bütün
ailen de kesinlikle öleceksiniz" dedi.
17 Sonra yanında duran nöbetçi askerlere,
"Gidin ve Davut'u destekleyen RAB'bin kâhinlerini öldürün!" dedi,
"Çünkü onun kaçtığını bildikleri halde bana haber vermediler." Ne var
ki, kralın görevlileri el kaldırıp RAB'bin kâhinlerini öldürmek istemediler.
18 Bunun üzerine kral, Doek'e, "Sen
git, kâhinleri öldür" diye buyurdu. Edomlu Doek de gidip kâhinleri
öldürdü. O gün Doek keten efod giymiş seksen beş kişi öldürdü.
19 Kadın erkek, çoluk çocuk demeden kâhinler
kenti Nov'un halkını kılıçtan geçirdi. Sığırları, eşekleri, koyunları da
öldürdü.
20 Yalnız Ahituv oğlu Kâhin Ahimelek'in
oğullarından Aviyatar adında biri kurtulup Davut'a kaçtı.
21 Aviyatar Saul'un RAB'bin kâhinlerini
öldürttüğünü Davut'a söyledi.
22 Davut Aviyatar'a, "O gün orada
bulunan Edomlu Doek'in olup biteni Saul'a bildireceğini anlamıştım zaten"
dedi, "Babanın bütün aile bireylerinin ölümüne ben neden oldum.
23 Yanımda kal ve korkma! Seni öldürmek
isteyen beni de öldürmek istiyor. Yanımda güvenlikte olursun."
BÖLÜM 23
1 Davut'a, "Filistliler Keila
Kenti'ne saldırıp harmanları yağmalıyorlar" diye haber verdiler.
2 Davut RAB'be, "Gidip şu
Filistliler'e saldırayım mı?" diye danıştı. RAB, "Git, Filistliler'e
saldır ve Keila Kenti'ni kurtar" diye yanıtladı.
3 Ama adamları Davut'a, "Bak, biz
burada Yahuda'dayken korkuyoruz" dediler, "Keila'ya Filist ordusuna
karşı savaşmaya gidersek büsbütün korkarız."
4 Bunun üzerine Davut RAB'be bir kez daha
danıştı. RAB ona yine, "Kalk, Keila'ya git! Çünkü Filistliler'i senin
eline ben teslim edeceğim" dedi.
5 Böylece Davut'la adamları Keila'ya
gidip Filistliler'e karşı savaştılar. Davut onların hayvanlarını ele geçirdi.
Filistliler'i ağır bir yenilgiye uğratarak Keila halkını kurtardı.
6 Ahimelek'in oğlu Aviyatar kaçıp
Keila'da bulunan Davut'a gittiğinde, efodu da birlikte götürmüştü.
7 Saul, Davut'un Keila Kenti'ne gittiğini
duyunca, "Tanrı Davut'u elime teslim etti" dedi, "Davut sürgülü
kapıları olan bir kente girmekle kendini hapsetmiş oldu."
8 Böylece Saul, Keila'ya yürüyüp Davut'la
adamlarını kuşatmak amacıyla bütün halkı savaşa çağırdı.
9 Davut, Saul'un kendisine bir düzen
kurduğunu duyunca, Kâhin Aviyatar'a, "Efodu getir" dedi.
10 Sonra şöyle yakardı: "Ey İsrail'in
Tanrısı RAB! Ben kulun yüzünden Saul'un gelip Keila'yı yıkmayı tasarladığına
dair kesin haber aldım.
11 Keila halkı beni onun eline teslim eder
mi? Kulunun duymuş olduğu gibi Saul gelecek mi? Ey İsrail'in Tanrısı RAB,
yalvarırım, kuluna bildir!" RAB, "Saul gelecek" yanıtını verdi.
12 Davut RAB'be, "Keila halkı beni ve
adamlarımı Saul'un eline teslim edecek mi?" diye sordu. RAB, "Teslim
edecek" dedi.
13 Bunun üzerine Davut ile yanındaki altı
yüz kadar kişi Keila'dan ayrılıp oradan oraya yer değiştirmeye başladılar.
Davut'un Keila'dan kaçtığını öğrenen Saul oraya gitmekten vazgeçti.
14 Davut kırsal bölgedeki sığınaklarda ve
Zif Çölü'nün dağlık kesiminde kaldı. Saul her gün Davut'u aradığı halde, Tanrı
onu Saul'un eline teslim etmedi.
15 Davut Zif Çölü'nde, Horeş'teyken, Saul'un
kendisini öldürmek için yola çıktığını öğrendi.
16 Bu arada Saul oğlu Yonatan kalkıp
Horeş'e, Davut'un yanına gitti ve onu Tanrı'nın adıyla yüreklendirdi.
17 "Korkma!" dedi, "Babam
Saul sana dokunmayacak. Sen İsrail Kralı olacaksın, ben de senin yardımcın
olacağım. Babam Saul da bunu biliyor."
18 İkisi de RAB'bin önünde aralarındaki
antlaşmayı yenilediler. Sonra Yonatan evine döndü, Davut ise Horeş'te kaldı.
19 Zifliler Giva'ya gidip Saul'a,
"Davut aramızda" dediler, "Yeşimon'un güneyinde, Hakila
Tepesi'ndeki Horeş sığınaklarında gizleniyor.
20 Ey kral, ne zaman gelmek istersen gel!
Davut'u kralın eline teslim etmeyi ise bize bırak."
21 Saul, "RAB sizi kutsasın! Bana
acıdınız" dedi,
22 "Gidin ve bir daha araştırın;
Davut'un genellikle nerelerde gizlendiğini, orada onu kimin gördüğünü iyice
öğrenin. Çünkü onun çok kurnaz olduğunu söylüyorlar.
23 Gizlendiği yerlerin hepsini öğrenip bana
kesin bir haber getirin. O zaman ben de sizinle gelirim. Eğer Davut o
bölgedeyse, bütün Yahuda boyları içinde onu arayıp bulacağım."
24 Böylece Zifliler kalkıp Saul'dan önce
Zif'e gittiler. O sırada Davut'la adamları Yeşimon'un güneyindeki Arava'da,
Maon Çölü'ndeydiler.
25 Saul ile adamlarının kendisini aramaya
geldiklerini öğrenince Davut aşağıya inip Maon Çölü'ndeki kayalığa sığındı.
Saul bunu duyunca Davut'un ardından Maon Çölü'ne gitti.
26 Saul dağın bir yanından, Davut'la
adamları ise öbür yanından ilerliyordu. Davut Saul'dan kaçıp kurtulmaya
çalışıyordu. Saul'la askerleri Davut'la adamlarını yakalamak üzere yaklaşırken,
27 bir ulak gelip Saul'a şöyle dedi:
"Çabuk gel! Filistliler ülkeye saldırıyor."
28 Bunun üzerine Saul Davut'u kovalamayı
bırakıp Filistliler'le savaşmaya gitti. Bu yüzden oraya Sela-Hammahlekot adı
verildi.
29 Davut oradan ayrılıp Eyn-Gedi
bölgesindeki sığınaklara gizlendi.
BÖLÜM 24
1 Saul Filistliler'i kovalamaktan
dönünce, Davut'un Eyn-Gedi Çölü'nde olduğu haberini aldı.
2 Saul da Davut'la adamlarını Dağ Keçisi
Kayalığı dolaylarında arayıp bulmak için, bütün İsrail'den üç bin seçme asker
alıp yola çıktı.
3 Yolda koyun ağıllarına rastladı.
Yakında bir de mağara vardı. Saul ihtiyacını gidermek için mağaraya girdi.
Davut'la adamları mağaranın en iç bölümünde kalıyorlardı.
4 Adamları, Davut'a, "İşte RAB'bin
sana, <Dilediğini yapabilmen için düşmanını eline teslim edeceğim> dediği
gün bugündür" dediler. Davut kalkıp Saul'un cüppesinin eteğinden gizlice
bir parça kesti.
5 Ama sonradan Saul'un eteğinden bir
parça kestiği için kendini suçlu buldu.
6 Adamlarına, "Efendime, RAB'bin
meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan RAB beni uzak
tutsun" dedi, "Çünkü o RAB'bin meshettiği kişidir."
7 Davut bu sözlerle adamlarını engelledi
ve Saul'a saldırmalarına izin vermedi. Saul mağaradan çıkıp yoluna koyuldu.
8 O zaman Davut da mağaradan çıktı.
Saul'a, "Efendim kral!" diye seslendi. Saul arkasına bakınca, Davut
eğilip yüzüstü yere kapandı.
9 "<Davut sana kötülük yapmak
istiyor> diyenlerin sözlerini neden önemsiyorsun?" dedi,
10 "Bugün RAB'bin mağarada seni elime
nasıl teslim ettiğini gözünle görüyorsun. Bazıları seni öldürmemi istedi. Ama
ben seni esirgeyip, <Efendime el kaldırmayacağım, çünkü o RAB'bin meshettiği
kişidir> dedim.
11 Ey baba, cüppenin eteğinden kesilmiş,
elimdeki şu parçaya bak; evet, bak! Cüppenden bir parça kestim, ama seni
öldürmedim. Bundan ötürü içimde kötülük ve başkaldırma düşüncesi olmadığını
iyice bilesin. Sana kötülük yapmadığım halde sen beni öldürmeye çalışıyorsun.
12 RAB aramızda yargıç olsun ve benim öcümü
senden O alsın. Ama ben elimi sana karşı kaldırmayacağım.
13 Eskilerin şu, <Kötülük kötü kişilerden
gelir> deyişi uyarınca elim sana karşı kalkmayacaktır.
14 İsrail Kralı kime karşı çıkmış? Sen kimi
kovalıyorsun? Ölü bir köpek mi? Bir pire mi?
15 RAB yargıç olsun ve hangimizin haklı
olduğuna O karar versin. RAB davama baksın ve beni savunup senin elinden
kurtarsın."
16 Davut söylediklerini bitirince, Saul,
"Davut oğlum, bu senin sesin mi?" diye sordu ve hıçkıra hıçkıra
ağlamaya başladı.
17 Sonra, "Sen benden daha doğru bir
adamsın" dedi, "Sana kötülük yaptığım halde sen bana iyilikle
karşılık verdin.
18 Bugün bana iyi davrandığını kanıtladın:
RAB beni eline teslim ettiği halde beni öldürmedin.
19 Düşmanını yakalayan biri onu güvenlik
içinde salıverir mi? Bugün bana yaptığın iyiliğe karşılık RAB de seni iyilikle
ödüllendirsin.
20 Şimdi anladım ki, sen gerçekten kral
olacaksın ve İsrail Krallığı senin egemenliğin altında sürecek.
21 Benden sonra soyumu ortadan
kaldırmayacağına, babamın ailesinden adımı silmeyeceğine dair RAB'bin önünde
ant iç."
22 Davut Saul'un istediği gibi ant içti.
Sonra Saul evine döndü. Davut'la adamları da sığınağa gittiler.
BÖLÜM 25
1 Bu sırada Samuel öldü. Bütün
İsrailliler toplanıp onun için yas tuttular. Onu Rama'daki evine gömdüler.
Bundan sonra Davut Maon Çölü'ne gitti.
2 Maon'da çok varlıklı bir adam vardı;
işi Karmel'deydi. Üç bin koyunu, bin keçisi vardı. O sırada Karmel'de
koyunlarını kırkmaktaydı.
3 Adamın adı Naval, karısının adı da
Avigayil'di. Kadın sağgörülü ve güzeldi. Ama Kalev soyundan gelen kocası kaba,
kötü huylu biriydi.
4 Davut kırdayken, Naval'ın koyunlarını
kırktığını duydu.
5 On uşağı şu buyrukla ona gönderdi:
"Karmel'de Naval'ın yanına gidin. Benden ona selam söyleyip
6 şöyle deyin: <Ömrün uzun olsun!
Sana, ailene ve sana bağlı olan herkese esenlik olsun!
7 Şimdi koyunların kırkma zamanı olduğunu
duydum. Çobanların bizimle birlikteyken, onları incitmedik. Karmel'de
kaldıkları sürece hiçbir kayıpları olmadı.
8 Uşaklarına sor, sana söyleyecekler.
Bunun için adamlarıma yakınlık göster. Çünkü sana şenlik zamanında geldik.
Lütfen kullarına ve oğlun Davut'a elinden geleni ver.>"
9 Davut'un adamları varıp Davut adına bu
sözleri Naval'a ilettiler ve beklemeye başladılar.
10 Ne var ki, Naval Davut'un adamlarına şu
karşılığı verdi: "Bu Davut da kim? İşay'ın oğlu da kim oluyor? Bu günlerde
birçok köle efendilerini bırakıp kaçıyor.
11 Ekmeğimi, suyumu, kırkıcılarım için
kestiğim hayvanların etini alıp nereden geldiklerini bilmediğim kişilere mi
vereyim?"
12 Davut'un adamları geldikleri yoldan
döndüler ve Naval'ın bütün söylediklerini Davut'a bildirdiler.
13 Davut adamlarına, "Herkes kılıcını
kuşansın!" diye buyruk verdi. Davut da, adamları da kılıçlarını
kuşandılar. Yaklaşık dört yüz adam Davut'la birlikte gitti; iki yüz kişi de
erzağın yanında kaldı.
14 Naval'ın uşaklarından biri, Naval'ın
karısı Avigayil'e, "Davut efendimiz Naval'a esenlik dilemek için kırdan
ulaklar gönderdi" dedi, "Ama Naval onları tersledi.
15 Oysa adamlar bize çok iyi davrandılar.
Bizi incitmediler. Kırda onlarla birlikte kaldığımız sürece hiçbir şeyimiz
kaybolmadı.
16 Koyunlarımızı güderken, yanlarında
kaldığımız sürece gece gündüz bizi korudular.
17 Şimdi ne yapman gerektiğini iyi düşün.
Çünkü efendimize ve bütün ailesine kötülük yapmayı tasarlıyorlar. Üstelik
efendimiz o kadar kötü ki, kimse ona bir şey söyleyemiyor."
18 Bunun üzerine Avigayil, hiç zaman
yitirmeden, iki yüz ekmek, iki tulum şarap, hazırlanmış beş koyun, beş sea [bir sea 7,33 litre]
kavrulmuş buğday, yüz salkım kuru üzüm ve iki yüz parça incir pestili alıp
eşeklere yükledi.
19 Sonra uşaklarına, "Önümden gidin,
ben arkanızdan geliyorum" dedi. Kocası Naval'a hiçbir şey söylemedi.
20 Avigayil eşeğe binmiş, dağın öbür
yolundan inerken, Davut'la adamları da ona doğru ilerliyorlardı. Avigayil
onlarla karşılaştı.
21 Davut, "Bu adamın kırdaki malını
doğrusu boş yere korudum" demişti, "Onun mallarından hiçbir şey
eksilmedi. Öyleyken bana iyilik yapacağına kötülükle karşılık verdi.
22 Eğer sabaha dek adamlarından tek birini
bile sağ bırakırsam, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!" düşmanlarına".
23 Avigayil Davut'u görünce hemen eşekten
indi; Davut'un önünde eğilip yüzüstü yere kapandı.
24 Onun ayaklarına kapanarak şöyle yalvardı:
"Efendim, suçu ben, yalnız ben üstüme alıyorum. İzin ver, ben kölen
seninle konuşsun, onun söyleyeceklerini dinle.
25 Yalvarırım, efendim, o kötü adam Naval'a
aldırma. Çünkü kişiliği tıpkı adı gibidir. Adı akılsız anlamına gelir; kendisi
de akılsızın biridir. Ben kulun, efendim Davut'un gönderdiği ulakları görmedim.
26 "Ama şimdi, ey efendim, RAB senin
kan dökmene ve kendi elinle öç almana engel oldu. Yaşayan RAB'bin adı ve senin
yaşamın hakkı için yalvarırım, düşmanların ve efendime kötülük tasarlayanların
tümü Naval gibi olsun.
27 Ben kölenin efendime getirdiği bu
armağan, seni izleyen adamlarına verilsin.
28 Lütfen kölenin suçunu bağışla. RAB
kesinlikle efendimin soyunu sürdürecektir; çünkü efendim RAB'bin savaşlarını
sürdürüyor. Yaşadığın sürece sende hiçbir haksızlık bulunmasın.
29 Biri kalkıp seni öldürmek amacıyla ardına
düşerse, yaşamını Tanrın RAB güven altında tutacaktır; düşmanlarını sapanla taş
atar gibi fırlatıp atacaktır.
30 RAB, efendime söz verdiği bütün
iyilikleri yerine getirip onu İsrail'e önder atadığında,
31 kendi öcünü almak uğruna boş yere kan
dökmediğin için pişmanlık ve üzüntü duymayacaksın. RAB efendimi başarıya
ulaştırdığında köleni anımsa."
32 Davut, "Bugün seni karşıma çıkaran
İsrail'in Tanrısı RAB'be övgüler olsun!" diye karşılık verdi,
33 "Anlayışını kutlarım! Bugün kan
dökmemi ve öcümü elimle almamı engellediğin için seni kutlarım.
34 Doğrusu sana kötülük etmemi önleyen
İsrail'in Tanrısı yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, beni karşılamak için hemen
gelmemiş olsaydın, gün doğuncaya dek Naval'ın adamlarından hiçbiri sağ kalmayacaktı."
35 Avigayil'in kendisine getirdiklerini
kabul eden Davut, "Esenlikle evine dön. Sözlerine kulak verip dileğini
kabul ettim" dedi.
36 Avigayil Naval'ın yanına döndü. Naval
evinde krallara yaraşır bir şölen düzenlemişti. Çok sarhoş olduğundan
neşeliydi. Bu yüzden Avigayil sabaha dek ona bir şey söylemedi.
37 Ama ertesi sabah Naval ayılınca karısı
ona olup bitenleri anlattı. İşte o an Naval'ın kalbi sıkıştı ve felç oldu.
38 Yaklaşık on gün sonra da RAB Naval'ı
cezalandırıp öldürdü.
39 Davut, Naval'ın öldüğünü duyunca,
"Beni küçümseyen Naval'a karşı davama bakan, kulunu kötülük etmekten
alıkoyan RAB'be övgüler olsun!" dedi, "RAB Naval'ın kötülüğünü onun
başına döndürdü." Sonra Davut Avigayil'e evlenme teklifinde bulunmak için
ulaklar gönderdi.
40 Davut'un ulakları Karmel'e, Avigayil'in
yanına varıp, "Davut sana evlenme teklifinde bulunmak için bizi
gönderdi" dediler.
41 Avigayil yüzüstü yere kapanarak,
"Ben kölen sana hizmet etmeye ve efendimin ulaklarının ayaklarını yıkamaya
hazırım" diye yanıtladı.
42 Hemen kalkıp eşeğe bindi. Yanına beş
hizmetçisini alıp Davut'un ulaklarını izleyerek yola koyuldu. Sonra Davut'un
karısı oldu.
43 Davut Yizreelli Ahinoam'ı da eş olarak
almıştı. Böylece ikisi de onun karısı oldular.
44 Bu arada Saul, Davut'un karısı olan kızı
Mikal'ı Gallimli Layiş oğlu Palti'ye vermişti.
BÖLÜM 26
1 Zifliler Giva'ya, Saul'un yanına gidip,
"Davut Yeşimon'a bakan Hakila Tepesi'nde gizleniyor" dediler.
2 Bunun üzerine Saul üç bin seçme
İsrailli askerle Zif Çölü'nde Davut'u aramaya çıktı.
3 Yeşimon'a bakan Hakila Tepesi'nde, yol kenarında
ordugah kurdu. Kırda bulunan Davut, Saul'un peşine düştüğünü anlayınca,
4 gözcü gönderdi. Böylece Saul'un oraya
geldiğini saptadı.
5 Bunun üzerine Davut, Saul'un ordugah
kurduğu yere gitti ve Saul'la ordusunun başkomutanı Ner oğlu Avner'in nerede
yattıklarım gördü. Saul ordugahın ortasında, askerler de çevresinde
yatıyorlardı.
6 O zaman Davut, Hititli Ahimelek ile
Yoav'ın kardeşi, Seruya oğlu Avişay'a, "Kim benimle ordugaha, Saul'un
yanına gelecek?" diye sordu. Avişay, "Ben seninle geleceğim"
diye karşılık verdi.
7 Davut'la Avişay o gece ordugaha
girdiler. Saul, mızrağı başucunda yere saplanmış, ordugahın ortasında uyuyordu.
Avner'le askerler de çevresinde uyuyorlardı.
8 Avişay Davut'a, "Bugün Tanrı
düşmanını senin eline teslim etti" dedi, "Şimdi bırak da, onu kendi
mızrağıyla bir atışta yere çakayım. İkinci kez vurmama gerek kalmayacak."
9 Ne var ki Davut, "Onu
öldürme!" dedi, "RAB'bin meshettiği kişiye kim el uzatırsa, suçlu
çıkar.
10 Yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, RAB
kendisi onu öldürecektir; ya günü gelince ölecek, ya da savaşta vurulup yok
olacak.
11 Ama RAB'bin meshettiği kişiye el
uzatmaktan RAB beni uzak tutsun! Haydi, Saul'un başucundaki mızrakla su
matarasını al da gidelim."
12 Böylece Davut Saul'un başucundan
mızrağını ve su matarasını aldı. Sonra oradan uzaklaştılar. Onları gören
olmadı. Kimse olup bitenin farkına varmadı, uyanan da olmadı. Hepsi
uyuyorlardı, çünkü RAB onlara derin bir uyku vermişti.
13 Davut karşı yakaya geçip tepenin üstünde,
onlardan uzak bir yerde durdu. Aralarında epeyce mesafe vardı.
14 Davut askerlere ve Ner oğlu Avner'e,
"Ey Avner, bana yanıt vermeyecek misin?" diye seslendi. Avner,
"Sen kimsin ki krala sesleniyorsun?" diye karşılık verdi.
15 Davut, "Sen yiğit biri değil
misin?" dedi, "İsrail'de senin gibisi var mı? Öyleyse neden efendin
kralı korumadın? Çünkü biri onu öldürmek için ordugaha girdi.
16 Görevini iyi yapmadın. Yaşayan RAB'bin
adıyla derim ki, hepiniz ölümü hak ettiniz; çünkü efendinizi, RAB'bin
meshettiği kişiyi korumadınız. Bak bakalım, kralın başucundaki mızrağıyla su
matarası nerede?"
17 Davut'un sesini tanıyan Saul,
"Davut, oğlum, bu senin sesin mi?" diye sordu. Davut, "Evet,
efendim kral, benim sesim" diye karşılık verdi,
18 "Efendim, ben kulunu neden
kovalıyorsun? Ne yaptım? Ne suç işledim?
19 Lütfen, efendim kral, kulunun sözlerine
kulak ver. Eğer seni bana karşı kışkırtan RAB ise, bir sunu O'nu yatıştırır.
Ama bunu yapan insanlarsa, RAB'bin önünde lanetli olsunlar! Çünkü, <Git,
başka ilahlara kulluk et> diyerek, RAB'bin mirasından bana düşen paydan
bugün beni uzaklaştırdılar.
20 Ne olur, kanım RAB'den uzak topraklara
dökülmesin. İsrail Kralı, dağlarda keklik avlayan avcı gibi, bir pireyi
avlamaya çıkmış!"
21 Bunun üzerine Saul, "Günah
işledim" diye karşılık verdi, "Davut, oğlum, geri dön. Bugün yaşamıma
değer verdiğin için sana bir daha kötülük yapmayacağım. Gerçekten akılsızca
davrandım, çok büyük yanlışlık yaptım."
22 Davut, "İşte kralın mızrağı!"
dedi, "Adamlarından biri gelip alsın.
23 RAB herkesi doğruluğuna ve bağlılığına
göre ödüllendirir. Bugün RAB seni elime teslim ettiği halde, ben RAB'bin
meshettiği kişiye elimi uzatmak istemedim.
24 Bugün ben senin yaşamına nasıl değer
verdiysem, RAB de benim yaşamıma öyle değer versin ve beni her sıkıntıdan
kurtarsın."
25 Saul, "Davut, oğlum, RAB seni
kutsasın!" dedi, "Sen kesinlikle büyük işler yapacak, başarılı
olacaksın!" Bundan sonra Davut yoluna koyuldu, Saul da evine döndü.
BÖLÜM 27
1 Davut, "Bir gün Saul'un eliyle yok
olacağım" diye düşündü, "Benim için en iyisi hemen Filist
topraklarına kaçmak. O zaman Saul İsrail'in her yanında beni aramaktan
vazgeçer; ben de onun elinden kurtulmuş olurum."
2 Böylece Davut'la yanındaki altı yüz
kişi kalkıp Gat Kralı Maok oğlu Akiş'in tarafına geçtiler.
3 Aileleriyle birlikte Gat'ta Akiş'in
yanına yerleştiler. İki karısı Yizreelli Ahinoam'la Karmelli Naval'ın dul
karısı Avigayil de Davut'un yanındaydı.
4 Saul Davut'un Gat'a kaçtığını duyunca,
artık onu aramaktan vazgeçti.
5 Davut Akiş'e, "Benden hoşnut
kaldıysan, çevre kentlerden birinde bana bir yer versinler de orada
oturayım" dedi, "Çünkü ben kulunun seninle birlikte kral kentinde
yaşamasına gerek yok."
6 Akiş o gün ona Ziklak Kenti'ni verdi.
Bundan ötürü Ziklak bugün de Yahuda krallarına aittir.
7 Davut Filist topraklarında bir yıl dört
ay yaşadı.
8 Bu süre içinde Davut'la adamları gidip
Geşurlular'a, Girizliler'e ve Amalekliler'e baskınlar yaptılar. Bunlar uzun
zamandan beri Şur'a, hatta Mısır'a dek uzanan topraklarda yaşıyorlardı.
9 Davut bir bölgeye saldırdığında kadın
erkek demez, kimseyi sağ bırakmazdı; yalnız davarları, sığırları, eşekleri,
develeri ve giysileri alıp Akiş'e dönerdi.
10 Akiş, "Bugün nerelere baskın
düzenlediniz?" diye sorardı. Davut da, "Yahuda'nın güneyine,
Yerahmeelliler'in ve Kenliler'in güney bölgesine saldırdık" derdi.
11 Davut, kendisiyle Gat'a kimseyi
götürmemek için kadın erkek kimseyi sağ bırakmazdı. Çünkü, "Gat'a gidip,
<Davut şöyle yaptı, böyle yaptı> diyerek bize karşı bilgi
aktarmasınlar" diye düşünürdü. Davut, Filist topraklarında yaşadığı sürece
bu yöntemi uyguladı.
12 Akiş Davut'a güven duymaya başladı.
"Davut kendi halkı olan İsrailliler'in nefretine uğradı. Bundan böyle
benim hizmetimde kalacak" diye düşünüyordu.
BÖLÜM 28
1 O sırada Filistliler İsrail'le savaşmak
için askeri birliklerini topladılar. Akiş Davut'a, "Adamlarınla birlikte
benim yanımda savaşacağını bilmelisin" dedi.
2 Davut, "O zaman sen de kulunun
neler yapabileceğini göreceksin!" diye karşılık verdi. Akiş,
"İyi!" dedi, "Yaşadığın sürece seni kendime koruma görevlisi
atayacağım."
3 Samuel ölmüş, bütün İsrail halkı onun
için yas tutmuştu. Onu kendi kenti Rama'da gömmüşlerdi. Saul da cincilerle
ruhlara danışanları ülkeden kovmuştu.
4 Filistliler toplanıp Şunem'e gittiler
ve orada ordugah kurdular. Saul da bütün İsrailliler'i toplayıp Gilboa Dağı'nda
ordugah kurdu.
5 Saul Filist ordusunu görünce korkup
büyük dehşete kapıldı.
6 RAB'be danıştıysa da, RAB ona ne
düşlerle, ne Urim, ne de peygamberler aracılığıyla yanıt verdi.
7 Bunun üzerine Saul görevlilerine,
"Bana bir cinci kadın bulun da varıp ona danışayım" diye buyruk
verdi. Görevliler, "Eyn-Dor'da bir cinci kadın var" dediler.
8 Böylece Saul başka giysilere bürünüp
kılığını değiştirdi. Geceleyin yanına iki kişi alıp kadının yaşadığı yere
gitti. Kadına, "Lütfen benim için ruhlara danış ve sana söyleyeceğim kişiyi
çağır" dedi.
9 Ama kadın ona şu karşılığı verdi:
"Saul'un neler yaptığını, cincilerle ruhlara danışanları ülkeden kovduğunu
biliyorsun. Öyleyse neden beni öldürmek için tuzak kuruyorsun?"
10 Saul, "Yaşayan RAB'bin adıyla derim
ki, bundan sana bir kötülük gelmeyecek" diye ant içti.
11 Bunun üzerine kadın, "Sana kimi
çağırayım?" diye sordu. Saul, "Bana Samuel'i çağır" dedi.
12 Kadın, Samuel'i görünce çığlık atarak,
"Sen Saul'sun! Neden beni kandırdın?" dedi.
13 Kral ona, "Korkma!" dedi,
"Ne görüyorsun?" Kadın, "Yerin altından çıkan bir ilah
görüyorum" diye karşılık verdi.
14 Saul, "Neye benziyor?" diye
sordu. Kadın, "Cüppe giymiş yaşlı bir adam yukarıya çıkıyor" dedi. O
zaman Saul onun Samuel olduğunu anladı; eğilip yüzüstü yere kapandı.
15 Samuel Saul'a, "Neden beni çağırtıp
rahatsız ettin?" dedi. Saul, "Büyük sıkıntı içindeyim" diye
yanıtladı, "Filistliler bana karşı savaşıyor ve Tanrı da beni terk etti.
Artık bana ne peygamberler aracılığıyla, ne de düşlerle yanıt veriyor. Bu
yüzden, ne yapmam gerektiğini bana bildirmen için seni çağırttım."
16 Samuel, "RAB seni terk edip sana
düşman olduğuna göre, neden bana danışıyorsun?" dedi,
17 "RAB benim aracılığımla söylediğini
yaptı, krallığı senden alıp soydaşın Davut'a verdi.
18 Çünkü sen RAB'bin buyruğuna uymadın,
O'nun alevlenen öfkesini Amalekliler'e uygulamadın. RAB bugün bunları bu yüzden
başına getirdi.
19 RAB seni de, İsrail halkını da
Filistliler'in eline teslim edecek. Yarın sen ve oğulların bana katılacaksınız.
RAB İsrail ordusunu da Filistliler'in eline teslim edecek."
20 Saul birden boylu boyunca yere düştü.
Samuel'in sözlerinden ötürü büyük korkuya kapıldı. Gücü de kalmamıştı; çünkü
bütün gün, bütün gece yemek yememişti.
21 Kadın Saul'a yaklaştı. Onun büyük
şaşkınlık içinde olduğunu görünce, "Bak, kölen sözünü dinledi" dedi,
"Canımı tehlikeye atarak benden istediğini yaptım.
22 Şimdi lütfen kölenin söyleyeceğini dinle.
İzin ver de, önüne biraz yemek koyayım. Yoluna devam edecek gücün olması için
yemek yemelisin."
23 Ama Saul, "Yemem" diyerek reddetti.
Ancak hizmetkârlarıyla kadın zorlayınca, onların dediğini yaptı. Yerden kalkıp
yatağın üzerine oturdu.
24 Kadının evinde besili bir dana vardı.
Kadın onu hemen kesti. Un alıp yoğurdu ve mayasız ekmek pişirdi.
25 Sonra Saul'la görevlilerinin önüne koydu.
Onlar da yediler. Sonra o gece kalkıp gittiler.
BÖLÜM 29
1 Filistliler bütün ordularını Afek'te
topladılar. İsrailliler ise Yizreel'deki pınarın yanına kurdukları ordugahta
kalıyorlardı.
2 Filist beyleri yüzer ve biner kişilik
birliklerle ilerliyordu. Davut'la adamlarıysa Akiş'le birlikte geriden
geliyorlardı.
3 Filistli komutanlar, "Bu
İbraniler'in burada ne işi var?" diye sorunca, Akiş şu karşılığı verdi:
"Bu, İsrail Kralı Saul'un görevlisi Davut'tur. Bir yıldan uzun süredir
yanımda kalıyor. Bana geldiğinden beri kendisinde hiçbir kötülük
bulamadım."
4 Ama Filistli komutanlar Akiş'e
öfkelendiler. "Adamı geri gönder, kendisine verdiğin yere dönsün"
dediler, "Bizimle birlikte savaşa gelmesin; yoksa savaş sırasında bize
karşı çıkar. Efendisinin beğenisini nasıl kazanabilir? Adamlarımızın başını ona
vermekten daha iyi bir yol bulabilir mi?
5 Çalıp oynarken, <Saul binlercesini
öldürdü, Davut'sa on binlercesini>
6 Bunun üzerine Akiş, Davut'u çağırıp,
"Yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, sen dürüst bir kişisin" dedi,
"Benimle birlikte savaşa katılmanı isterdim. Yanıma geldiğin günden bu
yana ters bir davranışını görmedim. Ama Filist beyleri seni uygun görmedi.
7 Şimdi geri dön ve esenlikle git. Filist
beylerinin gözünde ters bir davranışta bulunma."
8 Davut, "Ama ben ne yaptım?"
diye sordu, "Yanına geldiğimden bu yana bende ne buldun ki, gidip efendim
kralın düşmanlarına karşı savaşmayayım?"
9 Akiş, "Biliyorum, sen benim
gözümde Tanrı'nın bir meleği gibi iyisin" diye yanıtladı, "Ne var ki
Filistli komutanlar, <Bizimle savaşa gelmesin> diyorlar.
10 Seninle gelmiş olan efendin Saul'un
kullarıyla birlikte sabah erkenden kalkın ve tan ağarır ağarmaz gidin."
11 Böylece Davut'la adamları Filist ülkesine
dönmek üzere sabah erkenden kalktılar. Filistliler ise Yizreel'e gittiler.
BÖLÜM 30
1 Davut'la adamları üçüncü gün Ziklak
Kenti'ne vardılar. Bu arada Amalekliler Negev bölgesiyle Ziklak'a baskın
yapmış, Ziklak Kenti'ni yakıp yıkmışlardı.
2 Kimseyi öldürmemişlerdi, ama kadınlarla
orada yaşayan genç, yaşlı herkesi tutsak etmişlerdi. Sonra onları da yanlarına
alıp yollarına gitmişlerdi.
3 Davut'la adamları oraya varınca kentin
ateşe verildiğini, karılarının, oğullarının, kızlarının tutsak alındığını
anladılar.
4 Güçleri tükeninceye dek hıçkıra hıçkıra
ağladılar.
5 Davut'un iki karısı, Yizreelli Ahinoam
ile Karmelli Naval'ın dulu Avigayil de tutsak edilmişti.
6 Davut büyük sıkıntı içindeydi. Çünkü
herkes oğulları, kızları için acı çekiyor ve, "Davut'u taşlayalım"
diyordu. Ama Davut, Tanrısı RAB'de güç bularak,
7 Ahimelek oğlu Kâhin Aviyatar'a,
"Bana efodu getir" dedi. Aviyatar efodu getirdi.
8 Davut RAB'be danışarak, "Bu
akıncıların ardına düşersem, onlara yetişir miyim?" diye sordu. RAB,
"Artlarına düş, kesinlikle onlara yetişip tutsakları kurtaracaksın"
diye yanıtladı.
9-10 Bunun üzerine Davut yanındaki altı yüz
kişiyle yola çıktı. Besor Vadisi'ne geldiler. Vadiyi geçemeyecek kadar bitkin
düşen iki yüz kişi orada kaldı. Davut dört yüz kişiyle akıncıları kovalamayı
sürdürdü.
11 Kırda bir Mısırlı bulup Davut'a
getirdiler. Yiyip içmesi için ona yiyecek, içecek verdiler.
12 Bir parça incir pestili ile iki salkım
kuru üzüm de verdiler. Adam yiyince canlandı. Üç gün üç gecedir yiyip
içmemişti.
13 Davut ona, "Kime bağlısın?
Nerelisin?" diye sordu. Genç adam, "Mısırlı'yım, bir Amalekli'nin
kölesiyim" diye yanıtladı, "Üç gün önce hastalanınca, efendim beni
bıraktı.
14 Keretliler'in güney sınırlarına, Yahuda
topraklarına, Kalev'in güneyine baskınlar düzenlemiş, Ziklak Kenti'ni de ateşe
vermiştik."
15 Davut, "Beni bu akıncılara
götürebilir misin?" diye sordu. Mısırlı genç, "Beni öldürmeyeceğine
ya da efendimin eline teslim etmeyeceğine dair Tanrı'nın önünde ant içersen,
seni akıncıların olduğu yere götürürüm" diye karşılık verdi.
16 Böylece Mısırlı Davut'u götürdü.
Akıncılar dört bir yana dağılmışlardı. Filist ve Yahuda topraklarından
topladıkları büyük yağmadan yiyip içiyor, eğlenip oynuyorlardı.
17 Davut ertesi gün tan vaktinden akşama dek
onları öldürdü. Develere binip kaçan dört yüz genç dışında içlerinden kurtulan
olmadı.
18 Davut Amalekliler'in ele geçirdiği her
şeyi, bu arada da iki karısını kurtardı.
19 Gençler, yaşlılar, oğullar, kızlar,
yağmalanan mallar, kısacası Amalekliler'in aldıklarından hiçbir şey eksik
kalmadı. Davut tümünü geri aldı.
20 Bütün koyunlarla sığırları da aldı. Adamları,
bunları öbür hayvanların önünden sürerek, "Bunlar Davut'un
yağmaladıkları" diyorlardı.
21 Bundan sonra Davut, daha ileriye
gidemeyecek kadar bitkin düşüp Besor Vadisi'nde kalan iki yüz kişinin bulunduğu
yere vardı. Onlar da Davut'la yanındakileri karşılamaya çıktılar. Davut
yaklaşınca onlara esenlik diledi.
22 Ama Davut'la giden adamlardan kötü ve
değersiz olanların tümü, "Madem bizimle birlikte gitmediler, geri
aldığımız yağmadan onlara hiçbir pay vermeyeceğiz" dediler, "Her biri
yalnız karısıyla çocuklarını alıp gitsin."
23 Ama Davut, "Hayır,
kardeşlerim!" dedi, "RAB'bin bize verdikleri konusunda böyle
davranamayız! O bizi korudu ve bize saldıran akıncıları elimize teslim etti.
24 Sizin bu söylediklerinizi kim kabul eder?
Savaşa gidenle eşyanın yanında kalanın payı aynıdır. Her şey eşit
paylaşılacak!"
25 O günden sonra Davut bunu İsrail için
bugüne dek geçerli bir kural ve ilke haline getirdi.
26 Davut Ziklak'a dönünce, dostları olan
Yahuda ileri gelenlerine yağma mallardan göndererek, "İşte RAB'bin
düşmanlarından yağmalanan mallardan size bir armağan" dedi.
27 Sonra Beytel, Negev'deki Ramot, Yattir,
28 Aroer, Sifmot, Eştemoa,
29 Rakal, Yerahmeelliler'in, Kenliler'in
kentlerinde,
30 Horma, Bor-Aşan, Atak,
31 Hevron'da oturanlara ve adamlarıyla birlikte
sık sık uğradığı yerlerin tümüne yağmalanan mallardan gönderdi.
BÖLÜM 31
1 Filistliler İsrailliler'le savaşa
tutuştu. İsrailliler Filistliler'in önünden kaçtı. Birçoğu Gilboa Dağı'nda ölüp
yere serildi.
2 Filistliler Saul'la oğullarının ardına
düştüler. Saul'un oğulları Yonatan'ı, Avinadav'ı ve Malkişua'yı yakalayıp
öldürdüler.
3 Saul'un çevresinde savaş kızıştı.
Derken Saul Filistli okçular tarafından vuruldu ve ağır yaralandı.
4 Saul, silahını taşıyan adama,
"Kılıcını çek de bana sapla" dedi, "Yoksa bu sünnetsizler gelip
bana kılıç saplayacak ve benimle alay edecekler." Ama silah taşıyıcısı
büyük bir korkuya kapılarak bunu yapmak istemedi. Bunun üzerine Saul kılıcını
çekip kendini üzerine attı.
5 Saul'un öldüğünü görünce, silah
taşıyıcısı da kendini kılıcının üzerine attı ve Saul'la birlikte öldü.
6 Böylece Saul, üç oğlu, silah taşıyıcısı
ve bütün adamları aynı gün öldüler.
7 Vadinin öbür tarafında ve Şeria
Irmağı'nın karşı yakasında oturan İsrailliler, İsrail ordusunun kaçtığını,
Saul'la oğullarının öldüğünü anlayınca, kentlerini terk edip kaçmaya
başladılar. Filistliler gelip bu kentlere yerleştiler.
8 Ertesi gün Filistliler, öldürülenleri
soymak için geldiklerinde, Saul'la üç oğlunun Gilboa Dağı'nda öldüğünü
gördüler.
9 Saul'un başını kesip silahlarını
aldılar. Sonra bu iyi haberin putlarının tapınağında ve halk arasında
duyurulması için Filist ülkesinin her yanına ulaklar gönderdiler.
10 Saul'un silahlarını Aştoret'in tapınağına
koyup cesedini Beytşean Kenti'nin suruna çaktılar.
11 Yaveş-Gilat halkı Filistliler'in Saul'a
yaptıklarını duydu.
12 Bütün yiğitler geceleyin yola koyularak
Beytşean'a gittiler. Saul'la oğullarının cesetlerini Beytşean surundan indirip
Yaveş'e götürdüler, orada yaktılar.
13 Sonra kemiklerini toplayıp Yaveş'teki
ılgın ağacının altına gömdüler ve yedi gün oruç tuttular.
2 SAMUEL