HAKİMLER
BÖLÜM 1
1 İsrailliler, Yeşu'nun ölümünden sonra
RAB'be, "Bizim için Kenanlılar'la savaşmaya ilk kim gidecek?" diye
sordular.
2 RAB, "Yahuda oymağı gidecek"
dedi, "Kenan ülkesini onun eline teslim ediyorum."
3 Yahudaoğulları, kardeşleri
Şimonoğulları'na, "Kenanlılar'la savaşmak için payımıza düşen bölgeye
bizimle birlikte gelin" dediler, "Sonra biz de payınıza düşen bölgeye
sizinle geliriz." Böylece Şimonoğulları Yahudaoğulları'yla birlikte gitti.
4 Yahudaoğulları saldırıya geçti. RAB
Kenanlılar'la Perizliler'i ellerine teslim etti. Bezek'te onlardan on bin
kişiyi öldürdüler.
5 Adoni-Bezek'le orada karşılaşıp savaşa
tutuştular, Kenanlılar'la Perizliler'i yenilgiye uğrattılar.
6 Adoni-Bezek kaçtı, ama peşine düşüp onu
yakaladılar; elleriyle ayaklarının başparmaklarını kestiler.
7 O zaman Adoni-Bezek şöyle dedi:
"Elleriyle ayaklarının başparmakları kesilmiş yetmiş kral, soframdan düşen
kırıntıları toplayıp yerdi. Tanrı bana onlara yaptıklarımın karşılığını
veriyor." Adoni-Bezek'i Yeruşalim'e götürdüler; orada öldü.
8 Yahudaoğulları Yeruşalim'e saldırıp
kenti aldılar; halkı kılıçtan geçirerek kenti ateşe verdiler.
9 Sonra dağlık bölgede, Negev'de ve
Şefela'da yaşayan Kenanlılar'la savaşmak üzere güneye yöneldiler.
10 Eski adı Kiryat-Arba olan Hevron'da
yaşayan Kenanlılar'ın üzerine yürüyerek Şeşay, Ahiman ve Talmay'ı yenilgiye
uğrattılar.
11 Oradan eski adı Kiryat-Sefer olan Devir
Kenti halkının üzerine yürüdüler.
12 Kalev, "Kiryat-Sefer halkını yenip
orayı ele geçirene kızım Aksa'yı eş olarak vereceğim" dedi.
13 Kenti Kalev'in küçük kardeşi Kenaz'ın
oğlu Otniel ele geçirdi. Bunun üzerine Kalev kızı Aksa'yı ona eş olarak verdi.
14 Kız Otniel'in yanına varınca, onu
babasından bir tarla istemeye zorladı. Kalev, eşeğinden inen kızına, "Bir
isteğin mi var?" diye sordu.
15 Kız, "Bana bir armağan ver"
dedi, "Madem Negev'deki toprakları bana verdin, su kaynaklarını da
ver." Böylece Kalev yukarı ve aşağı su kaynaklarını ona verdi.
16 Musa'nın kayınbabasının torunları olan
Kenliler, Yahudaoğulları'yla birlikte Hurma Kenti'nden ayrılıp Arat'ın
güneyindeki Yahuda Çölü'nde yaşamaya gittiler.
17 Bundan sonra Yahudaoğulları, kardeşleri
Şimonoğulları'yla birlikte gidip Sefat Kenti'nde oturan Kenanlılar'ı yenilgiye
uğrattılar. Kenti tümüyle yıktılar ve oraya Horma adını verdiler.
18 Yahudaoğulları Gazze'yi, Aşkelon'u,
Ekron'u ve bunlara bağlı toprakları da ele geçirdiler.
19 RAB Yahudaoğulları'yla birlikteydi.
Yahudaoğulları dağlık bölgeyi ele geçirdilerse de ovada yaşayan halkı
kovamadılar. Çünkü bunların demirden savaş arabaları vardı.
20 Musa'nın sözü uyarınca Hevron'u Kalev'e
verdiler. Kalev de Anak'ın üç torununu oradan sürdü.
21 Bununla birlikte Benyaminoğulları
Yeruşalim'de yaşayan Yevuslular'ı kovmadılar. Yevuslular bugün de Yeruşalim'de
Benyaminoğulları'yla birlikte yaşıyorlar.
22 Yusuf'un soyundan gelenler Beytel'in
üzerine yürüdüler. RAB onlarla birlikteydi. 23-24 Eski adı Luz olan Beytel
Kenti hakkında bilgi toplamak için gönderdikleri casuslar kentten çıkan bir
adam gördüler. Ona, "Kentin girişini bize gösterirsen, sana iyi
davranırız" dediler.
25 Kentin girişini gösteren adamla ailesini
serbest bıraktılar, kent halkını ise kılıçtan geçirdiler.
26 Adam Hitit topraklarına göç ederek Luz
adında bir kent kurdu; kent bugün de bu adla anılıyor.
27 Manaşşeoğulları Beytşean, Taanak, Dor,
Yivleam, Megiddo ve bunların çevre köylerindeki halkı kovmadı. Çünkü Kenanlılar
bu topraklarda kalmakta kararlıydı.
28 İsrailliler Kenan halkını tümüyle
kovmadılar; ama zamanla güçlenince onları angaryasına çalıştırdılar.
29 Efrayimoğulları Gezer'de yaşayan
Kenanlılar'ı buradan sürmediler. Kenanlılar Gezer'de İsrailliler'in arasında
yaşadılar.
30 Zevulun da Kitron ve Nahalol halklarını
kovmadı. İsrailliler arasında yaşayan bu Kenanlılar angarya işler yaptılar.
31 Aşeroğulları'na gelince, onlar da Akko,
Sayda, Ahlav, Akziv, Helba, Afek ve Rehov halklarını kovmadılar.
32 Bu topraklardaki Kenanlılar'ı kovmayıp
onlarla birlikte yaşadılar.
33 Naftali Beytşemeş ve Beytanat halkını
kovmadı. Buraların halkı olan Kenanlılar'la birlikte yaşayıp onları angaryasına
çalıştırdı.
34 Amorlular Danoğulları'nı ovaya inmekten
alıkoyarak dağlık bölgelerde tuttular.
35 Amorlular Heres Dağı'nda, Ayalon'da ve
Şaalvim'de kalmakta kararlıydılar. Yusuf'un torunları güçlenince onları
angaryasına çalıştırmaya başladılar.
36 Amorlular'ın sınırı Akrep Geçidi'nden
Sela'ya ve ötesine uzanıyordu.
BÖLÜM 2
1 RAB'bin meleği Gilgal'dan Bokim'e gitti
ve İsrailliler'e şöyle dedi: "Sizi Mısır'dan çıkarıp atalarınıza söz
verdiğim toprağa getirdim. <Sizinle yaptığım antlaşmayı hiçbir zaman
bozmayacağım> dedim.
2 Dedim ki, <Bu topraklarda
yaşayanlarla antlaşma yapmayın; sunaklarını yıkın.> Ama sözümü dinlemediniz.
Bunu neden yaptınız?
3 Onun için şimdi, <Bu halkları
önünüzden kovmayacağım; onlar böğrünüzde diken, ilahları da size tuzak
olacak> diyorum."
4 RAB'bin meleği sözlerini bitirince
bütün İsrail halkı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
5 Bu yüzden oraya Bokim adını verdiler ve
orada RAB'be kurban sundular.
6 Bundan sonra Yeşu halkı gönderdi.
İsrailliler paylarına düşen toprakları miras edinmek için yola çıktılar.
7 Yeşu yaşadıkça ve RAB'bin İsrail için
yaptığı büyük işleri görmüş olup Yeşu'dan sonra sağ kalan ileri gelenler
durdukça halk RAB'be kulluk etti.
8 RAB'bin kulu Nun oğlu Yeşu yüz on
yaşında öldü.
9 Onu Efrayim'in dağlık bölgesindeki Gaaş
Dağı'nın kuzeyine, kendi mülkünün sınırları içinde kalan Timnat-Heres'e
gömdüler.
10 Bu kuşaktan olanların hepsi ölüp
atalarına kavuştuktan sonra, RAB'bi tanımayan ve O'nun İsrail için yaptıklarını
bilmeyen yeni bir kuşak yetişti.
11 İsrailliler RAB'bin gözünde kötü olanı
yaptılar, Baallar'a taptılar.
12 Kendilerini Mısır'dan çıkaran atalarının
Tanrısı RAB'bi terk ettiler. Çevrelerinde yaşayan ulusların değişik ilahlarına
bağlanıp onlara taparak RAB'bi öfkelendirdiler.
13 Çünkü RAB'bi terk edip Baal'a ve
Aştoretler'e taptılar.
14 Bunun üzerine RAB İsrail'e öfkelendi.
Onları, her şeylerini alan yağmacıların eline teslim etti; artık karşı
koyamadıkları çevredeki düşmanlarının kölesi yaptı.
15 RAB söylediği ve ant içtiği gibi, onlara
karşı olduğundan, savaşa her gittiklerinde yenilgiye uğradılar. Büyük sıkıntı
içindeydiler.
16 Sonra RAB onları yağmacıların elinden
kurtaran hakimler çıkardı.
17 Ama hakimlerini de dinlemediler. RAB'be
vefasızlık ederek başka ilahlara taptılar. RAB'bin buyruklarını yerine getiren
ataları gibi davranmadılar, onların izlediği yoldan çabucak saptılar.
18 RAB onlar için ne zaman bir hakim çıkardıysa,
onunla birlikte oldu; hakim yaşadığı sürece onları düşmanlarının elinden
kurtardı. Baskı ve zulüm altında inledikleri zaman RAB onlara acıyordu.
19 Ne var ki, hakimleri ölür ölmez yine
başka ilahlara bağlanıyor, onlara kulluk edip tapıyorlardı. Bu yolda
atalarından beter oldular. Yaptıkları kötülüklerden ve inatçılıktan
vazgeçmediler.
20 RAB bu yüzden İsrail'e öfkelenerek şöyle
dedi: "Madem bu ulus atalarının uymasını buyurduğum antlaşmayı bozdu ve
sözümü dinlemedi,
21 ben de Yeşu öldüğünde bu topraklarda
bıraktığı ulusların hiçbirini artık önlerinden kovmayacağım.
22 Ataları gibi özenle RAB'bin yolundan
gidip gitmeyeceklerini görmek için onları bu uluslarla sınayacağım."
23 RAB o ulusları hemen kovmamış, Yeşu'nun
eline teslim etmeyerek ülkelerinde kalmalarına izin vermişti.
BÖLÜM 3
1-2 Kenan'daki savaşların hiçbirine katılmamış
olan İsrailliler'i sınamak ve hiç savaş deneyimi olmayan yeni kuşaklara savaş
eğitimi vermek için RAB'bin dokunmadığı uluslar şunlardır:
3 Beş Filist Beyliği, bütün Kenanlılar,
Saydalılar, Baal-Hermon Dağı'ndan Levo- Hamat'a kadar uzanan Lübnan dağlarında
yaşayan Hivliler.
4 RAB İsrailliler'i sınamak, Musa
aracılığıyla atalarına verdiği buyrukları yerine getirip getirmeyeceklerini
görmek için bu ulusları ülkelerinde bıraktı.
5 Böylece İsrailliler Kenan, Hitit, Amor,
Periz, Hiv ve Yevus halkları arasında yaşadılar.
6 Onlardan kız aldılar, kızlarını onların
oğullarına verdiler ve onların ilahlarına taptılar.
7 RAB'bin gözünde kötü olanı yapan
İsrailliler Tanrıları RAB'bi unutup Baallar'a ve Aşera putlarına taptılar.
8 Bunun üzerine RAB İsrail'e öfkelendi ve
onları Aram- Naharayim Kralı Kuşan- Rişatayim'in eline teslim etti. İsrailliler
sekiz yıl Kuşan-Rişatayim'in boyunduruğunda kaldılar.
9 Ama RAB'be yakarmaları üzerine RAB
onlara Otniel adında bir kurtarıcı çıkardı. Kalev'in küçük kardeşi Kenaz'ın
oğlu Otniel onları kurtardı.
10 RAB'bin Ruhu Otniel'in üzerine indi.
Otniel İsrailliler'i yönetti, onlar için savaştı. RAB Aram-Naharayim Kralı
Kuşan-Rişatayim'i onun eline teslim etti. Artık Otniel ondan daha güçlüydü.
11 Ülke Kenaz oğlu Otniel'in ölümüne dek
kırk yıl barış içinde yaşadı.
12 Sonra İsrailliler yine RAB'bin gözünde
kötü olanı yaptılar. RAB gözünde kötü olanı yaptıkları için Moav Kralı Eglon'u
onlara karşı güçlendirdi.
13 Kral Eglon Ammonlular'la Amalekliler'i
kendi tarafına çekerek İsrail'e saldırdı. Onları bozguna uğratarak Hurma
Kenti'ni ele geçirdi.
14 İsrailliler on sekiz yıl Moav Kralı
Eglon'un boyunduruğu altında kaldılar.
15 Ama RAB'be yakarmaları üzerine RAB onlar
için Ehut adında bir kurtarıcı çıkardı. Benyaminli Gera'nın oğlu Ehut solaktı.
İsrailliler Ehut'un eliyle Moav Kralı Eglon'a haraç gönderdiler.
16 Ehut kendine bir arşın uzunluğunda iki
ağızlı bir kama yaptı ve bunu sağ kalçası üzerine, giysisinin altına sakladı.
17 Varıp haracı Moav Kralı Eglon'a sundu.
Eglon çok şişman bir adamdı.
18 Ehut haracı sunduktan sonra, haracı
taşımış olan adamlarını salıverdi.
19 Ama kendisi Gilgal yakınındaki taş
putlardan geri döndü. "Ey kral, sana gizli bir haberim var" dedi.
Kral ona, "Sus" diyerek yanındaki adamların hepsini dışarı çıkardı.
20 Ehut, üst kattaki serin odasında yalnız
kalan krala yaklaşarak, "Tanrı'dan sana bir haber getirdim" deyince
kral tahtından kalktı.
21 Ehut sol eliyle sağ kalçası üzerindeki kamayı
çekti ve kralın karnına sapladı.
22 Kamanın ucu kralın sırtından çıktı.
Bıçağın ardından kabza da ete saplanmıştı. Ehut kamayı çekmeyince kama kralın
yağlı karnına gömüldü.
23 Ehut sofaya çıktı, üst kattaki odanın
kapısını ardından çekip kilitledi.
24 O çıktıktan sonra, geri gelen kralın
hizmetkârları üst kattaki odanın kapılarını kilitli buldular. Birbirlerine,
"Su döküyor olmalı" dediler.
25 Uzun süre bekledilerse de kral odanın
kapılarını açmadı. Bunun üzerine bir anahtar bulup kapıyı açtılar. Efendilerinin
ölüsü yerde yatıyordu.
26 Onlar beklerken Ehut kaçmış, taş putları
geçerek Seira'ya yönelmişti.
27 Oraya varınca Efrayim'in dağlık bölgesine
çıkıp boru çaldı. İsrailliler onunla birlikte dağlardan indiler. Ehut önden
gidiyordu.
28 Onlara, "Beni izleyin" dedi,
"RAB düşmanlarınızı, Moavlılar'ı elinize teslim etti." Ehut'u izleyen
İsrailliler, Moav'a giden Şeria geçitlerini tuttular, kimseyi geçirmediler.
29 Moav'ın güçlü yiğitlerinden on bin
kadarını vurup öldürdüler; hiç kurtulan olmadı.
30 Moav o gün İsrailliler'in boyunduruğuna
girdi. Ülke seksen yıl barış içinde yaşadı.
31 Ehut'tan sonra Anat oğlu Şamgar başa
geçti. Şamgar Filistliler'den altı yüz kişiyi üvendireyle öldürerek
İsrailliler'i kurtardı.
BÖLÜM 4
1 Ehut'un ölümünden sonra İsrailliler yine
RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar.
2 RAB de İsrailliler'i Hasor'da egemenlik
süren Kenanlı kral Yavin'in eline teslim etti. Yavin'in Sisera adında bir ordu
komutanı vardı; Haroşet-Goyim'de yaşardı.
3 Dokuz yüz demir savaş arabasına sahip
olan Yavin, yirmi yıldır İsrailliler'i acımasızca eziyordu. Bu yüzden
İsrailliler RAB'be yakardılar.
4 O sırada İsrail'i Lappidot'un karısı
Peygamber Debora yönetiyordu.
5 Debora Efrayim'in dağlık bölgesinde,
Rama ile Beytel arasındaki hurma ağacının altında oturur, kendisine gelen
İsrailliler'in davalarına bakardı.
6 Debora bir gün adam gönderip Avinoam
oğlu Barak'ı Kedeş-Naftali'den çağırttı. Ona, "İsrail'in Tanrısı RAB,
yanına Naftali ve Zevulunoğulları'ndan on bin kişi alıp Tavor Dağı'na gitmeni
buyuruyor" dedi,
7 "RAB, <Kral Yavin'in ordu
komutanı Sisera'yı, savaş arabalarını ve ordusunu Kişon Vadisi'ne, senin yanına
çekip eline teslim edeceğim> diyor."
8 Barak Debora'ya, "Eğer benimle
gelirsen giderim" dedi, "Benimle gelmezsen gitmem."
9 Debora, "Seninle gelmesine
gelirim, ama böyle bir yol tuttuğun için onurlandırılmayacaksın" dedi,
"Çünkü RAB Sisera'yı bir kadının eline teslim etmiş olacak." Böylece
Debora kalkıp Barak'la birlikte Kedeş'e gitti.
10 Barak Zevulun ve Naftali oğullarını
Kedeş'te topladı. Ardında on bin kişi vardı. Debora da onunla birlikte gitti.
11 Kenliler'den Hever, Musa'nın
kayınbiraderi Hovav'ın torunlarından, yani Kenliler'den ayrılmış, çadırını
Kedeş yakınında Saanannim'deki meşe ağacının yanına kurmuştu.
12 Avinoam oğlu Barak'ın Tavor Dağı'na
çıktığını duyan Sisera,
13 dokuz yüz demir arabasını ve yanındaki
halkı Haroşet-Goyim'den çıkarıp Kişon Vadisi'nde topladı.
14 Debora Barak'a, "Haydi kalk! Çünkü
RAB'bin Sisera'yı senin eline teslim ettiği gün bugündür" dedi, "RAB
senin önünden gidiyor." Bunun üzerine Barak ardında on bin kişiyle Tavor
Dağı'ndan indi.
15 RAB, Sisera'yı, savaş arabalarını
sürenleri ve ordusunu Barak'ın önünde şaşkına çevirerek bozguna uğrattı. Sisera
savaş arabasından indi ve yaya olarak kaçtı.
16 Barak savaş arabalarını ve orduyu
Haroşet-Goyim'e kadar kovaladı. Sisera'nın bütün ordusu kılıçtan geçirildi, tek
kişi bile kurtulamadı.
17 Yaya olarak kaçan Sisera ise Kenliler'den
Hever'in karısı Yael'in çadırına sığındı. Çünkü Hasor Kralı Yavin'le
Kenliler'den Hever'in arası iyiydi.
18 Yael Sisera'yı karşılamaya çıktı. Ona,
"Korkma, efendim, gel çadırıma sığın" dedi. Çadırına sığınan
Sisera'nın üzerine bir yorgan örttü.
19 Sisera, "Susadım, lütfen biraz su
ver de içeyim" dedi. Yael süt tulumunu açıp ona içirdikten sonra üzerini yine
örttü.
20 Sisera kadına, "Çadırın kapısında
dur" dedi, "Biri gelir de çadırda kimse var mı diye sorarsa, yok
de."
21 Hever'in karısı Yael eline bir çadır
kazığı ile tokmak aldı. Yorgunluktan derin bir uykuya dalmış olan Sisera'ya
sessizce yaklaşarak kazığı şakağına dayadı ve yere saplanıncaya dek çaktı.
Sisera hemen öldü.
22 Yael Sisera'yı kovalayan Barak'ı
karşılamaya çıktı. "Gel, aradığın adamı sana göstereyim" dedi. Barak
kadını izledi ve şakağına kazık çakılmış Sisera'yı ölü buldu.
23 Böylece Tanrı o gün Kenanlı kral Yavin'i
İsrailliler'in önünde bozguna uğrattı.
24 Giderek güçlenen İsrailliler sonunda
Kenanlı kral Yavin'i ortadan kaldırdılar.
BÖLÜM 5
1 Debora ile Avinoam oğlu Barak o gün şu
ezgiyi söylediler:
2 "İsrail'in önderleri başı çekince,
Halk gönüllü olarak savaşınca RAB'be övgüler sunun.
3 Dinleyin, ey krallar! Ey yönetenler,
kulak verin! RAB'be ezgiler söyleyip İsrail'in Tanrısı RAB'bi ilahilerle
öveceğim.
4 Seir'den çıktığında, ya RAB, Edom
kırlarından geçtiğinde, Yer sarsıldı, göklerden yağmur boşandı, Evet, bulutlar
yağmur yağdırdı.
5 Sina Dağı'nda olan RAB'bin, İsrail'in
Tanrısı RAB'bin önünde Dağlar sarsıldı.
6 Anat oğlu Şamgar zamanında, Yael
zamanında kervanların ardı kesildi. Yolcular sapa yollardan gider oldu.
7 Bomboştu İsrail'in köyleri, Ben
İsrail'de ana olarak ortaya çıkıncaya dek, Ben Debora ortaya çıkıncaya dek
İsrail'in köyleri bomboştu.
8 Yeni ilahlar seçtikleri zaman Savaş
kentin kapılarına dayandı. İsrail'deki kırk bin askerin elinde Ne kalkan ne de
mızrak vardı.
9 Yüreğim İsrail'i yönetenlerle Ve halkın
arasındaki gönüllülerledir. RAB'be övgüler sunun!
10 Ey semerleri pahalı boz eşeklere
binenler, Ey yoldan yaya gidenler, dinleyin!
11 Kuyu başındaki kalabalıklar RAB'bin
zaferlerini, İsrail savaşçılarının zaferlerini anlatıyorlar. Ardından RAB'bin
halkı kent kapılarına Akın etmeye başladı.
12 Uyan, uyan Debora, uyan uyan! Söyle,
ezgiler söyle! Ey Avinoam oğlu Barak, Kalk, götür tutsaklarını.
13 Geriye kalanlar soyluların yanına geldi,
RAB'bin halkı yiğitleriyle bana geldi.
14 Amalek kökünden olanlar Efrayim'den
geldi, Benyaminliler de seni izleyenlerin arasındaydı. Yöneticiler Makir'den,
Başbuğ asasını taşıyanlar Zevulun'dan geldi.
15 Debora'yla birlikteydi İssakar'ın
beyleri. Evet, İssakaroğulları da Barak'ın ardından Hızla ovaya indi. Ama Ruben
oymağının bölükleri Büyük bir kararsızlık içindeydi.
16 Sürülerine kaval çalan çobanları Dinlemek
için neden ağıllarda kaldılar? Evet, Ruben oymağının bölükleri Büyük bir
kararsızlık içindeydi.
17 Gilatlılar Şeria Irmağı'nın ötesinde
kaldı, Dan oymağıysa gemilerde oyalandı. Aşer oymağı deniz kıyısında dinlendi,
Koylarda yan gelip oturdu.
18 Ama Zevulun ve Naftali halkları Tehlikeye
attılar canlarını savaş alanında.
19 Taanak'ta ve Megiddo sularının kıyısında
Krallar gelip savaştılar. Kenan kralları da savaştı. Ancak ne gümüş ne ganimet
aldılar.
20 Yıldızlar göklerden savaşa katıldı. Göğü
bir baştan öbür başa geçerken, Sisera'ya karşı savaştı.
21 Kişon Irmağı, o eski ırmak, Süpürüp
götürdü onları. Yürü, ey ruhum, üzerlerine güçle yürü!
22 O zaman atlar dörtnala koştu. Güçlü
atların toynakları Yerde izler bıraktı.
23 RAB'bin meleği, <Meroz Kenti'ni
lanetleyin> dedi, <Halkına lanetler yağdırın. Çünkü RAB'bin yardımına,
Zorbalara karşı RAB'bin yardımına koşmadılar.>
24 Kenliler'den Hever'in karısı Yael
Kadınlar arasında alabildiğine kutsansın. Çadırlarda yaşayan kadınlar arasında
Alabildiğine kutsansın.
25 Sisera su istedi, Yael ona süt verdi.
Soylulara yaraşır bir çanakla ayran sundu.
26 Sol eline çadır kazığını, Sağ eline işçi
tokmağını aldı. Vurdu, Sisera'nın başını ezdi. Şakağına çaktı kazığı, deldi
geçirdi.
27 Ayaklarının dibine çöktü, Yere serildi
Sisera. Düşüp yığıldı Yael'in ayakları dibine, Yığıldığı yerde cansız kaldı.
28 Sisera'nın annesi parmaklıkların
ardından, Pencereden bakıp feryat etti: <Oğlumun savaş arabası Neden bu
kadar gecikti, Nal sesleri neden duyulmuyor?>
29 Bilge kadınlar onu yanıtladılar. O da
şöyle düşündü:
30 <Ganimeti bulmuş, paylaşıyor
olmalılar. Her yiğide bir ya da iki kız, Sisera'ya ganimet olarak rengarenk giysiler,
Evet, işlemeli, rengarenk giysiler. Yağmacıların boyunları için İki yanı
işlemeli renkli giysiler, Hepsi ganimet.>
31 Ya RAB, bütün düşmanların böyle yok
olsun. Seni sevenlerse, Bütün gücüyle doğan güneş gibi olsunlar."
BÖLÜM 6
1 İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü
olanı yaptılar. RAB de onları yedi yıl süreyle Midyanlılar'ın eline teslim
etti.
2 Midyan boyunduruğu İsrailliler'e öyle
ağır geldi ki, dağlarda kendilerine sığınaklar, mağaralar, kaleler yaptılar.
3 Ekin ektikleri vakit, Midyanlılar, Amalekliler
ve öbür doğulu halklar topraklarına girip
4 ordugah kurarlardı. Gazze'ye dek
ekinleri yok eder, koyun, sığır, eşek gibi geçim kaynağı olan her şeyi
alırlardı.
5 Hayvanları ve çadırlarıyla birlikte
çekirge sürüsü gibi gelirlerdi. Adamları, develeri saymak olanaksızdı. Yakıp
yıkmak amacıyla toprakları işgal ederlerdi.
6 Midyanlılar İsrail'i öyle yoksul
düşürdüler ki, İsrailliler RAB'be yakarmaya başladılar.
7 İsrailliler Midyanlılar'dan ötürü
RAB'be yakarınca,
8 RAB onlara bir peygamber gönderdi. Peygamber
onlara şöyle dedi: "İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki, <Sizi Mısır'dan ben
çıkardım, köle olduğunuz ülkeden ben getirdim.
9 Mısırlılar'ın elinden, size baskı
yapanların hepsinin elinden sizi ben kurtardım. Onları önünüzden kovdum,
topraklarını size verdim.
10 Size dedim ki, Ben Tanrınız RAB'bim.
Topraklarında yaşadığınız Amorlular'ın ilahlarına tapmayın. Ama sözümü
dinlemediniz.> "
11 RAB'bin meleği gelip Aviezerli Yoaş'ın
Ofra Kenti'ndeki yabanıl fıstık ağacının altında oturdu. Yoaş'ın oğlu Gidyon, buğdayı
Midyanlılar'dan kurtarmak için üzüm sıkma çukurunda dövüyordu.
12 RAB'bin meleği ona görünerek, "Ey
yiğit savaşçı, RAB seninledir" dedi.
13 Gidyon, "Ey Efendim, eğer RAB
bizimleyse bütün bunlar neden başımıza geldi?" diye karşılık verdi,
"Atalarımız RAB'bin bizi Mısır'dan çıkardığını söylemediler mi? Bize
anlattıkları RAB'bin bütün o harikaları nerede? RAB bizi terk etti,
Midyanlılar'ın eline teslim etti."
14 RAB Gidyon'a dönüp, "Kendi gücünle
git, İsrail'i Midyanlılar'ın elinden kurtar" dedi, "Seni ben
gönderiyorum."
15 Gidyon, "Ey Efendim, ben İsrail'i
nasıl kurtarabilirim?" diye karşılık verdi, "Ait olduğum boy Manaşşe
oymağının en zayıf boyudur. Ben de ailemin en genç adamıyım."
16 RAB, "Ben seninle olacağım"
dedi, "Midyanlılar'ı tek bir adamı yener gibi bozguna uğratacaksın."
17 Gidyon, "Benden hoşnutsan, benimle
konuşanın sen olduğuna dair bana bir belirti göster" dedi,
18 "Lütfen gelip sana adağımı
sununcaya, önüne koyuncaya dek buradan ayrılma." RAB, "Sen dönünceye
dek kalırım" diye yanıtladı.
19 Gidyon eve gidip bir oğlak kesti, bir efa
undan mayasız pide yaptı. Eti sepete, et suyunu tencereye koydu; bunları
getirip yabanıl fıstık ağacının altında meleğe sundu.
20 Tanrı'nın meleği, "Eti ve mayasız
pideleri al, şu kayanın üzerine koy. Et suyunu ise dök" dedi. Gidyon
söyleneni yaptı.
21 RAB'bin meleği elindeki değneğin ucuyla
ete ve mayasız pidelere dokununca kayadan ateş fışkırdı. Ateş eti ve mayasız
pideleri yakıp kül etti. Sonra RAB'bin meleği gözden kayboldu.
22 Gidyon, gördüğü kişinin RAB'bin meleği
olduğunu anlayınca, "Eyvah, Egemen RAB! Meleğinin yüzünü gördüm"
dedi.
23 RAB ona, "Sana esenlik olsun.
Korkma, ölmeyeceksin" dedi.
24 Gidyon orada RAB için bir sunak yaptı.
Sunağa "Yahve şalom" adını verdi. Sunak bugün de Aviezerliler'in Ofra
Kenti'nde duruyor.
25 Aynı gece RAB, Gidyon'a, "Babanın
boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al" dedi, "Sonra babanın Baal
için yaptırdığı sunağı yık. Sunağın yanındaki Aşera putunu kes.
26 Tanrın RAB için bu höyüğün üstünde uygun
bir sunak yap. İkinci boğayı al, keseceğin Aşera putunun odunlarıyla yakmalık
sunu olarak sun."
27 Gidyon adamlarından onunu yanına alarak
RAB'bin kendisine buyurduklarını yerine getirdi. Ne var ki, ailesinden ve kent
halkından korktuğu için bunu gündüz yerine gece yaptı.
28 Sabah erkenden kalkan kent halkı, Baal'a
ait sunağın yıkıldığını, yanındaki Aşera putunun kesildiğini, ikinci boğanın
yeni yapılan sunak üzerinde sunulduğunu gördü.
29 Birbirlerine, "Bu işi kim
yaptı?" diye sordular. Araştırıp soruşturduktan sonra, bu işi Yoaş oğlu
Gidyon'un yaptığını anladılar.
30 Bunun üzerine Yoaş'a, "Oğlunu dışarı
çıkar" dediler, "Ölmesi gerek. Çünkü Baal'ın sunağını yıktı,
yanındaki Aşera putunu kesti."
31 Yoaş çevresindeki öfkeli kalabalığa,
"Baal'ı savunmak size mi düştü?" dedi, "Siz mi onu
kurtaracaksınız? Onu savunan şafak sökmeden ölecek. Baal tanrıysa, bırakın
kendini savunsun. Yıkılan sunak onun!"
32 O gün Yoaş, "Baal kendini savunsun,
yıkılan sunak onun sunağıdır" diyerek Gidyon'a Yerubbaal adını verdi.
33 Bu arada Midyanlılar, Amalekliler ve öbür
doğulu halklar birleşerek Şeria Irmağı'nı geçtiler, gidip Yizreel Vadisi'nde
ordugah kurdular.
34 RAB'bin Ruhu Gidyon'u yönlendirmeye
başladı. Gidyon borusunu çalınca Aviezerliler onun çevresinde toplandı.
35 Gidyon bütün Manaşşe'ye ulaklar
göndererek oranın halkını da topladı. Aşer, Zevulun ve Naftali'ye de ulaklar
gönderdi. Onlar da onu karşılamaya çıktılar.
36 Gidyon Tanrı'ya şöyle seslendi: "Söz
verdiğin gibi İsrail'i benim aracılığımla kurtaracağın doğruysa,
37 çiy yalnızca harman yerine koyduğum yün
yapağının üzerine düşsün, topraksa kuru kalsın. Böylece, söylediğin gibi
İsrail'i benim aracılığımla kurtaracağını bileceğim."
38 Ve öyle oldu. Ertesi gün erkenden kalkan
Gidyon yapağıyı alıp sıktı. Yapağıdan bir tas dolusu çiy süzüldü.
39 Bunun üzerine Gidyon Tanrı'ya şöyle
seslendi: "Bana kızma, bir istekte daha bulunmak istiyorum. Yapağıyla bir
deneme daha yapmama izin ver. Lütfen bu kez yalnızca yapağı kuru kalsın,
topraksa çiyle ıslansın."
40 Tanrı o gece Gidyon'un dediğini yaptı.
Yapağı kuru kaldı, toprağın her yanıysa çiyle kaplandı.
BÖLÜM 7
1 Yerubbaal -Gidyon- ile yanındaki halk
erkenden kalkıp Harot Pınarı'nın başında ordugah kurdular. Midyanlılar'ın
ordugahıysa onların kuzeyinde, More Tepesi'nin yanındaki vadideydi.
2 RAB Gidyon'a şöyle dedi: "Yanında
fazla adam var; Midyan'ı onların eline teslim etmem. Yoksa İsrailliler,
<Kendi gücümüzle kurtulduk> diyerek bana karşı övünebilirler.
3 Şimdi halka şunu söyle: <Korkudan
titreyen dönsün, Gilat Dağı'ndan geri gitsin.>" Bunun üzerine halktan
yirmi iki bin kişi döndü, on bin kişi orada kaldı.
4 RAB Gidyon'a, "Adamların sayısı
hâlâ fazla" dedi, "Kalanları suyun başına götür, onları orada senin
için sınayayım. <Bu seninle gidecek> dediğim adam seninle gidecek; <Bu
seninle gitmeyecek> dediğim gitmeyecek."
5 Gidyon halkı suyun başına götürdü. RAB
Gidyon'a, "Köpek gibi diliyle su içenleri bir yana, su içmek için dizleri
üzerine çökenleri öbür yana ayır" dedi.
6 Ellerini ağızlarına götürerek
dilleriyle su içenlerin sayısı üç yüzü buldu. Geri kalanların hepsi su içmek
için dizleri üzerine çöktüler.
7 RAB Gidyon'a, "Sizi diliyle su
içen üç yüz kişinin eliyle kurtaracağım" dedi, "Midyanlılar'ı senin
eline teslim edeceğim. Öbürleri yerlerine dönsün."
8 Gidyon yalnız üç yüz kişiyi alıkoyarak
geri kalan İsrailliler'i çadırlarına gönderdi. Bu üç yüz kişi, gidenlerin
kumanyalarıyla borularını da aldılar. Midyanlılar'ın ordugahı Gidyon'un
aşağısında, vadideydi.
9 RAB aynı gece Gidyon'a, "Kalk,
ordugaha saldır" dedi, "Çünkü orayı senin eline teslim ediyorum.
10 Ordugaha yalnız gitmekten korkuyorsan,
uşağın Pura'yı da yanına al.
11 Midyanlılar'ın söylediklerine kulak
kabart. O zaman ordugahlarına saldırmaya cesaret bulursun." Böylece Gidyon
uşağı Pura ile ordugahın yanına kadar sokuldu.
12 Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu
halklar çekirge sürüsü gibi vadiye yayılmışlardı. Kıyıların kumu kadar çok,
sayısız develeri vardı.
13 Gidyon ordugahın yanına vardığında,
adamlardan biri arkadaşına gördüğü düşü anlatıyordu. "Bir düş gördüm"
diyordu, "Arpa unundan yapılmış bir somun ekmek, Midyan ordugahına doğru
yuvarlanarak çadıra kadar geldi, çadıra çarpıp onu devirdi, altüst etti. Çadır
yerle bir oldu."
14 Adamın arkadaşı şöyle karşılık verdi:
"Bu, İsrailli Yoaş oğlu Gidyon'un kılıcından başka bir şey değildir. Tanrı
Midyan'ı ve bütün ordugahı onun eline teslim edecek."
15 Gidyon düşü ve yorumunu duyunca Tanrı'ya
tapındı. İsrail ordugahına döndü ve adamlarına, "Kalkın! RAB Midyan
ordugahını elinize teslim etti" dedi.
16 Sonra üç yüz adamını üç bölüğe ayırdı. Hepsine
borular, boş testiler ve testilerin içinde yakılmak üzere çıralar verdi.
17 Onlara, "Gözünüz bende olsun"
dedi, "Ben ne yaparsam siz de onu yapın. Ordugahın yanına vardığımda ne
yaparsam siz de aynısını yapın.
18 Ben ve yanımdakiler borularımızı çalınca,
siz de ordugahın çevresinde durup borularınızı çalın ve, <RAB için ve Gidyon
için!> diye bağırın."
19 Gidyon ile yanındaki yüz kişi gece
yarısından az önce, nöbetçi değişiminden hemen sonra ordugahın yanına vardılar;
borularını çalmaya başlayıp ellerindeki testileri kırdılar.
20 Üç bölük de borularını çalıp testileri
kırdı. Çalacakları boruları sağ ellerinde, çıralarıysa sol ellerinde
tutuyorlardı. "Yaşasın RAB'bin ve Gidyon'un kılıcı!" diye bağırdılar.
21 Onlar ordugahın çevresinde dururken,
ordugahtakilerin hepsi koşuşmaya, bağırıp kaçışmaya başladı.
22 Üç yüz boru birden çalınca RAB
ordugahtakilerin hepsini kılıçla birbirlerine saldırttı. Midyan ordusu
Serera'ya doğru, Beytşitta'ya, Tabbat yakınındaki Avel- Mehola sınırına dek
kaçtı.
23 Naftali, Aşer ve bütün Manaşşe'den
çağrılan İsrailliler Midyanlılar'ı kovalamaya başladılar.
24 Gidyon, Efrayim'in dağlık bölgesine
gönderdiği ulaklar aracılığıyla, "İnip Midyanlılar'a saldırın" dedi,
"Önlerini kesmek için Şeria Irmağı'nın Beytbara'ya kadar uzanan bölümünü
tutun." Efrayimoğulları Şeria Irmağı'nın Beytbara'ya kadarki bölümünü ele
geçirdiler.
25 Midyanlı iki önderi, Orev ile Zeev'i
tutsak aldılar. Orev'i Orev Kayası'nda, Zeev'i ise Zeev'in üzüm sıkma çukurunda
öldürerek Midyanlılar'ı kovalamaya devam ettiler. Orev'le Zeev'in kesik
başlarını Şeria Irmağı'nın karşı yakasından Gidyon'a getirdiler.
BÖLÜM 8
1 Efrayimoğulları Gidyon'a,
"Midyanlılar'la savaşmaya gittiğinde bizi çağırmadın; bize neden böyle
davrandın?" diyerek onu sert bir dille eleştirdiler.
2 Gidyon, "Sizin yaptığınızın
yanında benim yaptığım ne ki?" diye karşılık verdi, "Efrayim'in
bağbozumundan artakalan üzümler, Aviezer'in bütün bağbozumu ürününden daha iyi
değil mi?
3 Tanrı Midyan önderlerini, Orev'i ve
Zeev'i elinize teslim etti. Sizin yaptıklarınıza kıyasla ben ne yapabildim
ki?" Gidyon'un bu sözleri onların öfkesini yatıştırdı.
4 Gidyon bitkin olmalarına karşın
Midyanlılar'ı kovalamayı sürdüren üç yüz adamıyla Şeria Irmağı'na ulaşıp
karşıya geçti.
5 Sukkot'a vardıklarında kent halkına,
"Lütfen ardımdaki adamlara ekmek verin, bitkin haldeler" dedi,
"Ben Midyan kralları Zevah ve Salmunna'yı kovalıyorum."
6 Sukkot önderleri, "Zevah ile
Salmunna'yı tutsak aldın mı ki, orduna ekmek verelim?" dediler.
7 Gidyon, "Öyle olsun!" diye
karşılık verdi, "RAB Zevah ile Salmunna'yı elime teslim edince,
bedenlerinizi çöl dikenleriyle, çalılarla yaracağım."
8 Gidyon oradan Penuel'e gitti ve oranın
halkından da aynı şeyi istedi. Penuel halkı da Sukkot halkının verdiği yanıtın
aynısını verdi.
9 Gidyon onlara, "Esenlik içinde
döndüğüm zaman bu kuleyi yıkacağım" dedi.
10 Zevah ile Salmunna doğulu halkların
ordularından artakalan yaklaşık on beş bin kişilik bir orduyla birlikte
Karkor'daydılar. Eli kılıç tutan yüz yirmi bin savaşçı ölmüştü.
11 Gidyon Novah ve Yogboha'nın doğusundan,
göçebelerin yolundan geçerek düşman ordugahına saldırdı. Adamlar hazırlıksız
yakalandılar.
12 Zevah ile Salmunna kaçtıysa da Gidyon
peşlerine düştü. Bu iki Midyan kralını, Zevah ile Salmunna'yı yakalayıp bütün
ordularını bozguna uğrattı.
13 Yoaş oğlu Gidyon Heres Geçidi yoluyla
savaştan döndü.
14 Yolda Sukkot'tan genç bir adamı yakalayıp
sorguya çekti. Adam Sukkot önderleriyle ileri gelenlerinin adlarını, toplam
yetmiş yedi kişinin adını yazıp Gidyon'a verdi.
15 Gidyon Sukkot'a gidip halka şöyle dedi:
"<Zevah ile Salmunna'yı tutsak aldın mı ki bitkin adamlarına ekmek
verelim> diyerek beni aşağıladınız. İşte Zevah ile Salmunna!"
16 Sonra kentin ileri gelenlerini topladı;
Sukkot halkını çöl dikenleriyle, çalılarla döverek cezalandırdı.
17 Ardından Penuel Kulesi'ni yıkıp kent
halkını kılıçtan geçirdi.
18 Sonra Zevah ile Salmunna'ya,
"Tavor'da öldürdükleriniz nasıl adamlardı?" diye sordu. "Tıpkı
senin gibiydiler, hepsi kral oğullarına benziyordu" yanıtını verdiler.
19 Gidyon, "Onlar kardeşlerimdi, öz
annemin oğullarıydı" dedi, "Yaşayan RAB'bin adıyla ant içerim ki,
onları sağ bıraksaydınız sizi öldürmezdim."
20 Sonra büyük oğlu Yeter'e, "Haydi,
öldür onları" dedi. Ne var ki, henüz genç olan Yeter korktu, kılıcını
çekmedi.
21 Bunun üzerine Zevah ile Salmunna
Gidyon'a, "Sen öldür bizi" dediler, "Erkeğin işini ancak erkek
yapar." Böylece Gidyon varıp Zevah ile Salmunna'yı öldürdü. Develerinin
boyunlarındaki hilal biçimi süsleri de aldı.
22 İsrailliler Gidyon'a, "Sen, oğlun ve
torunun bize önderlik edin" dediler. "Çünkü bizi Midyanlılar'ın
elinden sen kurtardın."
23 Ama Gidyon, "Ben size önderlik
etmem, oğlum da etmez" diye karşılık verdi, "Size RAB önderlik
edecek."
24 Sonra, "Yalnız sizden bir dileğim
var" diye sözünü sürdürdü, "Ele geçirdiğiniz ganimetin içindeki
küpeleri bana verin." -İsmaililer altın küpeler takarlardı.-
25 İsrailliler, "Seve seve
veririz" diyerek yere bir üstlük serdiler. Herkes ele geçirdiği küpeleri
üstlüğün üzerine attı.
26 Hilaller, kolyeler, Midyan krallarının
giydiği mor giysiler ve develerin boyunlarından alınan zincirler dışında,
Gidyon'un aldığı altın küpelerin ağırlığı bin yedi yüz şekel* tuttu.
27 Gidyon bu altından bir efod yaparak onu
kendi kenti olan Ofra'ya yerleştirdi. Bütün İsrailliler bu put yüzünden RAB'be
vefasızlık ettiler. Böylece efod Gidyon ile ailesi için bir tuzak oldu.
28 İsrailliler'e yenilen Midyanlılar bir
daha toparlanamadılar. Ülke Gidyon zamanında kırk yıl barış içinde yaşadı.
29 Yoaş oğlu Yerubbaal dönüp kendi evinde
yaşamını sürdürdü.
30 Çok sayıda kadınla evlendi ve yetmiş oğlu
oldu.
31 Ayrıca Şekem'de bir cariyesi vardı.
Bundan da bir oğlu oldu, adını Avimelek koydu.
32 Yoaş oğlu Gidyon iyice yaşlanıp öldü.
Aviezerliler'e ait Ofra Kenti'nde, babası Yoaş'ın mezarına gömüldü.
33 Gidyon ölünce İsrailliler yine RAB'be
vefasızlık ettiler. Baallar'a taptılar. Baal- Berit'i ilah edinerek
34 kendilerini çevrelerindeki düşmanlarının
elinden kurtaran Tanrıları RAB'bi unuttular.
35 İsrail'e büyük iyilikler yapan
Yerubbaal'ın -Gidyon'un- ev halkına vefasızlık ettiler.
BÖLÜM 9
1 Yerubbaal'ın oğlu Avimelek, dayılarının
bulunduğu Şekem Kenti'ne giderek onlara ve annesinin boyundan gelen herkese
şöyle dedi:
2 "Şekem halkına şunu duyurun:
<Sizin için hangisi daha iyi? Gidyon'un yetmiş oğlu tarafından yönetilmek mi,
yoksa bir kişi tarafından yönetilmek mi?> Unutmayın ki ben sizinle aynı
etten, aynı kandanım."
3 Dayıları Avimelek'in söylediklerini
Şekem halkına ilettiler. Halkın yüreği Avimelek'ten yanaydı. "O bizim
kardeşimizdir" dediler.
4 Ona Baal-Berit Tapınağı'ndan yetmiş
parça gümüş verdiler. Avimelek bu parayla kiraladığı belalı serserileri peşine
taktı.
5 Sonra Ofra'ya, babasının evine dönüp
kardeşlerini, Yerubbaal'ın yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdü.
Yalnız Yerubbaal'ın küçük oğlu Yotam kaçıp gizlendiği için sağ kaldı.
6 Şekem ve Beytmillo halkları toplanarak
hep birlikte Şekem'de dikili taş meşesinin olduğu yere gittiler; Avimelek'i
orada kral ilan ettiler.
7 Olup biteni Yotam'a bildirdiklerinde
Yotam Gerizim Dağı'nın tepesine çıkıp yüksek sesle halka şöyle dedi: "Ey
Şekem halkı, beni dinleyin, Tanrı da sizi dinleyecek.
8 Bir gün ağaçlar kendilerine bir kral
meshetmek istediler; zeytin ağacına gidip, <Gel kralımız ol> dediler.
9 "Zeytin ağacı, <İlahları ve
insanları onurlandırmak için kullanılan yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde
sallanmaya mı gideyim?> diye yanıtladı.
10 "Bunun üzerine ağaçlar incir
ağacına, <Gel sen kralımız ol> dediler.
11 "İncir ağacı, <Tatlılığımı ve
güzel meyvemi bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?> diye
yanıtladı.
12 "Sonra ağaçlar asmaya, <Gel sen
bizim kralımız ol> dediler.
13 Asma, <İlahlarla insanlara zevk veren
yeni şarabımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?> dedi.
14 "Sonunda ağaçlar karaçalıya, <Gel
sen kralımız ol> dediler.
15 "Karaçalı, <Eğer gerçekten beni
kendinize kral meshetmek istiyorsanız, gelin gölgeme sığının> diye karşılık
verdi, <Eğer sığınmazsanız, karaçalıdan çıkan ateş Lübnan'ın bütün sedir
ağaçlarını yakıp kül edecektir.>
16 "Şimdi siz Avimelek'i kral yapmakla
içten ve dürüst davrandığınızı mı sanıyorsunuz? Yerubbaal'la ailesine iyilik mi
ettiniz? Ona hak ettiği gibi mi davrandınız?
17 Oysa babam sizi Midyanlılar'ın elinden
kurtarmak için canını tehlikeye atarak sizin için savaştı.
18 Ama bugün siz babamın ailesine karşı
ayaklandınız, yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdünüz. Cariyesinden
doğan Avimelek kardeşiniz olduğu için onu Şekem'e kral yaptınız.
19 Eğer bugün Yerubbaal'la ailesine içten ve
dürüst davrandığınıza inanıyorsanız, Avimelek'le sevinin, o da sizinle sevinsin!
20 Ama öyle değilse, dilerim, Avimelek ateş
olsun, Şekem ve Beytmillo halkını yakıp kül etsin. Ya da Şekem ve Beytmillo
halkı ateş olsun, Avimelek'i yakıp kül etsin."
21 Ardından Yotam kardeşi Avimelek'ten
korktuğu için kaçtı, gidip Beer'e yerleşti.
22 Avimelek İsrail'i üç yıl yönetti.
23 Sonra Tanrı Avimelek'le Şekem halkını
birbirine düşürdü; halk Avimelek'e başkaldırdı.
24 Tanrı bunu Avimelek'i Yerubbaal'ın yetmiş
oğluna yapılan zorbalığın aynısına uğratmak, kardeşlerini öldüren Avimelek'ten
ve onu bu kırıma isteklendiren Şekem halkından akıttıkları kanın öcünü almak
için yaptı.
25 Şekem halkı dağ başlarında Avimelek'e
pusu kurdu. Oradan geçen herkesi soyuyorlardı. Bu durum Avimelek'e bildirildi.
26 Ebet oğlu Gaal kardeşleriyle birlikte
gelip Şekem'e yerleşti. Şekem halkı ona güvendi.
27 Bağlara çıkıp üzümleri topladıktan, ezip
şarap yaptıktan sonra bir şenlik düzenlediler. İlahlarının tapınağına gittiler;
orada yiyip içerken Avimelek'e lanetler yağdırdılar.
28 Ebet oğlu Gaal kalkıp şöyle dedi:
"Avimelek kim ki, biz Şekem halkı ona hizmet edelim? Yerubbaal'ın oğlu
değil mi o? Zevul da onun yardımcısı değil mi? Şekemliler'in babası Hamor'un
soyundan gelenlere hizmet edin. Neden Avimelek'e hizmet edelim?
29 Keşke bu halkı ben yönetseydim!
Avimelek'i uzaklaştırır ve, <Ordunu güçlendir de öyle ortaya çık!>
derdim."
30 Kentin yöneticisi olan Zevul, Ebet oğlu
Gaal'ın sözlerini duyunca öfkelendi.
31 Avimelek'e gizlice gönderdiği ulaklar
aracılığıyla şöyle dedi: "Ebet oğlu Gaal ve kardeşleri Şekem'e geldiler. Kenti
sana karşı ayaklandırıyorlar.
32 Gel, adamlarınla birlikte gece kırda
pusuya yat.
33 Sabah güneş doğar doğmaz kalk, kenti bas.
Gaal ile adamları sana saldırdığında onlara yapacağını yap."
34 Böylece Avimelek'le adamları gece kalkıp
dört bölük halinde Şekem yakınında pusuya yattılar.
35 Ebet oğlu Gaal çıkıp kentin giriş
kapısında durunca, Avimelek'le yanındakiler pusu yerinden fırladılar.
36 Gelenleri gören Gaal, Zevul'a,
"Dağların tepesinden inip gelenlere bak!" dedi. Zevul, "Adam
sandığın aslında dağların gölgesidir" diye karşılık verdi.
37 Ama Gaal ısrar etti: "Bak,
topraklarımızın ortasında ilerleyenler var. Bir kısmı da Falcılar Meşesi
yolundan geliyor."
38 Bunun üzerine Zevul, "<Avimelek
kim ki, ona hizmet edelim> diye övünen sen değil miydin?" dedi,
"Küçümsediğin halk bu değil mi? Haydi şimdi git, onlarla savaş!"
39 Şekem halkına öncülük eden Gaal,
Avimelek'le savaşa tutuştu.
40 Ama tutunamayıp kaçmaya başladı. Avimelek
ardına düştü. Kentin giriş kapısına dek çok sayıda ölü yerde yatıyordu.
41 Avimelek Aruma'da kaldı. Zevul ise Gaal'ı
ve kardeşlerini Şekem'den kovdu, kentte yaşamalarına izin vermedi.
42 Savaşın ertesi günü Avimelek
Şekemliler'in tarlalarına gittiklerini haber aldı.
43 Adamlarını üç bölüğe ayırıp kırda pusuya
yattı. Halkın kentten çıktığını görünce saldırıp onları öldürdü.
44 Sonra yanındaki bölükle hızla ilerleyerek
kentin giriş kapısına dayandı. Öbür iki bölükse tarlalardakilere saldırıp
onları öldürdü.
45 Avimelek gün boyu kente karşı savaştı;
kenti ele geçirdikten sonra halkını kılıçtan geçirdi. Kenti yıkıp üstüne tuz
serpti.
46 Şekem Kulesi'ndeki halk olup biteni
duyunca, El-Berit Tapınağı'nın kalesine sığındı.
47 Onların Şekem Kulesi'nde toplandığını
haber alan Avimelek,
48 yanındaki halkla birlikte Salmon Dağı'na
çıktı. Eline bir balta alıp ağaçtan bir dal kesti, dalı omuzuna atarak
yanındakilere, "Ne yaptığımı gördünüz" dedi, "Çabuk olun, siz de
benim gibi yapın."
49 Böylece hepsi birer dal kesip Avimelek'i
izledi. Dalları kalenin dibinde yığıp ateşe verdiler. Şekem Kulesi'ndeki bin
kadar kadın, erkek yanarak öldü.
50 Bundan sonra Avimelek Teves üzerine
yürüdü, kenti kuşatıp ele geçirdi.
51 Kentin ortasında sağlam bir kule vardı.
Kadın erkek bütün kent halkı oraya sığındı. Kapıları kapayıp kulenin damına
çıktılar.
52 Avimelek gelip kuleyi kuşattı. Ateşe
vermek için kapısına yaklaştığında,
53 bir kadın değirmenin üst taşını
Avimelek'in üzerine atıp başını yardı.
54 Avimelek hemen silahlarını taşıyan
uşağını çağırdı ve, "Kılıcını çek, beni öldür" dedi, "Hiç kimse,
<Avimelek'i bir kadın öldürdü> demesin." Uşak kılıcını Avimelek'e
saplayıp onu öldürdü.
55 Avimelek'in öldüğünü görünce İsrailliler
evlerine döndüler.
56 Böylece Tanrı yetmiş kardeşini öldürerek
babasına büyük kötülük eden Avimelek'i cezalandırdı.
57 Tanrı Şekem halkını da yaptıkları
kötülüklerden ötürü cezalandırdı. Yerubbaal'ın oğlu Yotam'ın lanetine
uğradılar.
BÖLÜM 10
1 Avimelek'in ölümünden sonra İsrail'i
kurtarmak için İssakar oymağından Dodo oğlu Pua oğlu Tola adında bir adam
ortaya çıktı. Tola Efrayim'in dağlık bölgesindeki Şamir'de yaşardı.
2 İsrail'i yirmi üç yıl yönettikten sonra
öldü, Şamir'de gömüldü.
3 Ondan sonra Gilatlı Yair başa geçti.
Yair İsrail'i yirmi iki yıl yönetti.
4 Otuz oğlu vardı. Bunlar otuz eşeğe
biner, otuz kenti yönetirlerdi. Gilat yöresindeki bu kentler bugün de
Havvot-Yair diye anılıyor.
5 Yair ölünce Kamon'da gömüldü. [* anlamına gelir.]
6 İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü
olanı yaptılar; Baallar'a, Aştoretler'e, Aram, Sayda, Moav, Ammon ve Filist
ilahlarına kulluk ettiler. RAB'bi terk ettiler, O'na kulluk etmediler.
7 Bu yüzden İsrailliler'e öfkelenen RAB,
onları Filistliler'e ve Ammonlular'a tutsak etti.
8 Bunlar o yıldan başlayarak
İsrailliler'i baskı altında ezdiler; Şeria Irmağı'nın ötesinde, Gilat'taki
Amorlular ülkesinde yaşayan bütün İsrailliler'i on sekiz yıl baskı altında
tuttular.
9 Ammonlular Yahuda, Benyamin ve Efrayim
oymaklarıyla savaşmak için Şeria Irmağı'nın ötesine geçtiler. İsrail büyük
sıkıntı içindeydi.
10 İsrailliler RAB'be, "Sana karşı
günah işledik" diye seslendiler, "Seni, Tanrımız'ı terk edip
Baallar'a kulluk ettik. "
11 RAB, "Sizi Mısırlılar'dan,
Amorlular'dan, Ammonlular'dan, Filistliler'den kurtaran ben değil miyim?"
diye karşılık verdi,
12 "Saydalılar, Amalekliler, Maonlular
size baskı yaptıklarında bana yakardınız, ben de sizi onların elinden
kurtardım.
13 Sizse beni terk ettiniz, başka ilahlara
kulluk ettiniz. Bu yüzden sizi bir daha kurtarmayacağım.
14 Gidin, seçtiğiniz ilahlara yakarın;
sıkıntıya düştüğünüzde sizi onlar kurtarsın."
15 İsrailliler, "Günah işledik"
dediler, "Bize ne istersen yap. Yalnız bugün bizi kurtar."
16 Sonra aralarındaki yabancı putları atıp
RAB'be tapındılar. RAB de onların daha fazla acı çekmesine dayanamadı.
17 Ammonlular toplanıp Gilat'ta ordugah
kurunca İsrailliler de toplanarak Mispa'da ordugah kurdular.
18 Gilat halkının önderleri birbirlerine,
"Ammonlular'a karşı ilk saldırıyı başlatan kişi, bütün Gilat halkının
önderi olacak" dediler.
BÖLÜM 11
1 Yiftah adında yiğit bir savaşçı vardı.
Bir fahişenin oğlu olan Yiftah'ın babasının adı Gilat'tı.
2 Gilat'ın karısı da ona erkek çocuklar
doğurmuştu. Bu çocuklar büyüyünce Yiftah'ı kovmuşlardı. Ona, "Babamızın
evinden miras almayacaksın. Çünkü sen başka bir kadının oğlusun"
demişlerdi.
3 Yiftah kardeşlerinden kaçıp Tov
yöresine yerleşti. Çevresinde toplanan serserilere önderlik etmeye başladı.
4 Bir süre sonra Ammonlular İsrailliler'e
savaş açtı.
5 Savaş patlak verince Gilat ileri
gelenleri Yiftah'ı almak için Tov yöresine gittiler.
6 Ona, "Gel, komutanımız ol,
Ammonlular'la savaşalım" dediler.
7 Yiftah, "Benden nefret eden, beni
babamın evinden kovan siz değil miydiniz?" diye yanıtladı, "Sıkıntıya
düşünce neden bana geldiniz?"
8 Gilat ileri gelenleri, "Sana
başvuruyoruz; çünkü bizimle gelip Ammonlular'la savaşmanı, bize, Gilat halkına
önderlik etmeni istiyoruz" dediler.
9 Yiftah, "Ammonlular'la savaşmak
için beni götürürseniz, RAB de onları elime teslim ederse, sizin önderiniz
olacak mıyım?" diye sordu.
10 Gilat ileri gelenleri, "RAB aramızda
tanık olsun, kesinlikle dediğin gibi yapacağız" dediler.
11 Böylece Yiftah Gilat ileri gelenleriyle
birlikte gitti. Halk onu kendine önder ve komutan yaptı. Yiftah bütün
söylediklerini Mispa'da, RAB'bin önünde yineledi.
12 Sonra Ammon Kralı'na ulaklar göndererek,
"Aramızda ne var ki, ülkeme saldırmaya kalkıyorsun?" dedi.
13 Ammon Kralı, Yiftah'ın ulaklarına şu
karşılığı verdi: "İsrailliler Mısır'dan çıktıktan sonra Arnon Vadisi'nden
Yabbuk ve Şeria ırmaklarına kadar uzanan topraklarımı aldılar. Şimdi buraları
bana savaşsız geri ver."
14 Yiftah yine Ammon Kralı'na ulaklar
göndererek
15 şöyle dedi: "Yiftah diyor ki,
İsrailliler ne Moav ülkesini, ne de Ammon topraklarını aldı.
16 Mısır'dan çıktıkları zaman Kızıldeniz'e
kadar çölde yürüyerek Kadeş'e ulaştılar.
17 Sonra Edom Kralı'na ulaklar göndererek,
<Lütfen topraklarından geçmemize izin ver> dediler. Edom Kralı kulak
asmadı. İsrailliler Moav Kralı'na da ulaklar gönderdi, ama o da izin vermedi.
Bunun üzerine Kadeş'te kaldılar.
18 "Çölü izleyerek Edom ile Moav
topraklarının çevresinden geçtiler; Moav bölgesinin doğusunda, Arnon Vadisi'nin
öbür yakasında konakladılar. Moav sınırından içeri girmediler. Çünkü Arnon
Vadisi sınırdı.
19 "Sonra Heşbon'da egemenlik süren
Amorlular'ın Kralı Sihon'a ulaklar göndererek, <Ülkenden geçip
topraklarımıza ulaşmamıza izin ver> diye rica ettiler.
20 Ama Sihon İsrailliler'in topraklarından
geçip gideceklerine inanmadı. Bu nedenle bütün halkını toplayıp Yahesa'da
ordugah kurdu ve İsrailliler'le savaşa tutuştu.
21 "İsrail'in Tanrısı RAB, Sihon'u ve
bütün halkını İsrailliler'in eline teslim etti. İsrailliler Amorlular'ı yenip o
yöredeki halkın bütün topraklarını ele geçirdiler.
22 Arnon Vadisi'nden Yabbuk Irmağı'na,
çölden Şeria Irmağı'na kadar uzanan bütün Amor topraklarını ele geçirdiler.
23 "İsrail'in Tanrısı RAB Amorlular'ı kendi
halkı İsrail'in önünden kovduktan sonra, sen hangi hakla buraları geri
istiyorsun?
24 İlahın Kemoş sana bir yer verse oraya
sahip çıkmaz mısın? Biz de Tanrımız RAB'bin önümüzden kovduğu halkın
topraklarını sahipleneceğiz.
25 Sen Moav Kralı Sippor oğlu Balak'tan
üstün müsün? O hiç İsrailliler'le çekişti mi, hiç onlarla savaşmaya kalkıştı
mı?
26 İsrailliler üç yüz yıldır Heşbon'da,
Aroer'de, bunların çevre köylerinde ve Arnon kıyısındaki bütün kentlerde
yaşarken neden buraları geri almaya çalışmadınız?
27 Ben sana karşı suç işlemedim. Ama sen
benimle savaşmaya kalkışmakla bana haksızlık ediyorsun. Hakim olan RAB,
İsrailliler'le Ammonlular arasında bugün hakemlik yapsın."
28 Ne var ki Ammon Kralı, Yiftah'ın
kendisine ilettiği bu sözlere kulak asmadı.
29 RAB'bin Ruhu Yiftah'ın üzerine indi.
Yiftah, Gilat ve Manaşşe'den geçti, Gilat'taki Mispa'dan geçerek Ammonlular'a
doğru ilerledi.
30 RAB'bin önünde ant içerek şöyle dedi:
"Gerçekten Ammonlular'ı elime teslim edersen,
31 onları yenip sağ salim döndüğümde beni
karşılamak için evimin kapısından ilk çıkan, RAB'be adanacaktır. Onu yakmalık
sunu olarak sunacağım."
32 Yiftah bundan sonra Ammonlular'la
savaşmaya gitti. RAB onları Yiftah'ın eline teslim etti.
33 Yiftah, başta Avel-Keramim olmak üzere,
Aroer'den Minnit'e kadar yirmi kenti yakıp yıkarak Ammonlular'a çok büyük
kayıplar verdirdi. Böylece Ammonlular İsrailliler'in boyunduruğuna girdi.
34 Yiftah Mispa'ya, kendi evine döndüğünde,
kızı tef çalıp dans ederek onu karşılamaya çıktı. Tek çocuğu oydu, ondan başka ne
oğlu ne de kızı vardı.
35 Yiftah, kızını görünce giysilerini
yırtarak, "Eyvahlar olsun, kızım!" dedi, "Beni perişan ettin,
umarsız bıraktın! Çünkü RAB'be verdiğim sözden dönemem."
36 Kız, "Baba, RAB'be ant içtin"
dedi, "Madem RAB düşmanların olan Ammonlular'dan senin öcünü aldı,
ağzından ne çıktıysa bana öyle yap."
37 Sonra ekledi: "Yalnız bir dileğim
var: Beni iki ay serbest bırak, gidip arkadaşlarımla kırlarda gezineyim,
kızlığıma ağlayayım."
38 Babası, "Gidebilirsin" diyerek
onu iki ay serbest bıraktı. Kız arkadaşlarıyla birlikte kırlara çıkıp
erdenliğine ağladı.
39 İki ay sonra babasının yanına döndü.
Babası da içtiği andı yerine getirdi. Kıza erkek eli değmemişti. Bundan sonra
İsrail'de bir gelenek oluştu.
40 İsrail kızları her yıl kırlara çıkıp
Gilatlı Yiftah'ın kızı için dört gün yas tutar oldular.
BÖLÜM 12
1 Efrayimli erkekler toplanıp Safon'a
geçtiler. Yiftah'a, "Ammonlular'la savaşmaya gittiğinde bizi neden
çağırmadın?" dediler, "Seni de evini de yakacağız."
2 Yiftah, "Halkımla ben Ammonlular'a
karşı amansız bir savaşa tutuşmuştuk" diye yanıtladı, "Sizi çağırdım,
ama gelip beni onların elinden kurtarmadınız.
3 Beni kurtarmak istemediğinizi görünce
canımı dişime takıp Ammonlular'a karşı harekete geçtim. Sonunda RAB onları
elime teslim etti. Neden bugün benimle savaşmaya kalkışıyorsunuz?"
4 Bundan sonra Yiftah Gilat erkeklerini
toplayarak Efrayimoğulları'yla savaşa girdi. Gilatlılar Efrayimoğulları'na
saldırdılar. Çünkü Efrayimoğulları onlara, "Ey Efrayim ve Manaşşe halkları
arasında yaşayan Gilatlılar, siz Efrayim'den kaçan döneklersiniz!"
demişlerdi.
5 Şeria Irmağı'nın Efrayim'e yol veren
geçitlerini tutan Gilatlılar, geçmek isteyen Efrayimli kaçaklara,
"Efrayimli misin?" diye sorarlardı. Adamlar, "Hayır"
derlerse,
6 o zaman onlara, "<Şibbolet>
deyin bakalım" derlerdi. Adamlar "Sibbolet" derdi. Çünkü
"Şibbolet" sözcüğünü doğru söyleyemezlerdi. Bunun üzerine onları
yakalayıp Şeria Irmağı'nın geçitlerinde öldürürlerdi. O gün Efrayimliler'den
kırk iki bin kişi öldürüldü.
7 Gilatlı Yiftah İsrail'i altı yıl
yönetti. Ölünce Gilat kentlerinden birinde gömüldü.
8 Ondan sonra İsrail'in başına
Beytlehemli İvsan geçti.
9 İvsan'ın otuz oğlu, otuz kızı vardı.
İvsan kızlarını başka boylara verdi, oğullarına da başka boylardan kızlar aldı.
İsrail'i yedi yıl yönetti.
10 Ölünce Beytlehem'de gömüldü.
11 Ondan sonra İsrail'in başına Zevulun
oymağından Elon geçti. Elon İsrail'i on yıl yönetti.
12 Ölünce Zevulun topraklarında, Ayalon'da
gömüldü.
13 Onun ardından İsrail'in başına Piratonlu
Hillel oğlu Avdon geçti.
14 Avdon'un kırk oğlu, otuz torunu ve
bunların bindiği yetmiş eşeği vardı. İsrail'i sekiz yıl yönetti.
15 Piratonlu Hillel oğlu Avdon ölünce
Amalekliler'e ait dağlık bölgenin Efrayim yöresindeki Piraton'da gömüldü.
BÖLÜM 13
1 İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü
olanı yaptılar. RAB de onları kırk yıl süreyle Filistliler'in boyunduruğuna
terk etti.
2 Dan oymağından Soralı bir adam vardı.
Adı Manoah'tı. Karısı kısırdı ve hiç çocuğu olmamıştı.
3 RAB'bin meleği kadına görünerek,
"Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde gebe kalıp bir oğul
doğuracaksın" dedi,
4 "Bundan böyle şarap ya da içki
içmemeye dikkat et, murdar bir şey yeme.
5 Çünkü gebe kalıp bir oğul doğuracaksın.
Onun başına ustura değmeyecek. Çünkü o daha rahmindeyken Tanrı'ya adanmış
olacak. İsrail'i Filistliler'in elinden kurtarmaya başlayacak olan odur."
6 Kadın kocasına gidip, "Yanıma bir
Tanrı adamı geldi" dedi, "Tanrı'nın meleğine benzer görkemli bir
görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım. Bana adını da söylemedi.
7 Ama, <Gebe kalıp bir oğul
doğuracaksın> dedi, <Bundan böyle şarap ve içki içme, murdar bir şey
yeme. Çünkü çocuk ana rahmine düştüğü andan öleceği güne dek Tanrı'nın adanmışı
olacak.> "
8 Manoah RAB'be şöyle yakardı: "Ya
Rab, gönderdiğin Tanrı adamının yine gelmesini, doğacak çocuk için ne yapmamız
gerektiğini bize öğretmesini dilerim."
9 Tanrı Manoah'ın yakarışını duydu. Kadın
tarladayken Tanrı'nın meleği yine ona göründü. Ne var ki, Manoah karısının
yanında değildi.
10 Kadın haber vermek için koşa koşa
kocasına gitti. "İşte geçen gün yanıma gelen adam yine bana göründü!"
dedi.
11 Manoah kalkıp karısının ardısıra gitti.
Adamın yanına varınca, "Karımla konuşan adam sen misin?" diye sordu.
Adam, "Evet, benim" dedi.
12 Manoah, "Söylediklerin yerine
geldiğinde, çocuğun yaşamı ve göreviyle ilgili yargı ne olacak?" diye
sordu.
13 RAB'bin meleği, "Karın kendisine
söylediğim her şeyden sakınsın" diye karşılık verdi,
14 "Asmanın ürününden üretilen hiçbir
şey yemesin, şarap ve içki içmesin. Murdar bir şey yemesin. Buyurduklarımın
hepsini yerine getirsin."
15 Manoah, "Seni alıkoymak, onuruna bir
oğlak kesmek istiyoruz" dedi.
16 RAB'bin meleği, "Beni alıkoysan da
hazırlayacağın yemeği yemem" dedi, "Yakmalık bir sunu sunacaksan,
RAB'be sunmalısın." Manoah onun RAB'bin meleği olduğunu anlamamıştı.
17 RAB'bin meleğine, "Adın ne?"
diye sordu, "Bilelim ki, söylediklerin yerine geldiğinde seni
onurlandıralım."
18 RAB'bin meleği, "Adımı niçin
soruyorsun?" dedi, "Adım tanımlanamaz."
19 Manoah bir oğlakla tahıl sunusunu aldı,
bir kayanın üzerinde RAB'be sundu. O anda Manoah'la karısının gözü önünde
şaşılacak şeyler oldu:
20 RAB'bin meleği sunaktan yükselen alevle
birlikte göğe yükseldi. Bunu gören Manoah'la karısı yüzüstü yere kapandılar.
21 RAB'bin meleği Manoah'la karısına bir
daha görünmeyince, Manoah onun RAB'bin meleği olduğunu anladı.
22 Karısına, "Kesinlikle öleceğiz"
dedi, "Çünkü Tanrı'yı gördük."
23 Karısı, "RAB bizi öldürmek
isteseydi, yakmalık sunuyu ve tahıl sunusunu kabul etmezdi" diye karşılık
verdi, "Bütün bunları bize göstermezdi. Bugün söylediklerini de
işitmezdik."
24 Ve kadın bir erkek çocuk doğurdu. Adını
Şimşon koydu. Çocuk büyüyüp gelişti. RAB de onu kutsadı.
25 RAB'bin Ruhu Sora ile Eştaol arasında,
Mahane-Dan'da bulunan Şimşon'u yönlendirmeye başladı.
BÖLÜM 14
1 Şimşon bir gün Timna'ya gitti. Orada
Filistli bir kadın gördü.
2 Geri dönünce annesiyle babasına,
"Timna'da Filistli bir kadın gördüm" dedi, "Onu hemen bana eş
olarak alın."
3 Annesiyle babası, "Akrabalarının
ya da halkımızın kızları arasında kimse yok mu ki, sünnetsiz Filistliler'den
kız almaya kalkıyorsun?" diye karşılık verdiler. Ama Şimşon babasına,
"Bana o kadını al, ondan hoşlanıyorum" dedi.
4 Şimşon'un annesiyle babası bunu
isteyenin RAB olduğunu anlamadılar. Çünkü RAB o sırada İsrailliler'e egemen
olan Filistliler'e karşı fırsat kolluyordu.
5 Böylece Şimşon annesi ve babasıyla
Timna'ya doğru yola koyuldu. Timna bağlarına vardıklarında, genç bir aslan
kükreyerek Şimşon'un karşısına çıktı.
6 Şimşon üzerine inen RAB'bin Ruhu'yla
güçlendi ve aslanı bir oğlak parçalar gibi çıplak elle parçaladı. Ama yaptığını
ne annesine ne de babasına bildirdi.
7 Sonra gidip kadınla konuştu ve ondan
çok hoşlandı.
8 Bir süre sonra kadınla evlenmek üzere
yine Timna'ya giderken, aslanın leşini görmek için yoldan saptı. Bir arı
sürüsünün aslanın leşini kovana çevirdiğini gördü.
9 Kovandaki balı avuçlarına doldurdu,
yiye yiye oradan uzaklaştı. Annesiyle babasının yanına varınca baldan onlara da
verdi, onlar da yedi. Ama balı aslanın leşinden aldığını söylemedi.
10 Babası kadını görmeye gidince, Şimşon da
damat geleneğine uyarak orada bir şölen düzenledi.
11 Filistliler onu görünce ona eşlik etmek
üzere otuz genç getirdiler.
12 Şimşon onlara, "Size bir bilmece
sorayım" dedi, "Şölenin yedi günü içinde kesin yanıtı bulup bana
bildirirseniz, size otuz keten mintan, otuz takım da üst giysi vereceğim.
13 Ama bilmeceyi çözemezseniz, o zaman da
siz bana otuz keten mintanla otuz takım üst giysi vereceksiniz." Ona,
"Seni dinliyoruz" dediler, "Söyle bakalım bilmeceni."
14 Şimşon, "Yiyenden yiyecek, Güçlüden
tatlı çıktı"
15 Dördüncü gün gençler Şimşon'un karısına,
"Kocanı kandır da bize bilmecenin yanıtını versin" dediler,
"Yoksa, seni de babanın evini de yakarız. Bizi soymak için mi buraya
çağırdınız?" [Masoretik metin
"Yedinci".]
16 Şimşon'un karısı ağlayarak ona,
"Benden nefret ediyorsun" dedi, "Beni sevmiyorsun. Soydaşlarıma
bir bilmece sordun, yanıtını bana söylemedin." Şimşon karısına,
"Bak" dedi, "Anneme babama bile söylemedim, sana mı
söyleyeceğim?"
17 Kadın şölen boyunca yedi gün ağlayıp
durdu. Kadının sürekli sıkıştırması üzerine Şimşon yedinci gün bilmecenin
yanıtını ona söyledi. Kadın da yanıtı soydaşlarına iletti.
18 Yedinci gün, gün batmadan kentli gençler
Şimşon'a geldiler. "Baldan tatlı, Aslandan güçlü ne var?" Şimşon,
"Düvemle çift sürmüş olmasaydınız, bilmecemi çözemezdiniz" diye
karşılık verdi.
19 RAB'bin Ruhu üzerine inince güçlenen
Şimşon Aşkelon'a gitti; otuz kişi vurup mallarını yağmaladı, giysilerini de
bilmeceyi çözenlere verdi. Öfkeden kudurmuş bir halde babasının evine döndü.
20 Şimşon'un karısı ise Şimşon'a eşlik eden
sağdıca verildi.
BÖLÜM 15
1 Bir süre sonra, buğday biçimi sırasında
Şimşon bir oğlak alıp karısını ziyarete gitti. "Karımın odasına girmek
istiyorum" dedi. Ama kızın babası Şimşon'un girmesine izin vermedi.
2 "Ondan gerçekten nefret ettiğini
sanıyordum" dedi, "Bu nedenle onu senin sağdıcına verdim. Küçük
kızkardeşi ondan daha güzel değil mi? Ablasının yerine onu al."
3 Şimşon, "Bu kez Filistliler'e
kötülük etsem de buna hakkım var" dedi.
4 Kıra çıkıp üç yüz çakal yakaladı. Sonra
çakalları çifter çifter kuyruk kuyruğa bağladı. Kuyruklarının arasına da birer
çıra sıkıştırdı.
5 Çıraları tutuşturup çakalları
Filistliler'in ekinlerinin arasına salıverdi. Böylece demetleri, ekinleri,
bağları, zeytinlikleri yaktı.
6 Filistliler, "Bunu kim
yaptı?" dediler, "Yapsa yapsa, Timnalı'nın damadı Şimşon yapmıştır.
Çünkü Timnalı karısını elinden alıp sağdıcına verdi." Sonra gidip kadınla
babasını yaktılar.
7 Şimşon onlara, "Madem böyle
yaptınız, sizden öcümü almadan duramam" dedi.
8 Onlara acımasızca saldırarak çoğunu
öldürdü, sonra Etam Kayalığı'na çekilip bir mağaraya sığındı.
9 Filistliler de gidip Yahuda'da ordugah
kurdular, Lehi yöresine yayıldılar.
10 Yahudalılar, "Neden bizimle
savaşmaya geldiniz?" diye sorunca, Filistliler, "Şimşon'u yakalamaya
geldik, bize yaptığının aynısını ona yapmak için buradayız" diye karşılık
verdiler.
11 Yahudalılar'dan üç bin kişi, Etam
Kayalığı'ndaki mağaraya giderek Şimşon'a, "Filistliler'in bize egemen
olduklarını bilmiyor musun? Nedir bu bize yaptığın?" dediler. Şimşon,
"Onlar bana ne yaptılarsa ben de onlara öyle yaptım" diye karşılık
verdi.
12 "Seni yakalayıp Filistliler'e teslim
etmek için geldik" dediler. Şimşon, "Beni öldürmeyeceğinize ant
için" dedi.
13 Onlar da, "Olur, ama seni sıkıca
bağlayıp onlara teslim edeceğiz" dediler, "Söz veriyoruz, seni
öldürmeyeceğiz." Sonra onu iki yeni urganla bağlayıp mağaradan çıkardılar.
14 Şimşon Lehi'ye yaklaşınca, Filistliler
bağırarak ona yöneldiler. RAB'bin Ruhu büyük bir güçle Şimşon'un üzerine indi.
Şimşon'un kollarını saran urganlar yanan keten gibi dağıldı, elindeki bağlar
çözüldü.
15 Şimşon yeni ölmüş bir eşeğin çene
kemiğini eline alıp bununla bin kişiyi öldürdü.
16 Sonra şöyle dedi: "Bir eşeğin çene
kemiğiyle, İki eşek yığını yaptım, Eşeğin çene kemiğiyle bin kişiyi
öldürdüm."
17 Bunları söyledikten sonra çene kemiğini
elinden attı. Oraya Ramat-Lehi adı verildi.
18 Şimşon ölesiye susamıştı. RAB'be şöyle
yakardı: "Kulunun eliyle büyük bir kurtuluş sağladın. Ama şimdi
susuzluktan ölüp sünnetsizlerin eline mi düşeceğim?"
19 Bunun üzerine Tanrı Lehi'deki çukuru
yardı. Çukurdan su fışkırdı. Şimşon suyu içince canlanıp güçlendi. Suyun
çıktığı yere Eyn-Hakkore adını verdi. Pınar bugün de Lehi'de duruyor.
20 Şimşon Filistliler'in egemenliği
sırasında İsrailliler'e yirmi yıl önderlik yaptı.
BÖLÜM 16
1 Şimşon bir gün Gazze'ye gitti. Orada
gördüğü bir fahişenin evine girdi.
2 Gazzeliler'e, "Şimşon buraya
geldi" diye haber verilince çevreyi kuşattılar. Bütün gece kentin
kapısında pusuya yattılar. "Gün ağarınca onu öldürürüz" diyerek gece
boyunca yerlerinden kımıldamadılar.
3 Şimşon gece yarısına dek yattı. Gece
yarısı kalktı, kent kapısının iki kanadıyla iki direğini tutup sürgüyle
birlikte yerlerinden söktü. Hepsini omuzlayıp Hevron'un karşısındaki tepeye
çıkardı.
4 Bir süre sonra Şimşon Sorek Vadisi'nde
yaşayan Delila adında bir kadına aşık oldu.
5 Filist beyleri kadına gelip,
"Şimşon'un üstün gücünün kaynağı nedir, onu kandırıp öğrenmeye bak"
dediler, "Böylece belki onu bağlar, etkisiz hale getirip yenebiliriz. Her
birimiz sana bin yüzer parça gümüş vereceğiz."
6 Bunun üzerine Delila Şimşon'a,
"Lütfen, söyle bana, bu üstün gücü nereden alıyorsun?" diye sordu,
"Seni bağlayıp yenmek olası mı?"
7 Şimşon, "Beni kurumamış yedi taze
sırımla bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum" dedi.
8 Bunun üzerine Filist beyleri Delila'ya
kurumamış yedi taze sırım getirdiler. Delila bunlarla Şimşon'u bağladı.
9 Adamları bitişik odada pusuya yatmıştı.
Delila, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Şimşon sırımları ateş değdiğinde
dağılıveren kendir lifleri gibi koparıp attı. Gücünün sırrını vermemişti.
10 Delila, "Beni kandırdın, bana yalan
söyledin" dedi, "Lütfen söyle bana, seni neyle bağlamalı?"
11 Şimşon, "Beni hiç kullanılmamış yeni
urganla sımsıkı bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum" dedi.
12 Böylece Delila yeni urgan alıp Şimşon'u
bağladı. Sonra, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Adamlar hâlâ
bitişik odada pusu kurmuş bekliyorlardı. Şimşon urganları iplik koparır gibi
koparıp kollarından sıyırdı.
13 Delila ona, "Şimdiye kadar beni hep
kandırdın, bana yalan söyledin" dedi, "Söyle bana, seni neyle
bağlamalı?" Şimşon, "Başımdaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki
kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burarsan sıradan bir adam gibi güçsüz
olurum" dedi.
14 Şimşon uyurken Delila onun başındaki yedi
örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burdu. Sonra,
"Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Şimşon uykusundan uyandı, saçını
tezgah kazığından ve kumaştan çekip kurtardı. [tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burarsan sıradan
bir adam gibi güçsüz olurum> dedi. Şimşon uyurken Delila onun başındaki yedi
örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burdu",
Masoretik metin "Şimşon kadına, <Başımdaki yedi örgüyü dokuma
tezgahındaki kumaşla birlikte dokursan> dedi. Kadın dokuyup kazıkla
burdu".]
15 Delila, "Bana güvenmiyorsan nasıl
olur da, <Seni seviyorum> diyorsun?" dedi, "Üç kezdir beni
kandırıyorsun, üstün gücünün nereden geldiğini söylemiyorsun."
16 Bu sözlerle Şimşon'u sıkıştırıp günlerce
başını ağrıttı. Sonunda Şimşon dayanamayıp
17 yüreğini kadına tümüyle açtı.
"Başıma hiç ustura değmedi" dedi, "Çünkü ben ana rahmindeyken
Tanrı'ya adanmışım. Tıraş olursam gücümü yitiririm. Sıradan bir adam gibi
güçsüz olurum."
18 Delila Şimşon'un gerçeği söylediğini
anlayınca haber gönderip Filist beylerini çağırttı. "Bir kez daha
gelin" dedi, "Şimşon bana gerçeği söyledi." Kadının yanına gelen
Filist beyleri gümüşü de birlikte getirdiler.
19 Delila Şimşon'u dizleri üzerinde
uyuttuktan sonra adamlardan birini çağırtıp başındaki yedi örgüyü kestirdi.
Sonra alay ederek onu dürtüklemeye başladı. Çünkü Şimşon gücünü yitirmişti.
20 Delila, "Şimşon, Filistliler
geldi!" dedi. Şimşon uyandı ve, "Her zamanki gibi kalkıp
silkinirim" diye düşündü. RAB'bin kendisinden ayrıldığım bilmiyordu.
21 Filistliler onu yakalayıp gözlerini
oydular. Gazze'ye götürüp tunç zincirlerle bağladılar, cezaevinde değirmen
taşına koştular.
22 Bu arada Şimşon'un kesilen saçları
uzamaya başladı.
23 Filist beyleri ilahları Dagon'un onuruna
çok sayıda kurban kesip eğlenmek için toplandılar. "İlahımız, düşmanımız
Şimşon'u elimize teslim etti" dediler.
24 Halk Şimşon'u görünce kendi ilahlarını
övmeye başladı. "İlahımız ülkemizi yakıp yıkan, Birçoğumuzu öldüren
Düşmanımızı elimize teslim etti"
25 İyice coşunca, "Şimşon'u getirin,
bizi eğlendirsin" dediler. Şimşon'u cezaevinden getirip oynatmaya
başladılar, sonra sütunların arasında durdurdular.
26 Şimşon, elinden tutan gence, "Beni
tapınağın damını taşıyan sütunların yanına götür de onlara yaslanayım"
dedi.
27 Tapınak erkeklerle, kadınlarla doluydu.
Bütün Filist beyleri de oradaydı. Üç bin kadar kadın erkek Şimşon'un oynayışını
damdan seyrediyordu.
28 Şimşon RAB'be yakarmaya başladı: "Ey
Egemen RAB, lütfen beni anımsa. Ey Tanrı, bir kez daha beni güçlendir;
Filistliler'den bir vuruşta iki gözümün öcünü alayım."
29 Sonra tapınağın damını taşıyan iki ana
sütunun ortasında durup sağ eliyle birini, sol eliyle ötekini kavradı.
30 "Filistliler'le birlikte
öleyim" diyerek bütün gücüyle sütunlara yüklendi. Tapınak Filist
beylerinin ve bütün içindekilerin üzerine çöktü. Böylece Şimşon ölürken, yaşamı
boyunca öldürdüğünden daha çok insan öldürdü.
31 Şimşon'un kardeşleriyle babası Manoah'ın
bütün ailesi onun ölüsünü almaya geldiler. Şimşon'u götürüp babasının Sora ile
Eştaol arasındaki mezarına gömdüler. Şimşon İsrail'i yirmi yıl süreyle
yönetmişti.
BÖLÜM 17
1 Efrayim'in dağlık bölgesinde Mika
adında bir adam vardı.
2 Mika annesine, "Senden çalınan,
lanetlediğini duyduğum bin yüz parça gümüş var ya, işte o gümüşler bende,
onları ben çaldım" dedi. Annesi, "RAB seni kutsasın, oğlum!"
dedi.
3 Mika bin yüz parça gümüşü annesine geri
verdi. Annesi, "Oğlumun bir oyma put, bir de dökme put yaptırabilmesi için
gümüşün tamamını RAB'be adıyorum" dedi, "Gümüşü sana geri
veriyorum."
4 Gümüşü Mika'dan geri alan kadın, iki
yüz parçasını ayırıp kuyumcuya verdi. Kuyumcu bundan bir oyma, bir de dökme put
yaptı. Putlar Mika'nın evine götürüldü.
5 Mika'nın bir tapınma yeri vardı. Özel
aile putları ve bir efod yaptırmış, oğullarından birini de kâhinliğe atamıştı.
6 O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes
dilediğini yapıyordu.
7 Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nde,
Yahudalı bir ailenin yanında geçici olarak yaşayan genç bir Levili vardı.
8 Adam yerleşecek başka bir yer bulmak
üzere Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden ayrıldı. Efrayim'in dağlık bölgesinden
geçerken Mika'nın evine geldi.
9 Mika, "Nereden geliyorsun?"
diye sorunca adam, "Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden geliyorum, Levili'yim,
yerleşecek yer arıyorum" dedi.
10 Mika, "Benimle kal" dedi,
"Bana danışmanlık ve kâhinlik yap. Seni doyurur, yılda bir takım giysi, on
parça da gümüş veririm." Levili kabul etti.
11 Mika ile kalmaya razı oldu. Mika da ona
oğlu gibi davrandı.
12 Genç Levili'yi kâhinliğe atayarak evine
aldı.
13 Mika, "Şimdi biliyorum ki, RAB bana
iyi davranacak" dedi, "Çünkü bir Levili kâhinim var."
BÖLÜM 18
1 O dönemde İsrail'de kral yoktu ve Dan
oymağından olanlar yerleşecek yer arıyorlardı. Çünkü İsrail oymakları arasında
kendilerine düşen payı henüz almamışlardı.
2 Böylece kendi boylarından, Sora ve
Eştaol kentlerinden beş cesur savaşçıyı toprakları araştırıp bilgi toplamak
üzere yola çıkardılar. Onlara, "Gidin, toprakları araştırın" dediler.
Adamlar Efrayim'in dağlık bölgesinde bulunan Mika'nın evine gelip geceyi orada
geçirdiler.
3 Mika'nın evinin yanındayken genç
Levili'nin sesini tanıdılar. Eve yaklaşarak ona, "Seni buraya kim getirdi?
Burada ne yapıyorsun? Burada ne işin var?" diye sordular.
4 Levili Mika'nın kendisi için
yaptıklarını anlattı. "Bana verdiği ücrete karşılık ona kâhinlik
ediyorum" dedi.
5 Adamlar, "Lütfen Tanrı'ya danış,
bu yolculuğumuz başarılı olacak mı, bilelim" dediler.
6 Kâhin, "Esenlikle gidin, Tanrı
yolculuğunuzu onaylıyor" diye yanıtladı.
7 Böylece beş adam yola çıkıp Layiş'e
vardılar. Kent halkının Saydalılar gibi kaygıdan uzak, esenlik ve güvenlik
içinde yaşadığını gördüler. Yörede onlara egemen olan, baskı yapan kimse yoktu.
Saydalılar'dan uzaktaydılar, başka kimseyle de ilişkileri yoktu.
8 Sonra adamlar Sora ve Eştaol'a,
soydaşlarının yanına döndüler. Soydaşları, "Ne öğrendiniz?" diye
sordular.
9 Adamlar, "Haydi, onlara
saldıralım" dediler, "Ülkeyi gördük, toprağı çok güzel. Ne
duruyorsunuz? Gecikmeden gidip ülkeyi sahiplenin.
10 Oraya vardığınızda halkın her şeyden
habersiz olduğunu göreceksiniz. Tanrı'nın elinize teslim ettiği bu ülke çok
geniş; öyle bir yer ki, hiçbir eksiği yok."
11 Bunun üzerine Dan oymağından altı yüz
kişi silahlarını kuşanıp Sora ve Eştaol'dan yola çıktı.
12 Gidip Yahuda'nın Kiryat-Yearim Kenti
yakınında ordugah kurdular. Bu nedenle Kiryat-Yearim'in batısındaki bu yer
bugün de Mahane-Dan diye anılıyor.
13 Buradan Efrayim'in dağlık bölgesine geçip
Mika'nın evine gittiler.
14 Layiş yöresini araştırmaya gitmiş olan
beş adam soydaşlarına, "Bu evlerden birinde bir efod, özel aile putları,
bir oyma, bir de dökme put olduğunu biliyor musunuz?" dediler, "Ne
yapacağınıza siz karar verin."
15 Bunun üzerine halk genç Levili'nin
kaldığı Mika'nın evine yöneldi. Eve girip Levili'ye hal hatır sordular.
16 Silahlarını kuşanmış altı yüz Danlı dış
kapının önüne yığılmıştı.
17 Yöreyi araştırmış olan beş adam içeri
girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldılar. Kâhinle silah
kuşanmış altı yüz kişiyse dış kapının önünde duruyordu.
18 Adamların Mika'nın evine girip efodu, özel
putları, oyma ve dökme putları aldığını gören kâhin, "Ne
yapıyorsunuz?" diye sordu.
19 Adamlar, "Sus, sesini çıkarma"
dediler, "Bizimle gel. Bize danışmanlık ve kâhinlik yap. Bir adamın evinde
kâhinlik etmek mi iyi, yoksa İsrail'in bir boyuna, bir oymağına kâhinlik etmek
mi?"
20 Kâhinin yüreği sevinçle doldu. Efodu,
özel putları, oyma putu alıp topluluğun ortasında yürümeye başladı.
21 Topluluk çocuklarını, hayvanlarını,
değerli eşyalarını alıp yola çıktı.
22 Danoğulları Mika'nın evinden biraz
uzaklaştıktan sonra, Mika'nın komşuları toplanıp onlara yetiştiler.
23 Bağırıp çağırmaya başladılar. Danoğulları
dönüp Mika'ya, "Ne oldu, neden adamlarını toplayıp geldin?" dediler.
24 Mika, "Kâhinimi, yaptırdığım putları
alıp gittiniz" dedi, "Bana ne kaldı ki? Bir de, <Ne oldu?> diye
soruyorsunuz."
25 "Kes sesini!" dediler,
"Yoksa öfkeli adamlarımız saldırıp seni de, aileni de öldürür."
26 Sonra yollarına devam ettiler. Mika
onların kendisinden daha güçlü olduğunu görünce dönüp evine gitti.
27 Danoğulları Mika'nın yaptırdığı putları
ve kâhini yanlarına alarak Layiş üzerine yürüdüler. Barışçıl ve her şeyden
habersiz olan kent halkını kılıçtan geçirip kenti ateşe verdiler.
28 Beytrehov yakınındaki vadide bulunan
Layiş Kenti'nin yardımına gelen olmadı. Çünkü kent Sayda'dan uzaktı, başka bir
kentle de ilişkisi yoktu. Danoğulları kenti yeniden inşa ederek oraya
yerleştiler.
29 Yakup'un oğlu olan ataları Dan'ın anısına
kente Dan adını verdiler. Kentin eski adı Layiş'ti.
30 Oyma putu oraya diktiler. Musa oğlu
Gerşom oğlu Yonatan ile oğulları sürgüne kadar onlara kâhinlik ettiler.
31 Tanrı'nın Tapınağı Şilo'da olduğu sürece
Mika'nın yaptırdığı puta taptılar. [İbrani
din bilginlerine göre "Musa oğlu", Masoretik metin "Manaşşe
oğlu".]
BÖLÜM 19
1 İsrail'in kralsız olduğu o dönemde
Efrayim'in dağlık bölgesinin ücra yerinde yaşayan bir Levili vardı. Adam
Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden kendisine bir cariye almıştı.
2-3 Ama kadın onu başka erkeklerle aldattı.
Sonra adamı bırakıp Yahuda'ya, babasının Beytlehem'deki evine döndü. Kadın dört
ay orada kaldıktan sonra kocası kalkıp onun yanına gitti. Gönlünü hoş edip onu
geri getirmek istiyordu. Yanında uşağı ve iki de eşek vardı. Kadın onu
babasının evine götürdü. Kayınbaba damadını görünce onu sevinçle karşıladı.
4 Yanında alıkoydu. Adam onların evinde
üç gün kaldı, onlarla birlikte yedi, içti ve orada geceledi.
5 Dördüncü günün sabahı erkenden
kalktılar. Kızın babası gitmeye hazırlanan damadına, "Rahatına bak, bir
lokma ekmek ye, sonra gidersiniz" dedi.
6 İkisi oturup birlikte yiyip içtiler.
Kayınbaba, "Lütfen bu gece de kal, keyfine bak" dedi.
7 Damat gitmek üzere ayağa kalkınca
kayınbabası ısrarla kalmasını istedi; damat da geceyi orada geçirdi.
8 Beşinci gün gitmek üzere erkenden
kalktı. Kayınbaba, "Rahatına bak, bir şeyler ye; öğleden sonra
gidersiniz" dedi. İkisi birlikte yemek yediler.
9 Damat, cariyesi ve uşağıyla birlikte
gitmek için ayağa kalkınca, kayınbaba, "Bak, akşam oluyor, lütfen geceyi
burada geçirin" dedi, "Gün batmak üzere. Geceyi burada geçirin,
keyfinize bakın. Yarın erkenden kalkıp yola çıkar, evine gidersin."
10 Ama adam orada gecelemek istemedi.
Cariyesini alıp palan vurulmuş iki eşekle yola çıktı. Yevus'un -Yeruşalim'in-
karşısında bir yere geldiler.
11 Yevus'a yaklaştıklarında gün batmak
üzereydi. Uşak efendisine, "Yevuslular'ın bu kentine girip geceyi orada
geçirelim" dedi.
12 Efendisi, "İsrailliler'e ait olmayan
yabancı bir kente girmeyeceğiz" dedi, "Giva'ya gideceğiz."
13 Sonra ekledi: "Haydi Giva'ya ya da
Rama'ya ulaşmaya çalışalım. Bunlardan birinde geceleriz."
14 Böylece yollarına devam ettiler.
Benyaminliler'in Giva Kenti'ne yaklaştıklarında güneş batmıştı.
15 Geceyi geçirmek için Giva'ya giden yola
saptılar. Varıp kentin meydanında konakladılar. Çünkü hiç kimse onları evine
almadı.
16 Akşam saatlerinde yaşlı bir adam
tarladaki işinden dönüyordu. Efrayim'in dağlık bölgesindendi. Giva'da
oturuyordu. Kent halkı ise Benyaminli'ydi.
17 Yaşlı adam kent meydanındaki yolcuları
görünce Levili'ye, "Nereden geliyor, nereye gidiyorsunuz?" diye
sordu.
18 Levili, "Yahuda'nın Beytlehem
Kenti'nden geliyor, Efrayim'in dağlık bölgesinde uzak bir yere gidiyoruz"
dedi, "Ben oralıyım. Beytlehem'e gitmiştim. Şimdi RAB'bin evine dönüyorum.
Ama kimse bizi evine almadı.
19 Eşeklerimiz için yem ve saman, kendim,
cariyem ve uşağım için ekmek ve şarap var. Hepimiz sana hizmet etmeye hazırız.
Hiçbir eksiğimiz yok."
20 Yaşlı adam, "Gönlün rahat
olsun" dedi, "Her ihtiyacım ben karşılayacağım. Geceyi meydanda
geçirmeyin."
21 Onları evine götürdü, eşeklerine yem
verdi. Konuklar ayaklarını yıkadıktan sonra yiyip içtiler.
22 Onlar dinlenirken kentin serserileri evi
kuşattı. Kapıya var güçleriyle vurarak yaşlı ev sahibine, "Evine gelen o
adamı dışarı çıkar, onunla yatalım" diye bağırdılar.
23 Ev sahibi dışarıya çıkıp onların yanına
gitti. "Hayır, kardeşlerim, rica ediyorum böyle bir kötülük yapmayın"
dedi, "Madem adam evime gelip konuğum oldu, böyle bir alçaklık yapmayın.
24 Bakın, daha erkek eli değmemiş kızımla
adamın cariyesi içerde. Onları dışarı çıkarayım, onlarla yatın, onlara
dilediğinizi yapın. Ama adama bu kötülüğü yapmayın."
25 Ne var ki, adamlar onu dinlemediler.
Bunun üzerine Levili cariyesini zorla dışarı çıkarıp onlara teslim etti.
Adamlar bütün gece, sabaha dek kadınla yattılar, onun ırzına geçtiler. Şafak
sökerken onu salıverdiler.
26 Kadın gün ağarırken efendisinin kaldığı
evin kapısına geldi, düşüp yere yığıldı. Ortalık aydınlanıncaya dek öylece
kaldı.
27 Sabahleyin kalkan adam, yoluna devam
etmek üzere kapıyı açtı. Elleri eşiğin üzerinde, yerde boylu boyunca yatan cariyesini
görünce,
28 kadına, "Kalk, gidelim" dedi.
Kadın yanıt vermedi. Bunun üzerine adam onu eşeğe bindirip evine doğru yola
çıktı.
29 Eve varınca eline bir bıçak aldı,
cariyesinin cesedini on iki parçaya bölüp İsrail'in on iki oymağına dağıttı.
30 Bunu her gören, "İsrailliler
Mısır'dan çıktığından beri böyle bir şey olmamış, görülmemiştir" dedi,
"Düşünün taşının, ne yapmamız gerek, söyleyin."
BÖLÜM 20
1 Gilat başta olmak üzere Dan'dan
Beer-Şeva'ya kadar, bütün İsrail halkı yola çıkıp Mispa'da, RAB'bin önünde tek
beden gibi toplandı.
2 Tanrı halkı İsrail'in bütün oymak
önderleri bu toplantıda hazır bulundular. Eli kılıç tutan dört yüz bin
yayaydılar.
3 -Bu arada Benyaminoğulları
İsrailliler'in Mispa'da toplandığını duydular.- İsrailliler, "Anlatın
bize, bu korkunç olay nasıl oldu?" diye sordular.
4 Öldürülen kadının Levili kocası şöyle
yanıtladı: "Cariyemle birlikte geceyi geçirmek üzere Benyamin bölgesinin
Giva Kenti'ne girdik.
5 Giva'dan bazı adamlar gece beni
öldürmeyi tasarlayarak gelip evi kuşattılar. Cariyemin ırzına geçtiler, ölümüne
neden oldular.
6 Onun ölüsünü alıp parçaladım, her bir
parçasını İsrail'in mülk aldığı bir bölgeye gönderdim. Çünkü bu alçakça rezalet
İsrail'de işlendi.
7 Ey İsrailliler! İşte hepiniz
buradasınız. Düşünceniz, kararınız nedir, söyleyin."
8 Oradakilerin hepsi ağız birliği
etmişçesine, "Bizden hiç kimse çadırına gitmeyecek, evine dönmeyecek"
dediler,
9 "Yapacağımız şu: Giva'ya kura ile
saldıracağız.
10 Halka yiyecek sağlamak için bütün İsrail
oymaklarından nüfuslarına göre, her yüz kişiden on, bin kişiden yüz, on bin
kişiden bin kişi seçeceğiz. Bunlar Benyamin'in Giva Kenti'ne geldiklerinde
kentlilerden İsrail'de yaptıkları bu alçaklığın öcünü alsınlar."
11 Giva'ya karşı toplanmış olan İsrailliler
tam bir birlik içindeydi.
12 İsrail oymakları, Benyamin oymağına
adamlar göndererek, "Aranızda yapılan bu alçaklık nedir?" diye
sordular,
13 "Giva'daki o serserileri bize hemen
teslim edin. Onları öldürüp İsrail'deki kötülüğün kökünü kazıyalım." Ama
Benyaminoğulları İsrailli kardeşlerini dinlemediler.
14 İsrailliler'le savaşmak üzere öbür
kentlerden akın akın Giva'ya geldiler.
15 Giva halkından olan yedi yüz seçme adam
dışında, öbür kentlerden gelen ve eli kılıç tutan Benyaminoğulları'nın sayısı o
gün yirmi altı bini buldu.
16 Solak olan yedi yüz seçme adam da
bunların arasındaydı. Hepsi de bir kılı sapanla vuracak kadar iyi nişancıydı.
17 Benyaminoğulları'nın yanısıra İsrailliler
de sayıldı. Eli kılıç tutan dört yüz bin askerleri vardı. Hepsi de yaman
savaşçılardı.
18 Beytel'e çıkan İsrailliler Tanrı'ya,
"Benyaminoğulları'na karşı önce hangimiz savaşacak?" diye sordular.
RAB, "Önce Yahudaoğulları savaşacak" dedi.
19 İsrailliler sabah kalkıp Giva'nın
karşısında ordugah kurdular.
20 Benyaminoğulları'yla savaşmak üzere
ilerleyip Giva'da savaş düzenine girdiler.
21 Giva'dan çıkan Benyaminoğulları, o gün
İsrailliler'den yirmi iki bin kişiyi yere serdiler.
22 Ama İsrailliler birbirlerini
yüreklendirerek önceki gün savaş düzenine girdikleri yerde mevzilendiler.
23 Sonra Beytel'de RAB'bin önünde akşama dek
ağladılar. RAB'be, "Kardeşlerimiz olan Benyaminoğulları'yla yine savaşmaya
çıkalım mı?" diye sordular. RAB, "Evet, onlarla savaşın" dedi.
24 Bunun üzerine İsrailliler ikinci gün yine
Benyaminoğulları'na yaklaştılar.
25 Benyaminoğulları da aynı gün Giva'dan
onların üzerine yürüyerek on sekiz bin kişiyi daha yere serdiler. Ölenlerin
hepsi eli kılıç tutan savaşçılardı.
26 Bütün İsrailliler, bütün halk çekilip
Beytel'e döndü. Orada, RAB'bin önünde durup ağladılar, o gün akşama dek oruç
tuttular. RAB'be yakmalık sunular ve esenlik sunuları sundular.
27-28 Tanrı'nın Antlaşma Sandığı o sırada
Beytel'deydi. Harun oğlu Elazar oğlu Pinehas o sırada sandığın önünde görev
yapıyordu. İsrailliler RAB'be, "Kardeşimiz Benyaminoğulları'yla savaşmaya
devam edelim mi, yoksa vaz mı geçelim?" diye sordular. RAB,
"Savaşın" dedi, "Çünkü onları yarın elinize teslim
edeceğim."
29 İsrailliler dört bir yandan Giva'nın
çevresinde pusuya yattılar.
30 Üçüncü gün Benyaminoğulları'na karşı
harekete geçerek önceki gibi kentin karşısında savaş düzenine girdiler.
31 Saldırıya geçen Benyaminoğulları kentten
epey uzaklaştılar. Beytel'e ve Giva'ya giden ana yollarda, kırlarda önceki
çarpışmalarda olduğu gibi İsrailliler'e kayıplar verdirmeye başladılar; otuz
kadarını öldürdüler.
32-33 "Geçen seferki gibi onları yine bozguna
uğratıyoruz" dediler. İsrailliler ise birbirlerine, "Kaçalım da
onları kentten uzağa, ana yollara çekelim" diyerek bulundukları yerden
çıkıp Baal-Tamar'da savaş düzenine girdiler. Giva'nın batısında pusuya yatanlar
da birden yerlerinden fırladı.
34 Böylece bütün İsrail'den seçme on bin
kişi Giva'ya cepheden saldırdı. Savaş iyice kızışmıştı. Benyaminoğulları
başlarına gelecek felaketten habersizdi.
35 RAB onları İsrail'in önünde bozguna
uğrattı. İsrailliler o gün Benyaminoğulları'ndan eli kılıç tutan yirmi beş bin
yüz kişiyi öldürdüler. [Masoretik
metin "Geva'nın açıklığında".]
36 Benyaminoğulları yenildiklerini
anladılar. İsrailliler onların geçmesine izin verdiler; çünkü Giva çevresinde
pusuda yatanlara güveniyorlardı.
37 Pusudakiler ansızın Giva'ya saldırdılar.
Bütün kente dağılarak halkı kılıçtan geçirdiler.
38 Pusuya yatanlarla öbür İsrailliler
arasında bir işaret kararlaştırılmıştı: Kenti ateşe verip büyük bir duman
bulutu oluşturacaklardı.
39 O zaman savaş alanındaki İsrailliler
birden geri dönecekti. Bu arada Benyaminoğulları İsrailliler'e kayıplar
verdirmeye başlamış, otuz kadarını vurmuşlardı. Daha önceki savaşta olduğu
gibi, İsrailliler'i kesin bir bozguna uğrattıklarını sandılar.
40 Ama dönüp kente baktıklarında orada
hortum gibi göğe yükselen duman bulutunu gördüler. Yanan kentin dumanı göğü
kaplamıştı.
41 İsrailliler'in döndüğünü gören
Benyaminoğulları paniğe kapıldı. Çünkü başlarına gelecek felaketi sezmişlerdi.
42 İsrailliler'in önüsıra kırlara doğru
yöneldilerse de savaştan kaçamadılar. Çeşitli kentlerden çıkagelen İsrailliler
onları kuşatıp yok etti.
43 Geri kalan Benyaminoğulları'nı
kovaladılar. Giva'nın doğusunda konakladıkları yere dek onları yol boyunca
vurup yere serdiler.
44 Benyaminoğulları'ndan on sekiz bin kişi
vuruldu. Hepsi de yiğit savaşçılardı.
45 Sağ kalanlar dönüp kırlara, Rimmon
Kayalığı'na doğru kaçmaya başladı. İsrailliler yol boyunca bunlardan beş bin
kişi daha öldürdü. Gidom'a kadar onları adım adım izleyerek iki binini daha
vurup yere serdiler.
46 O gün Benyaminoğulları'ndan
öldürülenlerin toplam sayısı yirmi beş bin kişiyi buldu. Hepsi de eli kılıç
tutan yiğit savaşçılardı.
47 Kırlara kaçıp Rimmon Kayalığı'na
sığınanların sayısı altı yüzdü. Kayalıkta dört ay kaldılar.
48 İsrailliler Benyamin kentlerine döndüler;
insanları, hayvanları ve oradaki bütün canlıları kılıçtan geçirdiler,
rastladıkları bütün kentleri ateşe verdiler.
BÖLÜM 21
1 İsrailliler Mispa'da, "Bizden hiç
kimse Benyaminoğulları'na kız vermeyecek" diye ant içmişlerdi.
2 Halk Beytel'e geldi. Akşama dek orada,
Tanrı'nın önünde oturup hıçkıra hıçkıra ağladılar.
3 "Ey İsrail'in Tanrısı RAB!"
dediler, "Bugün İsrail'den bir oymağın eksilmesine yol açan böyle bir şey
neden oldu?"
4 Ertesi gün erkenden kalkıp bir sunak
yaptılar, orada yakmalık sunular ve esenlik sunuları sundular.
5 İsrailliler, "RAB'bin önüne çıkmak
üzere toplandığımızda İsrail oymaklarından bize kimler katılmadı?" diye
sordular. Çünkü Mispa'da, RAB'bin önünde toplandıklarında kendilerine
katılmayanların kesinlikle öldürüleceğine dair ant içmişlerdi.
6 İsrailliler Benyaminli kardeşleri için
çok üzülüyorlardı. "İsrail bugün bir oymağını yitirdi" dediler,
7 "Sağ kalanlara eş olacak kızları
bulmak için ne yapsak? Çünkü kızlarımızdan hiçbirini onlara eş olarak
vermeyeceğimize RAB'bin adına ant içti k."
8 Sonra, "Mispa'ya, RAB'bin önüne
İsrail oymaklarından kim çıkmadı?" diye sordular. Böylece Yaveş-Gilat'tan
toplantıya, ordugaha kimsenin gelmediği ortaya çıktı.
9 Çünkü gelenler sayıldığında
Yaveş-Gilat'tan kimsenin olmadığı anlaşılmıştı.
10 Bunun üzerine topluluk Yaveş-Gilat
halkının üzerine on iki bin yiğit savaşçı gönderdi. "Gidin, Yaveş-Gilat
halkını, kadın, çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirin" dediler,
11 "Yapacağınız şu: Her erkeği ve erkek
eli değmiş her kadını öldüreceksiniz."
12 Yaveş-Gilat halkı arasında erkek eli
değmemiş dört yüz kız bulup Kenan topraklarında bulunan Şilo'daki ordugaha
getirdiler.
13 Ardından bütün topluluk Rimmon
Kayalığı'ndaki Benyaminoğulları'na aracılar göndererek barış yapmayı önerdi.
14 Bunun üzerine Benyaminoğulları döndü.
Topluluk Yaveş-Gilat halkından sağ bırakılan kızları onlara eş olarak verdi.
Ama kızların sayısı Benyaminoğulları için yine de yeterli değildi.
15 İsrail halkı Benyaminoğulları'nın
durumuna çok üzülüyordu. Çünkü RAB İsrail oymakları arasında birliği bozmuştu.
16 Topluluğun ileri gelenleri,
"Benyaminoğulları'nın kadınları öldürüldüğüne göre, kalan erkeklere eş
bulmak için ne yapsak?" diyorlardı,
17 "İsrail'den bir oymağın yok olup
gitmemesi için sağ kalan Benyaminoğulları'nın mirasçıları olmalı.
18 Biz onlara kızlarımızdan eş veremeyiz.
Çünkü Benyaminoğulları'na kız veren her İsrailli lanetlenecek diye ant içtik.
"
19 Sonra, "Bakın, Şilo'da her yıl RAB
adına bir şölen düzenleniyor" diye eklediler. Şilo Beytel'in kuzeyinde,
Beytel'den Şekem'e giden yolun doğusunda, Levona'nın güneyindedir.
20 Böylece Benyaminoğulları'na, "Gidip
bağlarda gizlenin" diye öğüt verdiler,
21 "Gözünüzü açık tutun. Şilolu kızlar
dans etmeye kalkınca bağlardan fırlayıp onlardan kendinize birer eş kapın ve
Benyamin topraklarına götürün.
22 Kızların babaları ya da erkek kardeşleri
bize yakınmaya gelirse, <Benyaminoğulları'm hatırımız için bağışlayın>
diyeceğiz, <Savaşarak aldığımız kızlar hepsine yetmedi. Siz de kendi
kızlarınızı isteyerek vermediğinize göre suçlu sayılmazsınız.> "
23 Benyaminoğulları da böyle yaptılar.
Kızlar dans ederken her erkek bir kız kapıp götürdü. Kendi topraklarına
gittiler, kentlerini onarıp yerleştiler.
24 Ardından İsrailliler de oradan ayrılıp
kendi topraklarına, oymaklarına, ailelerine döndüler.
25 O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes
dilediğini yapıyordu.
RUT